Suruç'tan sonra söz bitmişti bende. Bir yazarda söz – sözcük – eğretileme biter mi. Bitiyor işte. Suruç beni çok derinden yaralamıştı. Birçoğunuzu olduğu gibi. Zil takıp oynayan yaratıklar da vardı elbette. Sosyal paylaşım ağlarında "iyi oldu" diyenlerin sayısı da az değildi. Ya da "çok derin analizlerle" hedef şaşırtanlar. Onlara da şöyle seslenmiştim: "Yaratıklara sesleniyorum: Biz o katlettiğiniz çocukların-gençlerin izinden gideceğiz. Biz o çocukları-gençleri seviyoruz. Onlar bizim için, doğa için, özgürlük ve eşitlik için katledildiler. O pırıl pırıl, sevgi taşıyan gençleri saygıyla- minnetle anıyorum."

Ankara patlaması üzerine de sosyal paylaşım ağlarına ilk tepkimi şu cümlelerle koymuştum: "Alçaklar sürüsü, devlet destekli yaratıklar, barış isteyen savunmasız insanları katlettiler. "Polis" adlı terör örgütü yaralılara yardım etmek isteyen TTB üyesi hekimlere gaz bombası atıyor. Gün olur devran döner. Katiller ve azmettiriciler hesap verir. AKP devleti de Saraylar da yıkılır."

Katliamı Protesto gösterisi yetmiyor

Bu akşam katliamı protesto için düzenlenen gösteriye katıldım. Ama slogan atmak yetmedi. Söz bitti diyorum ama yazmadan duramıyorum. İsmail Cem Özkan'ın yaptığı bir afiş ile kısa yazısını okuyorum posta kutuma düşen.

"Bu fotoğrafa iyi bakın... Gözünüzü yaptığım afişe odaklamayın. Taşıyana bakın.



İşte bu genç, bu güzel insan Ankara'nın kan olduğu günde kanlar içinde kalmış. Bana kısa bir not geldi, öldü.  Kısa ama uzun bir sessizlik yaşadım... Bu kadar harf mi anlatıyor aramızdan ayrılışını. Bu kadar. Öldü!  Bir iki üç dört ve ünlem! Sessizlik. Acı, isyan... Kan ile yıkandı Ankara'nın ayazı. Kan ile ısındı şehir.  Aslında ne beklentimiz vardı, halaylar, neşeler, unutmaz sahneler ve yoldaşlıklar. Çekilecek fotoğraflar.  Ankara'ya giderken otobüste çekilen selfiler. Paylaşılacak daha çok şey varken, şimdi sadece acıyı paylaşıyoruz. Acı. Öldü... Sessizlik... (...) hepsi yoldaşımdı, kardeşimdi, arkadaşımdı ve canımdı. Canımı aldılar onu alanlar. Sessizlik içindeyim..."

"Susun sıra neferi uyusun"

Haklı, İsmail Cem Özkan. Yine derin komplo teorileri üretmeye çalışan, neredeyse bombayı bizim kendimize attığımızı iddia edecek kadar alçalanlara ve bu şarlatanlardan etkilenen "sözde solculara" diyecek tek bir cümle bulabiliyorum. "Susun. Sıra neferi uyusun". Sizin gevezeliklerinizle, gizli ırkçı-milliyetçiliğinizle anılamaz bu güzel insanlar. Sizin hakkınız yok onların adlarını anmaya. Siz gidin bayrağınızın boyutunu büyüterek vatanseverlik oynayın. Kendinizi kandırın. Ama bizi kandıramazsınız.

Üzülerek belirteyim ki Türk kökenli bir T. C. Vatandaşı olarak mensubu olduğum halkın büyük çoğunluğu ırkçı-milliyetçi söylemlerden, resmi tarihin yalanlarından ve önemli bir kesim de AKP Devletinin propagandalarından etkilenmiş durumda. Oysa beni – bizi uyruğumdan utandıracak kadar çok katliam var tarihimizde. Katliam. İdam. İşkence. Tecavüz. Üstelik bunlar kanıtlı – belgeli. Daha dün devlet yaptığı katliamlardan, işkencelerden, yargısız infazlardan, tecavüzlerden dolayı AİHM'nde mahkum edilmedi mi. Demem o ki, "devlette devamlılık esastır"ın Türkçesi: Zulmün devamıdır. Mühür şimdi AKP'de diye hedefimiz AKP'dir. Son yıllarda günlük yaşamımızı bile karartan, hem ülkeyi hem doğayı katleden açıktır ki AKP devletidir.

Ankara katliamı.



Bu kaçıncı, "bu kadar zulüm, bu kadar alçaklık, bu kadar ölüm" fazla diye feryat ettiğim. İsyan ettiğim.

Suruç'tan ağrımışken şimdi de Ankara diyorum.

Ama daha da geriye gitmeli belki. Roboski'den, Diyarbakır'dan ağrımışken şimdi de Ankara demeliydim yazının başlığına.

Hatta daha da geriye gidebiliriz. 1909. 1915. 1938. 1 Mayıs 1977. 12 Mart. 12 Eylül. Sivas 93. 19 Aralık. Diyarbakır. Suruç ve Ankara.

İster inanın ister inanmayın failler aynı şebekenin üyeleri. Aynı suç örgütünün mensupları. Aynı alçaklar sürüsünden. Aynı yaratıklar grubundan. Düne dönelim. Cizre'de çocukları zevk için vuran, Ekin Van'ın çırılçıplak bedenini sokağa atıp teşhir eden güvenlik güçleri de, Hacı Lokman Birlik adlı sinemacı arkadaşımızı yaralı yakalayıp kurşuna dizen ve panzerin arkasına bağlayıp sürükleyen adına "Özel harekatçılar" denilen terör örgütü de Ankara katliamında sorumludur.

Aksaray gladyosu

İşte bu terör örgütlerinin bileşimi Aksaray gladyosudur.  AKP Devletidir. Bombayı koyan her kimse onun azmettiricisi bu güçlerdir. Ankara katliamında bu şebekenin amacı: Kitleler arasında korku yaymak ve muhaliflerin sokağa çıkmasını, demokratik eylemlerde yer almalarını, özellikle de HDP'nin seçim çalışmalarını engellemektir. AKP'nin tek başına iktidar olması için denemedikleri yol kalmadı.

Katliamda ölen barışseverleri, sosyalistleri, sosyal demokratları saygıyla hüzünle anıyorum.

10.10.2015 /   22:00