Suriye'de Esad karşıtı protestolar 2011 yılı mart ayında başlamasına rağmen Kürtler, oldukça uzun bir süre sessiz kaldı. Ülkenin güney ve batısında yaşayanlar Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı sokaklara dökülürken Kürtlerin yaşadığı ülkenin kuzeydoğusu görece sakindi.

Uzun yıllar boyunca Kürt varlığını inkâr eden ve ayrımcılık uygulayan Esad rejimi, üzerindeki baskı giderek artınca Kürtlere Suriye vatandaşlığı teklif etti ve ülkenin kuzeydoğusunda neredeyse özerk bir şekilde yaşamalarına ses çıkarmadı.

Bu görece özerklik, özellikle de uluslararası himayede uçuşa yasak bölge oluşturulması durumunda Kuzey Irak örneğine dönüşür mü? 1991'deki Birinci Körfez Savaşı’nın ardından Kuzey Irak’ta ABD koruması altında oluşturulan Kürt idaresi, 2003’te Saddam Hüseyin’in devrilmesinin ardından özerkliğini genişletmiş, siyasi istikrar ve petrol gelirleri bölgeye refah ve kalkınma getirmişti. Kuzey Irak’ta Mesut Barzani liderliğinde kendi parlamentosuna ve hükümetine sahip Bölgesel Kürt Yönetimi, diğer ülkelerdeki Kürtler için de örnek oluşturdu.

'PYD'nin hedefleri net değil'

Kuzey Irak örneğinin Suriye’de de gerçekleşmesi olasılığı, Türk siyasetinde ve kamuoyunda yoğun tartışmalara neden oluyor. Suriyeli Kürtlerin Türkiye sınırı yakınındaki çeşitli bölgeleri kontrolleri altına alması Türkiye’nin askerî müdahale tehdidini beraberinde getirdi. Esad’a bağlı Suriye ordusunun bölgeyi kısmen terk ederek kışlalarına çekilmesi, meydanı PKK’nın Suriye kolu olarak görülen Suriye Demokratik Birlik Partisi, PYD’ye bıraktı.

Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesut Barzani

ABD’den düşünce kuruluşu Washington Enstitüsü’nden Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, PYD’nin hedeflerinin çok net olmadığını belirtiyor:

“PYD’nin PKK’dan gerçekten ayrılıp ayrılmadığını ancak, eğer devrilirse, Esad rejimi devrildikten sonra göreceğiz. Sonrasında PYD köklerine geri mi dönecek, yoksa Türkiye'ye karşı savaşmama şeklindeki mevcut hedefine mi daha yakın olacak, o zaman görülecek.”

Esad rejiminin PKK ve PYD'ye silah yardımı yaptığı ve böylece ülkedeki Sünni direnişçilere karşı güç dengesi oluşturmaya çalıştığı iddiaları Ankara’da sıkça dile getiriliyor. Kürt İslam bilimci Kamiran Huc, PYD'nin Esad rejimi ile ilişkilerinin de net olmadığına dikkat çekiyor:

“İddia edildiği gibi rejime sadıklar mı, değiller mi, bu soru karanlıkta kalıyor. Devrimin başlangıcında bu partinin mensupları, sempatizanları, -Esad’a bağlı Şabiha milislerine atfen- ‘Kürtlerin Şabihaları' olarak adlandırılıyordu.”

'Devleti bulunmayan en büyük halk'

Şırnak'ta Türk askerleri

Kürt gruplar şimdiye kadar Esad’ın birliklerine karşı aktif çatışmaya girmedi. Pek çoğu, aksi takdirde çatışmaların Kürt bölgelerine de yayılmasından korkuyor. Kürtler, devleti bulunmayan en büyük halk olarak görülüyor. Toplam 25 milyon Kürt'ün en büyük bölümü, yaklaşık 12 milyonu Türkiye’de, 5 buçuk milyonu İran'da, 5 milyonu Irak'ta ve 1 milyon 300 bini Suriye’de yaşıyor. Ermenistan ve Azerbaycan’da da Kürt toplulukları bulunuyor.

Washington Enstitüsü'nden Soner Çağaptay şunları söylüyor:

“Suriye halkının ayaklanması Suriyeli Kürtler’e Iraklı Kürtlerin sahip olduğu şeyleri talep etme imkânı sağladı. Bu sadece Türkiye Kürtlerine ve İranlı Kürtlere ‘sıra bizde' deme yolunu açacaktır.”

Türkiye, Suriye, İran ve Irak’taki Kürtlerin tek bir Kürdistan çatısı altında birleşebileceğine dair öngörüler ise çoğu gözlemci tarafından paylaşılmıyor. Şu an tarihlerindeki en güçlü konumda bulunuyor olsalar da Kürtler arasındaki iç çekişmeler uzun bir geleneğe sahip. Bu nedenle çoğu gözlemci bağımsız bir ulus-devlet kurulabilmesini gerçekçi bulmuyor ve Kürt devleti kurma çabasının Türkiye, Suriye, Irak ve İran’ı Kürtler’e karşı birleştireceğine dikkat çekiyor. © DW