Bugünlerde Kürt basınında Federal Parlamento Seçimleri üzerine çokça ilginç »analiz« okumak olanaklı. Özellikle Sol Parti ve Kürtler bağlamında yapılan bazı değerlendirmeler var ki, evlere şenlik. Sol Parti üyesi bir köşe yazarı olarak bunlara değinmezsek, fena halde ayıp olacak.

Bir noktanın altını çizerek başlayalım: Herhangi bir seçim sonucunu değerlendirmek, bu değerlendirmeden tekil çıkarlar temelinde belirli bir toplumsal grup için siyasî sonuçlar çıkartmak istiyorsanız, önce ciddî bir analiz yapmak zorundasınız. Hem çıplak sayıları, hem seçim sonuçlarına yol açan toplumsal, siyasî ve ekonomik nedenleri, hem de iç ve dış etkenleri, süreçleri ve bağlantıları değerlendirmenize katmalısınız, çünkü aksi takdirde sadece laf salatası üretirsiniz.

Kimi yazar arkadaşımız seçimleri değerlendirirken, nedense Sol Parti’ye saldırıyor. Yanlış anlaşılmasın, eleştiriye karşı değiliz. Tam aksine, örneğin Derviş Çimen imzasıyla yayınlanan siyasî eleştirinin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Ama yıllarını özgür basın geleneğinde geçiren gazeteci arkadaşlarımız Cahit Mervan ile Günay Aslan’ın tespitlerine itirazlarımız var.

Örneğin Mervan seçimlerde »Merkel ve Türkler kazandı«, partiler »Kürtleri vitrin olarak kullandı« ve »Kürtler Sol Parti’yi parlamentoya taşıdılar, ama seçimden istediklerini alamadılar« tespitini yaparken, Aslan solun »nesnel sürecin karşısında gericileştiğini«, »kendisini yenilemediğini« ve »etkisel olamadığını« iddia ederek, Kürtlerin »örgütsel ve politik değişiklikleri geciktirmeden yapmaları« tespitinde bulunuyor. Ve ana fikrini son cümlede ifade ediyor: »Öncelikle de her dönem Kürtlerin oylarını çalmaktan ve sisteme pazarlamaktan başka bir rolü olmayan Sol Parti’nin Kürt kitlesi ve kurumları üzerindeki tahakkümüne son vermemiz gerekiyor.«

Önce bu tespitlere çıplak sayılarla yanıt verelim. Seçimlere 62 milyon seçmenin 44,3 milyonu katıldı. Sol Parti yüzde 8,6 ile toplam 3.752.577 seçmenin oyunu aldı. Eğer Aslan’ın sayılarından hareket eder ve Almanya’da 300 bin »Kürt seçmen« olduğunu varsayarsak: diyelim ki hepsi oylarını Sol Parti’ye verdi, ki öyle değil. Ama diyelim ki öyle; bu durumda sahiden »Kürtler Sol Parti’yi parlamentoya taşıdılar« diyebilir miyiz? Hadi seçim sisteminin özelliklerini, eyalet listesi ve seçim bölgeleri meselesini bir yana bırakalım: Kürtlerin blok olarak, bırakın Sol Parti’yi, sadece Kürt adaylara oy verdiklerini hangi verilere göre iddia edebiliriz?

Diğer yandan, »şu kadar Türk seçildi, Kürtler seçilemedi« demenin de ne anlamı olabilir ki? Anımsatalım: AKP’nin 75 »Kürt« milletvekili vardı da ne oldu? Seçilenin etnik kökeni değil, siyasî pozisyonu önemlidir. Bir de şu gerçekleri görelim: Almanya’nın Kürdistan ve Türkiye politikaları 1910’lardan beri hiç değişmedi. Bugün de PKK yasağı, silah satışları, askerî işbirliği, Kürtlerin kriminalize edilmesi vb. adımları atan bütün hükümetlerde CDU/CSU, FDP, SPD ve Yeşiller yer aldı. Almanya’nın Kürdistan’daki kirli savaştaki rolü ve sorumluluğunu ortaya çıkaran, eleştiren, Kürdistan ve Türkiye’deki her katliam, her tutuklama, her sorunda ülkeye giden, dayanışmasını gösteren, Avrupa’da kamuoyu yaratan, Türkiye ve Avrupa hükümetleri üzerinde baskı geliştiren ise Sol Parti ve sosyalist milletvekilleri oldu. Yahu el insaf, Kürtçeyi seçim kampanyasında kullanan tek parti Sol Parti’ydi.

Şimdi böylesi bir durumda CDU/CSU, FDP, SPD veya Yeşiller’den »Kürt« milletvekili çıksa ne olur, çıkmasa ne olur? Kürtler kimi tercih etmelidir: bu partilerde yer alan Kürt siyasetçilerini mi, yoksa Andrej Hunko, Ulla Jellpke, Inge Höger, Barbara Cardenas veya Norman Paech gibi sosyalistleri mi? Kim Kürtlere daha çok sahip çıkıyor: burjuva partilerindeki Kürtler mi, yoksa sosyalistler mi?

Birinci Irak Savaşında bir Kürt arkadaşımız şöyle demişti: »Yahu o kadar Türkiye’nin kucağında oturduk, başımıza neler geldi. Biraz da Amerika’nın kucağında oturalım, hiç olmazsa İngilizce öğreniriz« diye. Asıl meselenin kimsenin kucağına oturmamak olduğunu anlamamıştı.

Kıssadan hisse: faydacı yaklaşım ve milliyetçi gözlükle yapılan değerlendirmeler en fazla oturulacak kucak seçimine yardımcı olabilirler, ama Kürtler lehine siyaset geliştirmeye asla!

28 Eylül 2013