Maço siyasetçilerin kadınları aşağılayıp hiçleştiren söyleminin iki eşsiz örneğine tanık olduk geçen hafta: 
Biri Trump’ın gizli sohbetiydi. 
Diğeri Erdoğan’ın açık beyanı… 
Trump, 2005’te katıldığı bir TV programı öncesinde, mikrofonunun açık olduğunu fark etmeden, programın sunucusuyla “geyik muhabbeti” yapıyordu. 
Star olmanın kadınları mıknatıs gibi çektiğini anlatıyor, kendisini bekleyen kadın sunucuyu müstehcen ifadelerle çekiştirirken sıradaki taciz için ağzına bir sakız atıyordu. 
Washington Post’un ortaya çıkardığı kayıt kadar mide bulandırıcı olan, Trump’ın yediği herzeyi savunma biçimiydi. 
Yaptığı açıklamada zevzekliğini, “Soyunma odası sohbeti” diye niteleyerek özrünü kabahatinden büyük hale getirdi ve bütün erkeklerin böyle konuştuğunu ima etti. 
Genellemekte haksız da değildi hani… 
Pek çok coğrafyada, okullardan barlara, kahvehanelerden tribünlere uzanan, küfür olup dillere, işaret olup ellere dolanan, analardan başlayıp bacılara kadar yayılan bu söylem, erkekler arasında yaygın ve tedavisiz bir hastalık gibi, ne yazık ki…

***

Erdoğan’ın dünkü gafına gelince… 
Onunkinde tacizden ziyade aşağılamadan söz etmek gerek... 
“Bir adam gibi ölmek var, bir de madam gibi” derken, cinsiyetçilikle yabancı düşmanlığını kısacık bir cümlede buluşturabilme becerisi göstermiş, iç dünyasındaki husumetin kodlarını vermiş. 
Cenneti anaların ayağı altına seren bir inanç sisteminin aşıladığı değerleri aşan bir kültürel beslenmenin yansıması bu… 
Seçmen kitlesinin yüzde 55’i kadın olan bir lider, yanında eşi varken -ve bu sözlere gülerken- söylüyor bunu... 
İnsan, en azından darbeye direnirken tank altında kalarak ölen kadından utanır.

***

İşin ilginç yanı, iki lider de bu erkek egemen söylemi, kasıtlı filan değil, “Ne var ki bunda” rehaveti içinde kullanıyor. 
İkisi de maçoluğunu, onun siyasi tezahürü sayılacak bir milliyetçi ve militarist söylemle pekiştiriyor. 
Ve ne yazık ki ikisi de bu aşağılamalara rağmen kadın seçmenden hâlâ oy alabiliyor.
Erdoğan’a bir tek AKP’li kadın karşı çıkamıyor. Tersine; bu söylemin tepki yerine alkış alması, tabanda, “Cumaya gelmeyen erkekler, bacımsınız” mesajı atan imamları,“Süslenen kadın, erkekle zina yapmış gibidir” diyen müdürleri cesaretlendiriyor. 
Taşfırın erkeklerinin uslanması, maço söylemi bırakması, kadınlara saygı duyması için ciddi toplumsal tepki görmeleri ve ağır siyasi bedel ödemeleri gerek. 
O yüzden, bu söyleme açıkça ve hemen tepki vermek, sandığa gidince de onları söylediklerine pişman etmek şart. 
Bu da yetmez. 
Maçoluğa karşı bir yandan kreş, okul düzeyinde mücadele başlatırken, öte yandan da kadının genelde hayattaki, özelde siyasetteki varlığını, görünürlüğünü, işlevini çoğaltmak gerekiyor. 
Eşbaşkanlık sistemi, bunun en iyi örneklerinden biri… 
Maçoluğu durdurmak için, ona karşı “madamakıllı” bir tepki vermekten ve alternatifini üretmekten başka çıkış yok.