"HEM ALAYLI HEM MEKTEPLİYİM"

Trabzonspor dahil bir çok takımda antrenörlük yaptıktan sonra bordo mavili kulübün genel menajerlik görevi verilerek transferin başına getirilen Giray Bulak, hedeflerini, yapmak istediklerini ve kulübün bundan sonra izleyeceği transfer politikasını kulüp dergisine anlattı. Hem alaylı hem mektepli olduğunu belirten Giray Bulak, şöyle devam etti:

"FUTBOLDA EĞİTİMİN EKSİK OLDUĞUNU BİLENLERDENİM"

"Profesyonel futbol oynadım ve futbolcu bir ailenin çocuğuyum. Futbol eğitimi de aldım. Futbolda eğitimin eksik olduğunu bilenlerdenim. Bir dönem Trabzon’da futbol okulu kurduk, sorumluluğunu da ben yaptım. Futbolcular, futbol okulunda eğitim görüp buradan okullarına gitti. Kısa sürdü o uygulama. Bugün Ajax’ın yaptığını biz 1985’te yaptık. Keşke biraz daha uzun süre devam etseydi."

"MİLLİ TAKIM BANA YAKINDI"

2000 yılında yeni yönetimin önünü açmak için bordo mavili kulüpteki görevinden istifa ettiğini belirten Giray Bulak, bu konuda şunları söyledi:

"Aslında o dönem Türkiye’nin 4 büyük takımlarını çalıştıranlar arasında en genç isim bendim. Mustafa Denizli dışında diğerleri de yabancıydı. Milli takım o dönem bana yakındı. Eğer devam etseydim, nerelere gelebileceğimi biliyordum. Ama prensipleri, inandığı doğruları olan bir insanım. Bugün de aynı değerleri savunuyorum. O dönem, Trabzonspor teknik direktörlüğünden yanlış olduğunu bile bile ayrılmıştım. Trabzonsporlusunuz, Trabzonspor size (çalış) diyor. İhtiyaç da vardı ama bunları bilerek ayrıldım. Üç yıl çalışmış olsaydım keşke. Takımı şampiyon da yapabilirdik. Önemli bir takım kurmuştuk. Eğer kalsaydık, başarabilseydik bugün hem Trabzonspor, hem de ben daha farklı yerlerde olurduk. Trabzonspor’u şampiyon yaparız, diye hayal ediyordum. İnşallah önümüzdeki sezonlarda olacağız. Hayalim gerçekleşirken bu yapının bir parçası olmaktan mutluluk duyacağım. Herkes kadar ben de şampiyonluk özlemi çekiyorum."

"FAİR PLAY'İ BİLMİYORUZ"

Giray Bulak, yıllar önce söylediği, (Play'i biliyoruz ama Fair'i bilmiyoruz) sözlerinin hala geçerliliğini koruduğunu vurgularken de şöyle dedi:

"Aynı görüşümü sürdürüyorum. Hala fair play’ı bilmiyoruz. Sporun ruhunu yaşayabilme konusunda ne kadar ilerlediğimizi bugün görebiliyoruz. Oyunu oynuyoruz ama kuralları, sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu ve paylaşmayı bilmiyoruz. Bunu yapabilirsek ülke olarak daha önemli yerlerde oluruz. 80 milyona yaklaştık ancak 8 milyonluk ülkeler bizden daha çok yarışmacı takımlar, model sporcular çıkartabiliyor. Bunun üzüntüsünü yaşıyorum. Büyük Millet Meclisi komisyonunda da bunları söyledim. Türk genci ve sporcusu ivme kazanmalı. Geniş baktığımızda konuyla ilgili çok şey söyleyebilirim. Devlet, gencine spor yaptırmak zorundadır. Bu anayasada yazıyor. Sahalar yapıyoruz ama bu sahaları gençlerin hizmetine sunamıyoruz. Hep okula yönlendiriyoruz. Ama onları geliştirecek dersleri veremiyoruz. İlkokul bitene kadar çocuklar ikinci bir lisan öğrenmeli. İyi derecede spor yapmalı. Bunlar şart. Çouklarımız, spor branşlarına yönelirken iyi de bir müzik aleti çalabilmeli."

"SAMET AYBABA 60 YAŞINDA BEŞİKTAŞ'IN BAŞINA GELDİ"

Türk antrenörler olarak sıkıntıya düşen takımların tercihi olduklarını da hatırlatan Giray Bulak, yıllarca bunun mücadelesini yaptıklarını anlatırken şöyle devam etti:

"Bursaspor ve dört büyüklerde bugün yabancı çalıştırıcı yok. Beşiktaş’ta Samet Aybaba var. Kalitesini tartışamayız. Ancak 60 yaşındayken Beşiktaş tarafından tercih ediliyor. Bu şans daha önce verilmeliydi Türk antrenörlere. Ülke adına daha iyi olurdu. Milli takımın başında da Abdullah Avcı var. Biz bizi biliriz, bu şekilde biz bir olabiliriz."

"DÜNYAYI KAZANIP BASKIDAN SÖZ ETMEK DOĞRU DEĞİL"

Aynı eğitimi alan yerli ve yabancı antrenörlerin birbirlerinden farkını da anlatan Giray Bulak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aynı tip oyunculardan bile aynı oyunu, şablonu ortaya çıkmıyor. Algılama, zeka, duygu, profesyonellik, çalışkanlık, düşünce ve mentalite farkı ortaya çıkarıyor. Bilgi aynı ancak kullanım yöntemleri farklı olunca öne çıkıyor ya da geride kalabiliyorsunuz."

Giray Bulak, antrenörler üzerindeki baskı konusunda da, "En çok baskı yiyen insan, çocuğuna kalem kitap alamayan babadır. Bizim bunu söyleme şansımız yoktur. Dünyayı kazanıp da baskıdan bahsetmek doğru değil. Bu düzeydeki çalışanlar, kendi kişisel mental gelişimlerini tamamlamalı" dedi.

"TRABZONSPORLULUK GURUR VE FEDAKARLIKTIR"

"Trabzonsporluluk gurur ve fedakarlıktır" diyerek açıklamasına devam eden Giray Bulak, "Bu yörenin insanı sadece futbolda değil askerde, eğitimde, toprakta, yaşam mücadelesinde, denizde, coğrafyada hep fedakar olmuştur ve bundan hep gurur duymuştur. Türkiye’de 4 milyon Trabzonlu var. Plakalarına bakın, hep 61’dir. Başka bir şehrin insanı bunu yapmaz. İnsanlar, Trabzon’a karayemiş, kokulu üzüm, hamsi yemeye geliyor. Bana göre Trabzonspor da karayemiştir" diye konuştu.

"ZENGİN BABANIN ÇOCUĞU GİBİ DAVRANMAMALIYIZ"

Trabzonspor'un transfer politikasının diğer takımlardan farklı olması gerektiğini de belirten Giray Bulak, daha sonra şöyle konuştu:

"Trabzonspor'un futbolusunu marka olabilmiş takımlar alırsa bundan mutlu olmalıyız. Demek ki doğru seçimler yapmış Trabzonspor. Diğer takımlar ve hocalar emek harcamadan bu tercihleri parası olduğu için alıyor. Zengin babanın çocuğu gibi davranıyorlar. Biz doğru tespitlerle oyuncuyu bulup geliştiriyoruz. Bu doğru üzerinde hareket etmemiz gerek. Şimdi de oyuncuyu elimizde tutabilmemiz için giden oyuncuları ışık olarak görüp mesajı iyi değerlendireceğiz. Daha farklı anlaşmalar yapmamız gerekebilir."

Açıklamasında Trabzonspor'daki göreviyle ilgili değerlendirmede de bulunan Giray Bulak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"1 LİRAYI ALIP 10'A SATMALIYIZ"

"Genel menajerlik yapacağım. Şenol Güneş, burada çalıştığı sürece ben de çalışabilirim. Asıl yapacak olduğumuz endüstriyel futbolda oyuncu bulup, bulduğumuzu değerlendireceğiz. Aksi durumda zarar ederiz. Doğru tespitlerle doğru transferler yapacağız. Bu kulübün en büyük kaynağı futbolcusudur. Diğer gelirler de vardır ancak 1 liraya aldığımızı 10 liraya satabiliyorsak büyük gelir kalemimiz futbolcudur. Biz futbolun endüstriyel tarafında olacağız. İyi tespitlerde bulunup, iyi transferler yapacağız. İdari konulara karışacak değilim. Biz bıraktığımızda kulüpte bir telefon, daktilo, telefaks ve dört de çalışan vardı. Bugün Trabzonspor'da yüzlerce kişi çalışıyor. O zaman bu yapıyı döndürmek için daha seçici olmalıyız."

"TÜRK OYUNCULARA YÖNELMELİYİZ"

Yabancı kısıtlaması konusuna da değinen Giray Bulak, son olarak şunları söyledi:

"Artık Türk oyunculara yönelmek gerek. İskelet kadro, Türk oyunculardan olmalı. Tamamlayıcı ve daha iyi oyuncular, yabancılardan oluşmalı. Biz bunun hep tersini yaptık. Dolayısıyla Türk oyuncular yabancılaştı. Şimdi yerli oyuncularımıza yöneldik., Ancak sayı azaldığı için oyuncu bulamıyoruz. İhanetimizin karşılığını olumsuz olarak görüyoruz. Çok yerli oyuncu var. Bulup değerlendireceğiz."


ÖA(TM/AÖ) FOTOĞRAF