Sevgili okuyucular,

09.Şubat 2014 Suriye tarihine yeni bir katliam, Suriye de yaşayan Alevilere karşı düzenlenen Jenosidin bir parçası olarak algılanmalıdır. Jenosit, yani soykırım yerküre tarihinde birçok kez yaşanmış, birçok topluluğu, inanç gruplarını yok etmeye yönelik başvurulan bir katliam yöntemi olarak hafızalara kazınmıştır.

Suriye, son 3 yıla yakın süredir bir iç savaş ortamındadır. Bu savaşta en çok zarar görenler ise savunmasız durumda olan sivil toplumsal ve inançsal gruplardır.

Suriye’deki katliamlara, gerek ordu güçlerinin ve gerekse farklı ülkelerden gelen çete, terör örgütlerinden, canilerden oluşan katliamcı gruplar tarafından sürekli olarak, başvurulmaktadır.
Suriye’de yaşayan günahsız insanlar, Aleviler katliama tabii tutulmaktadırlar. Son olarak sosyal medyaya yansıtılan, Suriye’nin Hama eyaleti Maan köyünde düzenlenen katliam da göstermiştir ki, kendine İslamcı diyen çeteler, El Kaide ve El Nusra bağlantılı faşist Jenosit şebekeleri katliamlarına hız vermektedirler. Katliamlarını sosyal medya aracılığı ile kamuoyunun gündemine getirmek, psikolojik olarak korku salmak arzusundalar. Uyguladıkları yöntemler, insanlık dışı, çağ dışı kendilerine yakışır biçimdedir. Katliamlarını, canice uygularken, ‘din’ adına,

‘İslam’ adına, ‘Müslümanlık’ adına ‘tek bir’ getirerek uygulamaları manidar değil midir?

Bizler açısından ele alındığında, yaşanan bu vahşi katliamlarda Ülkemiz Türkiye Cumhuriyetinin, iktidar koltuğunu, ‘’yüzde 51’le, milli irade ile’’ işgal etmiş olan AKP hükümeti ve başbakan R.T. Erdoğan ve başta Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere, bakanların sorumlulukları nedir?

Adana’da, Hatay da yakalanan TIR’lar dolusu, Suriye’ye gönderilen, ‘insani yardım’ adı altın Mühimmatlar bu katliamlarda kullanılmış mıdır? Kullanılmışsa, bu sorumluluktan nasıl kurtulacaklardır?

Türkiye Cumhuriyeti, neden komşu ülkelerde katliamlarda, rol almaktan çekinmemektedir. Mısırda öldürülen, Esma için aylarca, ‘kan ağladığını’ iddia eden Başbakan R.T. Erdoğan ve AKP kurmayları, Maan köyündeki katliam’dan dolayı vicdan azabı duyuyorlar mı?

Neden sessiz kalıyorlar? Yoksa geçmişten gelen, atalarından devir aldıkları, Alevilere karşı olan Kinlerini kustukları için, farklı bir mecra damıdırlar? Suriye de yaşanan bu katliam, Jenosit provasında, Türkiye Hükümetinin dışişleri bakanlığının sorumluluğu nedir?

Her fırsatta Esad’ın, yaptıklarını kınamakta, 2 yıl önceki resimleri dünya kamuoyuna servis ederek, kampanya başlatanlar bu katliam karşısında neden sus pusturlar. Her fırsatta Esad güçlerinin yaptıklarını anlatırken abartılı davranmakta ısrarlı olan, Türkiye medyası, ne durumdadır?

Uluslar arası insan hakları kuruluşları görev başına geçmelidir.

Suriye’de sadece Alevi inancına sahip oldukları için canice katliamlara, Jenoside tabii tutulan topluluklar var. Sessiz kalınmamlıdır El kaide, El Nusra, IŞİD gibi çetelerin, ‘cihat’ adına, katliamlara girişmeleri, tesadüf sayılmamalıdır. Katliamlarında, hedef olarak Alevileri seçeceklerini önceden ilan ederek, vahşi yöntemlerle, insanları boğazlayarak, kafalarını keserek emellerine ulaşmak istemektedirler.

Bir noktanın altını çizmede yarar görmekteyim, bu vb. katliamlar kim ve kimler tarafından gelirse gelsin, ister Esad güçleri, isterse Suriye topraklarını işgal eden yeşil sermayenin yeminli uşakları faşist çeteler tarafından gelsin, mazur karşılanamaz. Nefretle lanetlemek durumundayız.

Suriye Hama eyaletinin Maan köyünde yaşanan, Alevileri hedef alan katliam ve Jenosit girişimlerini nefretle kınıyoruz. Uluslar arası kamuoyunu, bu katliamı lanetlemeye ve Suriye de yaşayan, hiçbir günahı olmayan, sadece Alevi oldukları için katledilenlerle dayanışmaya çağırıyoruz.

Suriye için Cenevre görüşmeleri sürerken, yaşanan bu katliamın zamanlaması manidar değil mlidir?
Bir sonraki yazımda buluşmak dileği ile

12 Şubat 2014 Aliekber Pektaş

Twitter: AliekberP
Facebook: aliekberpektas