Teknik direktör Ertuğrul Sağlam'ın getiriliş öyküsünü anlatan Yazıcı, "Çok sık teknik direktör değiştiren kulüplerin halleri belli. Biz de yaptık. Şartlar öyle getirdi. Düşündük, taşındık. Rıdvan Dilmen ile de görüşüldü. Ertuğrul'un yaptığı teknik direktörlük tecrübesi Rıdvan'dan öndeydi. Rıdvan Dilmen, Türkiye'de sevilen bir isim. Rıdvan da gelseydi, Bursa onu da bağrına basardı. Benim Hakan Kalkavan diye bir arkadaşım var. Bir gün sohbet ediyoruz. Ertuğrul Sağlam'ın ismi geçti. "Ertuğrul Sağlam'ı tanıyor musun?" dedim. "Tanıyorum" dedi. Bu işin kontağını bu arkadaşım yaptı. İstanbul'daki evimde bir araya geldik. Bir kaç kez görüştük. Ertuğrul Hoca prensipli birisi. Ciddiyeti olan bir kişiliği var. Epey konuştuktan sonra bu işi kabul etti. Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş'tan gelmesi riskti. Ama Beşiktaş'tan ayrılırken Ertuğrul Hoca çok dik bir duruş sergiledi. İnsanların gözünde Ertuğrul Sağlam farklıydı. Bursa'nın da bu yönden bakacağını düşündük. Beşiktaş ile olan husumet bir riskti. O kadar inandım ki ben o gün çok risk aldığımı düşünmedim bile. Mukavele imzalarken Bursa kucakladı. Çığ gibi büyüdü. Çok doğru bir karar almışım.

"BİZ TÜRKİYE'DE ÇOK İLKLER YAPTIK"

Bursa Atatürk Stadı'nı 2.5 aylık bir süre içerisinde Şampiyonlar Ligi seviyesine yükselttiklerini belirten Yazıcı, "Kimsenin aklı ermedi. Stadyumun kapasitesini bir yandan 7 bin kişi arttırırken, diğer yandan da UEFA normlarında olması gereken eksikliklerini tamamladık. Biz UEFA yetkililerine taahhütte bulunduk. Yetiştiremezsek maçlarımızı İstanbul Olimpiyat Stadyumu'nda oynayacaktık. UEFA yetkilileri Atatürk Stadyumu'nu ilk incelediklerinde "Burada Şampiyonlar Ligi müsabakası oynatamayız" demişlerdi. Bizde yetiştireceğiz dedik. Yetkililer içlerinden belki güldüler ama biz bunu başardık. Şampiyon olmuş bir takımın maçlarını İstanbul'da oynayacak olması Bursa'ya verilebilecek en büyük ceza olurdu. Hatırlarsanız bu sezon başında Trabzonspor stadyumunun eksikliklerini tamamlayamadığı için bir maçını İstanbul'da oynamak zorunda kalmıştı" diye konuştu.

"GÜVEN KAYBOLMUŞTU"

20 sene önce Bursaspor'u bıraktığı zamandan bugüne dek yönetimlerin aleyhinde hiçbir zaman bir beyanatta bulunmadığını belirten Yazıcı, "Yapıcı olarak sorulduğu zaman konuşmuşumdur. 2008 yılında Bursaspor kötü günler geçiriyordu. Beni çok kişi aradı. Üzerimde bir sorumluluk hissettim. Bursa için bu görevi kabul etmeliydim. Hemen karar vermedim. Üst düzey kişiler ile konuştum. Tek aday olarak geldim. Benim o gün karşımda birisi olsaydı aday olmazdım. Bursaspor tarihinde ilk defa paralarını alamadıkları için takım antrenmana çıkmamıştı. Güven kaybolmuştu. Güveni kaybettiğinizde her şey biter. Böyle bir ortamda göreve geldik. O günkü şartlarda göreve gelir gelmez ödenmesi gereken birikmiş futbolcu alacaklarını ödeyerek işe koyulduk" diye konuştu.

"NE OLACAK BAŞBAKANIM KARDEŞ KARDEŞ OYNAYACAĞIZ"

20 yıl önce de şampiyonluk yaşayan bir başkan olduğunu belirten İbrahim Yazıcı, "Pilot takımı adı altında 2.ligde bir takımımız vardı. Biz o takımdan oyuncu alıyorduk ama onlara vermiyorduk. Tamamen altyapı olarak kullanıyorduk. O dönemden güzel bir anımı sizlerle paylaşayım. Takımın teknik direktörü Hasan Bora'ydı. Kendisi bana geldi "Başkanım İstanbul'da önemli bir maçımız var. Müsaade ederseniz bir gün önceden gidelim" dedi. Para yok, hiç bir şey yok. Bende "Boş ver. Sen gidip, yenip gelirsin" demiştim. Sabaha karşı otobüse biner ve giderlerdi. O dönemlerde Şenes Erzik TFF başkanıydı. TFF herhalde ligdeki bir takımın , ikinci takımının da şampiyon olup 1.lige çıkacağını düşünememişti. Bir anda iki tane Bursaspor oldu. Ortalık birbirine girdi. Rahmetli Turgut Özal Başbakandı ve beni çağırdı. " Ne olacak şimdi? " dedi. Ben de "Ne olacak Başbakanım, kardeş kardeş oynayacağız" dedim. " Şakayla karışık, sen dalga mı geçiyorsun?" dedi. Geçtiğimiz dönemde Gençlerbirliği takımı ayrı bir yönetim ve isimle pilot takımını ligde oynattı. O dönemde mahkemelik olduk. Bizden başka iki kulüp daha vardı. Rahmetli Özal sus payı gibi bizi Tarabya otelinde ağırladı. Şampiyonluk ödülü altında bir milyar gibi parayı çek olarak hazırlatmış. Ben çeki alırken kendisine " Sayın Başbakanım ben bu parayı şampiyonluk primi olarak alıyorum" dedim. Kendisi bana ters ters bakmıştı. O günkü şartlarda çok güzel bir şampiyonluk yaşadık." şeklinde konuştu.

"MİLİÇ 'HAKAN ŞÜKÜR'DEN BİRŞEY OLMAZ' DEMİŞTİ"

Geçmiş dönemde Hakan Şükür'ü Bursaspor'a transfer eden ve o transferin öyküsünü anlatan Başkan Yazıcı, "Eskişehirspor'un eski başkanı Aydın Begiter beni telefon ile aradı. "Başkan benim bir sıkıntım var. Seninle birlikte bu işi çözelim. Benim Sakaryaspor'dan bir alacağım var. Ödeyemiyorlar. Bundan dolayı hapis cezası alma durumları var. Olayın bu noktalara kadar gitmesini istemiyorum. Bunların elinde bir futbolcu var. Onu sen al. Bende paramı kurtarayım" dedi. Ben de kim olduğunu sordum. "Hakan Şükür" dedi. O günkü şartlarımıza uydu. Hakan'ı aldık. Kimsenin haberi yokken takım stadyumda çalışıyordu. Hakan'ı stadyuma götürdüm. Yılmaz Vural'ın yanına gittik ve kendisine "Al dedim yeni oyuncumuz". Hakan Şükür'ü zamanında benden çok istediler. Neler yapmadılar ki? Dönemin Teknik Direktörü Dorde Miliç Hakan'ı oynatmıyordu. Miliç "Bundan bir şey olmaz. Satalım gitsin" diyordu. Ben kendisi ile ters düşmüştüm. Satmadım. Başkanlığı bıraktıktan bir kaç ay sonra Hakan'ı Galatasaray'a verdiler" dedi.

"AĞZIMA GELENİ SÖYLEDİM"

1989-1990 sezonunda Fenerbahçe karşısında 2-0 yenilgiden 3-2 kazanılan maçta soyunma odasına giren Yazıcı bu dönemle ilgili anısını anlattı. İbrahim Yazıcı, "Benim dönemimde Fenerbahçe'yi 2 kez bu skorla yendik. Diğeri şampiyon olduğumuz sezondu. O dönemi çok net hatırlıyorum. Fenerbahçe maçından 3 gün önce Türkiye Kupası'nda Trabzonspor ile Bursa'da karşılaşıyoruz. Trabzonspor'un Başkanı Mehmet Ali Yılmaz'dı. Bursa Atatürk Stadyumu'nda o dönemlerde deplasman takımı seyircisine yüzde 5 sınırlaması yoktu. Epey Trabzonspor seyircisi vardı. Karşılaşma penaltı atışlarına kalmıştı. Yüreğimiz dayanmıyor. Penaltıları izleyemedik. Aşağıya indik. Taraftarlardan gelen sese göre içeride sevinç yaşıyoruz. Ancak son penaltıyı Ahmet Suphi kaçırdı ve 8-7 yenilerek elendik. Moralimiz bozuldu. Bu maçın ardından Fenerbahçe ile evimizde oynadık. Maçın ilk devresi 2-0 mağlubuz. Maçın hakemi Sadık Deda'ydı. Yediğimiz bir gol yüzde yüz ofsayttı. Devre arası ortalık karıştı. Ben o hışımla soyunma odasına girdim. Yılmaz Hoca takıma taktik veriyor. Hiç huyum olmamasına karşın soyunma odasında ağzıma geleni söyledim. İkinci yarı için futbolcularımız sahaya çıktığında tribünlere haydi alacağız dercesine hareketlerde bulunuyorlardı ve muhteşem bir oyunla skoru 3-2'ye getirdik ve maçı kazandık. Bursaspor tarihinde önemli bir maç olarak hafızalara kazındı" şeklinde konuştu.

"ŞAMPİYONLUK ALLAH'IN BİR LÜTFUYDU"

Göreve geldikleri dönemde "3 yıl içerisinde bu takımı şampiyonluğa oynatacağız" dediğini hatırlatan Yazıcı, "Hedefimize erken ulaştık. Paramız yoktu ama verdiğimiz sözleri yerine getirdik. Bazı şeyler tarif edilemez. Sadece teknik heyet, yönetim, futbolcunun birlikteliği değil, taraftarımızın da kenetlenmesi çok büyük bir bütünlük sağladı. Şampiyonlukta herkesin payı var. Tabi ki en büyük gururu ben yaşıyorum ama bu tek başına yapılamaz. Beşiktaş maçında son 5 dakika benim için hiç geçmedi. Fenerbahçe maçında Trabzonsporlu Burak orta yaparken top ağlara gitti. Fenerbahçe inanılmaz pozisyonlarda golü bulamadı. O gün tüm Türkiye bizim şampiyon olmamızı istedi. Şampiyonluk adeta Allah'ın bir lütfüydü. Şaibesiz gurur verici bir şampiyonluk nasip etti. Şampiyonluğun ertesi sezonunda üçüncü olduk. Bursaspor'un tarihinde üçüncülük de yoktu. Bu sezona baktığımızda ise şanssızlıklar ile kaybettiğimiz puanları koyarsanız ligde neredeydik? Şans faktörü de yanınızda olacak. Bu sene maalesef pek yanımızda olmadı. Ben inanıyorum ki bu takım uyum süreci her geçen gün daha iyiye gidecek"

"GÖZÜMÜZÜ KARARTTIK"

Takımın formda ismi Batalla'nın transfer öyküsünü anlatan Yazıcı, "Batalla'nın çok enteresan bir transfer hikayesi var. Benim Kanada'da bir arkadaşım var. Eski bir Bursalıdır. Bir gün beni aradı. "Bir maç seyrettim. Ben böyle bir adam görmedim. Bu adama lütfen bir bak. Benim futbol bilgime biraz inanıyorsan al" dedi. Tamam deyip geçiştirdim. Sonra araştırdım. 90 dakikalık bir maçını izleyemedim ama gösterilen bölümde Batalla 2-3 kişinin arasından mükemmel sıyrılıp paslarını çıkartıyor ve çok güzel goller atıyordu. Normal bir futbolcu değil dedim. Tabii hocalar güvenmediği, kendisinin izlemediği bir futbolcuyu almazlar. Ben inanıyorum ama hocaya nasıl anlatayım? Benim Arjantin'de bu işleri yapan bir tanıdığım var. O'nu aradım ve bu futbolcu hakkında araştırma yapmasını istedim. Sonra bana telefon ile döndü " Bu futbolcuyu alamayız çünkü sözleşmesi uzatılmış " dedi. Yapacak bir şey yoktu ve transfer işi kaldı. Aradan bir hafta geçti ve bayan bir arkadaş beni aradı. "Bir avukatımız var, O'na danıştık Batalla'nın transferi olabilir. Uzatma işlemleri tek taraflı olmuyor. Bonservissiz bu futbolcuyu alabiliriz" dedi. Gözümüzü kararttık. İçimdeki bir his bunu yapmamı söyledi. Hataysa, bir hatayı da ben yapayım dedim. Şimdi aynı Batalla herkesin sevgilisi. Bu sezon başında Kanadalı arkadaşım beni yine aradı. Yine bir maç izlemiş ve yine bir futbolcu önerdi. Peki bakarız dedim. İnceledik ve sonra ona döndüm "Hakikaten muhteşem bir futbol bilgin var. Çok iyi adam ama bonservisi 10 milyon Euro" dedim" diye konuştu.

"KONGREDE HERKES DİNLESİN"

"Şampiyonluğun ardından kentten yeteri kadar destek alabildiniz mi?"sorusunu yanıtlayan Yazıcı şunları söyledi:

"Şampiyon olan bir şehrin takımıyla herkes gururlandı. Her yer bayraklarla süslendi. Ben eskiden İstanbul kulüplerinin bayraklarının asıldığı dönemleri hatırlıyorum. Birçok evin balkonundan sallanırdı. Şimdi asılmıyor. Neden ? Çünkü Bursaspor şampiyon oldu. Bu kulübe sahip çıkmak lazım. Ben, bugün varım yarın yokum. Maalesef Bursa kulübüne sahip çıkmıyor. Bu eleştirimi taraftar bazında söylemiyorum. Bundan kim ne alıyorsa onu alsın. Fenerbahçe kulübünün başındaki olayları görüyoruz. Çok ciddi olaylar var. İddialara göre bir çoğu kayıt altında, mahkemeleri devam ediyor. Bu konulara girmek istemem ama bizim şaibesiz bir şampiyonluğumuz var. Bugün Türkiye'nin gündemine oturmuş olaylara rağmen takımına sahip çıkan taraftar topluluğu görüyoruz. Stadyumları dolu. Mahkeme kapıları dolu. Her yerde varlar. Bana geçmiş olsun diyen olmadı. Bütün Bursa bunu bilsin. İnsan hata yapabilir. Kulüp lehine yapılmış şeyler var. Hiç bir şey yok. Aylarca incelendik. Çok doluyum. Bunların cevabını kongrede vereceğim. Şimdiden söylüyorum kongrede konuşmamı herkes dinlesin."

"DAHA ZAMAN VAR"

"Mayıs ayında yapılacak olan Genel Kurul'da devam edecek misiniz?" sorusuna Yazıcı, "Bunun cevabını herkes bekliyor. Daha zaman var. Devam edecekmiş gibi işlerimize devam ediyoruz. Bugüne kadar yaptığım işleri yarım bırakmadım. Şu an için bırakacağım diye bir eğilimim yok. Bırakmamı isteyen epey muhalif var" cevabını verdi.

"TÜRK FUTBOLU ZOR GÜNLER YAŞAYABİLİR"

Türkiye Futbol Federasyonu'nun son Genel Kurulu'na Bursaspor delegasyonu olarak katılmayan Yazıcı bu konuyla ilgili ise şunları söyledi:

"Biz en başından beri söylediklerimizin arkasında durduk. Yıldırım Bey'in adaylığı konuşulmaya başlandığı andan itibaren kesinlikle desteklemediğimizi söyledik. Bugün de dimdik ayaktayız. Tek aday olduğu içinde Genel Kurul'a girmeyi uygun bulmadık. Eğer fikirlerine güvenebileceğimiz adaylar olsaydı girer desteklerdik. Bursaspor o kadar temiz ki; Bu temizliği nedeniyle dimdik ayakta duruyoruz. Şu bir gerçek ki tüm Bursa'nın övünebileceği tertemiz bir şampiyonluğumuz var. Genel Kurul bir çok oyunun gölgesinde yapılan bir organizasyondu. Biz bu tür oyunların içine hiç bir zaman girmedik, girmeyeceğiz de. Bizim gördüğümüz Türk futbolunun bu kaos ortamından kurtulamayacağı. Keşke olmasa ama bizim görüşümüz bu yönde Türk futbolu daha zor günler yaşayabilir."