TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi, 'ana'yasa değişikliklerini onadı.

Geleneksel devlet aklı TBMM'de hakim geldi, 'türk tipi başkanlık' onaylatıldı. Türk İslam sentezine dayalı faşizm yolda, Türkiye toplumsal güçlerini, 'dizginlemeye' yönetim erkini despotik bir diktatörlükle yönetmeye, 'damak' kaldı.

Ne diyelim, 'HAYIR'lı' olsun. Kendi varlığını, 'inkâr' eden, kendi varlığının, 'yok olmaları' için, 'çaba' harcayan bir parlamenter sistemden, 'tek adam' rejimine, diktatörlüğüne, 'merhaba' diyerek, 'onay' veren bir TBMM'den, faşizme doğru yolculuk başladı. AKP, Saray, MHP, geleneksel devlet aklının kurgulamalarıyla TBMM e, sunulan, 'yeni' sistem, eğer yapılacak referandumla, 'kabul' edilirse, Afrika tipi, Arap yarım adası tipi, Şeriat karışımı İslami faşim olarak ifade edebileceğimiz bir karşımıza çıkacaktır.

Biraz da Latin Amerika ülkelerinde geçmişte yaşanan, 'tek adam' diktatörlüğüne doğru evirilen bir rejimle karşı-karşıya kalacağımız aşikârdır.

Türk İslam sentezcilerinin uzun süredir kurguladıkları, 'yeni' rejim, 'cumhur'başkanlığı, rejimi, Türkiye toplumunu yönetmekte zorlanan, sürekli kriz yaratan bir sistemle ülkeyi yönetemeyen, çalkantılar içinde, darbeler, sıkıyönetimler, OHAL olağanüstü haller ve demokrasi dışı yöntemlerle ülkeyi kaos ortamından bir türlü kurtaramayan hâkim güçler, kendilerinin daha güvende olacakları bir rejime geçme hazırlıklarını, TBMM çatısı altında, bir nebzede olsa tamamladılar.

Türk hâkim güçleri, kendilerini ülkenin, 'efendisi' sayan sermaye çevreleri, büyük toprak sahipleri, kendi içinde bulundukları krizi aşabilmek için, 'yeni' rejim arayışı içine girdiler. TBMM de, onaylanan, 'yeni' rejim olarak manipüle edilmek istenen, 'tek adam' diktatörlüğü olarak ifade edeceğimiz, 'türk tipi' başkanlık rejimini, Nisan Ay'ının ilk haftalarında referandum yoluyla, 'milletin' onayına sunacaklar.

7 Haziran 2015 tarihi, Türkiye hâkim güçleri, kendini ülkenin, 'efendisi' sayan sermaye çevreleri için önemli bir tarihtir. 7 Haziran 2015 tarihi aynı zamanda, Türkiye demokrasi güçleri cephesinden de, önemli tarih olarak hafızalarda yerini almıştır. Türkiye hâkim güçleri, Türk İslam sentezi cephesi, 7 Haziran da, tarihinin en büyük yenilgilerinden birini yaşamıştır. Türk İslam sentezi temsilcileri, geleneksel devlet aklı 7 Haziran seçimleri sonrası ilk, 'tepkilerini' vererek, seçim sonuçlarını, 'kabullenmediklerini' açıklamaya başladılar.

MHP, Devlet Bahçeli, seçim sonuçlarını kabullenmeyerek, seçimin, 'yenilenmesi' doğrultusunda açıklamalarda bulundu. Arkasından, AKP devleti, Saray seçim sonuçlarından, 'rahatsızlılarını' dile getirerek, 'seçimlerin yenilenmesine' ilişkin resmi ağızlardan açıklamalar sıralandı.

AKP devleti, Saray, MHP ve geleneksel devlet aklı, demokrasi güçleri ve Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP ) 7 Haziran seçimlerindeki başarısını, 'kabullenmiyor' ve bu nedenle seçimlerin yenilenmesi için gereken her türden hile, manipülasyon, şantajlar devreye sokuldu. Seçimler yenilendi, 1 Kasım 2015 seçimleri bir dayatmayla ülkenin gündemine getirildi. 1 Kasım seçim sonuçları, Saray'ın, geleneksel devlet aklının, TBMM de sayısal çoğunluğu sağlayan yapıya kavuşturuldu. Sonuç, AKP, Saray ve geleneksel devlet aklını arzuladığı bir TBMM yapısı oluştı.

TBMM de Oylama, her şeyin sonu mu? Hayır, TBMM de oylama, AKP, Saray, MHP ortaklığı, TBMM alınan sonuç her şeyin sonu değil. Önümüzdeki günlerde, Nisan 2017 de TBMM den oylama sonucu geçen, 'ana'yasa' değişikliği, 'milletin' onayına sunulacak. Demokrasi cephesi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), parlamento dışı demokrasi bileşenleri, 'tek adam' diktatörlüğüne karşı dik duruş sergileyen güçler, sivil toplum kurumları, Türk-İslam sentezi olarak kendilerini konumlandıran faşist cepheye karşı ortak bir platform etrafında toplanarak, HAYIR cephesini güçlü kılabilirler.

Neden olmasın, ülkenin bekası, halklarımızın geleceği, demokrasinin ilerletilmesi ve faşizme karşı, HAYIR cephesini güçlü kılabiliriz. AKP, Saray, MHP ortaklığına karşı, ülkemizin Orta doğu bataklığına sürüklenmesine karşı, 'tek adam' faşist diktatörlük heveslerine karşı, hayat tarzına müdahalelere karşı, ülkemizde yaşanan kaos ortamına karşı birlikte hareket ederek, referandumda HAYIR cephesini güçlü kılmak elimizdedir.

Laik, demokratik bir ülke, refah düzeyinin yükseldiği bir ülke, ülkemiz topraklarında yaşayan toplumsal güçlerin, dil, din, inanç, etnisite ayrıt etmeksizin, herkesin özgürce, kendini ifade ettiği, yaşam tarzına müdahale edilmediği bir ülke, bir sistem talebi doğrultusunda, HAYIR cephesini güçlü kılabiliriz.

Başarabiliriz, yeter ki, inanalım. Yeter ki, özgüvenle çaba harcayalım!
 
21 Ocak 2017