Siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. Sabri Sayarı Berlin Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen bir konferansta Türkiye'deki son gelişmeleri geçmişle kıyaslayarak değerlendirdi. Türkiye'nin 60 yıl önce demokratikleşme yolunda önemli bir adım attığını, ancak bu adımın yanlış politikalar ve askeri darbeler ile sekteye uğradığını dile getiriyor. Prof. Sayarı, o dönemde Adnan Menderes’in oy çokluğunu kastederek yaptığı ‘milli irade’ vurgusunun bugün Türkiye Başbakanı tarafından da kullanıldığına dikkat çekerek bu anlayışın demokrasiye büyük zararlar verdiğini aktarıyor.

DW'nin haberine göre, Prof. Sayarı "Sandıkla bu iş bitmiyor. Muhalefetle ilişkilerin düzenlenmesi lazım, farklı görüşlerin iktidar politikalarına bir ölçüde yansıması lazım, yani yerleşik liberal demokrasilerde tabii sandık önemli fakat yeterli değil. Bize oradan miras kaldı bu milli irade meselesi biraz, günümüzde de uygulanıyor" açıklamasını yapıyor.

‘Hukuk yoluyla baskı girişimi'

Prof. Dr. Sabri Sayarı, ayrıca Menderes döneminde olduğu gibi bugünkü iktidarın da muhalefeti ve medyayı hukuku kullanarak baskı altına almaya çalıştığını belirtiyor. Sayarı geçmişle bugün arasındaki en önemli farkın ise eskiden iktidar ve muhalefet arasında yürütülen mücadelenin bugün iktidar ile farklı güçler arasında geçmesi olduğunu söylüyor.

Siyaset bilimi uzmanı "Çok inanılmaz bir durum. 40-50 yıldır Türk siyasetini takip ediyorum. Yani hiç rastlamadığım, düşünemeyeceğim olaylarla karşı karşıyayız. Bu cemaat iktidar çekişmesi. Buna sadece iktidar çekişmesi diyelim bence. Anlaşıldığı kadarıyla yargı müessesesi, büyük ölçüde cemaatin eline geçmiş, iktidar da bunu temizlemeye çalışıyor. Ve arada çok tuhaf olaylar yaşıyoruz" diyor.

Yolsuzluk skandalının ardından yaşanan gelişmelerin Batı’da nasıl algılandığını da değerlendiren siyaset bilimci, Türkiye’deki siyasi rejimin demokrasiden uzaklaştığı yönündeki görüşlerin yaygınlaştığını ifade ediyor. Prof. Sayarı, Türkiye’nin artık seküler anlayışta bir ülke olarak algılanmadığını belirterek bunun AB içinde Türkiye’nin giderek İslamlaştığı iddialarını güçlendirdiğini kaydediyor.

‘Türk dış politikası artık Ortadoğu odaklı'

Sayarı, Türk dış siyasetinin yön değiştirmesinin, bu algıda etkili olduğunu savunuyor: “2002 seçimlerinden önce de Türkiye'nin Ortadoğu ile ticari ve diplomatik ilişkileri vardı pek tabii. Fakat 2002'den sonra Ortadoğu bizim dış politikamızda en önemli konu haline dönüştü ve şöyle diyebilirim; eskiden yani 1990'ların sonuna kadar Türkiye Batı dünyasının bir parçası olup Ortadoğu'ya o şekilde bakan bir ülke iken, şimdi ise kendisini Ortadoğulu bir ülke olarak görüp Batı'ya da bu gözle bakıyor. Yani orada çok hayati bir değişim oldu.”

Türkiye’nin bir demokrasi sınavı verdiğini söyleyen Prof. Dr. Sabri Sayarı, marttaki yerel seçimlerin ve ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, Türk siyasetinin geleceği için önemli olduğunu dile getiriyor:

Sayarı “Yerel seçimlerde bugünkü iktidarın oylarında bir düşüş olursa bu son gelişmelerin, yani Gezi parkı ve yolsuzluk olaylarının seçmen gözünde bazı önemli değişimlere neden olduğu söylenebilir. Olmazsa o zaman demek ki Türk seçmeni yine eski bildiği şekilde davranmaya devam edecek. En fazla dikkat ettiği şey ekonomik durumu diyelim. Fakat Türk Lirası'nın değeri dolar karşısında devamlı olarak düşüyor. Çizilen bazı senaryolar da hiç iç açıcı değil, tıpkı bütçe açığı gibi. Neticede bunlar önümüzdeki mart ayına kadar devam eder ve daha da keskinleşirse bu durum seçmenin oy davranışını büyük ölçüde etkileyebilir” açıklamasını yapıyor.