Türkiye’nin 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal, Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık ilan etmesi ihtimali ile ilgili olarak, “Referandum yapmadan da buna mecbur kalabilirler” dedi.

 

Ölümünün üzerindeki sır perdesi halen aralanamayan Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal, ANA Parti’nin kuruluşunu ilan etti. Partiyi kurduktan sonra ilk ziyaretini de Diyarbakır’a gerçekleştirdi.

 

Partiyi kurdunuz ve ilk ziyareti Diyarbakır’a yaptınız. Bunu nasıl okumalıyız?

 

Diyarbakır bizim için önemli bir yer. Babam için de çok önemli bir yerdi. 80’li yıllarda köylerde, illerde, ilçelerde telefon, elektrik yoktu. Hizmetlerin tümü o dönemde geldi. Babam Doğu ve Güneydoğu’ya çok ağırlık veren bir insandı. Halk da bunu biliyor zaten. Türkiye’nin hassas bir noktadan geçiyor. Halkımızın birliği için bazı şeyleri biraz daha cesurca söylemek gerekiyor. Benim siyasete girme sebebim de budur. Bir sürü insan karnından konuşuyor. Bazı konuları açıkça konuşmadan sonuca varamayız.

 

Hangi konular?

 

Mesela, çözüm süreci. Gazete ve televizyonlarda çözüm süreci deniyor. Ama ne olduğunu bilmiyoruz. Kimse bilmiyor. Hükümet de bilmiyor. Abdullah Öcalan’ın görüşlerini biz de açıklamalardan takip edebiliyoruz. Yaklaşımının olumlu olduğunu görüyoruz. 

Çözüm sürecini destekliyor musunuz?

 

Çözüm sürecini istemeyen bir insan olamaz. Bu ülkeyi seven, insanları seven insan çözüm sürecini ister. Önemli olan bunun gerçekleşebilmesidir. Çözüm sürecinin olmasını canı gönülden arzu ediyorum. Türkiye’yi bu kavga ile perişan etmiş durumdayız. İnşallah olur. Ama, ne olacaksa, neye karar verirlerse, mutlaka halk tarafından onaylanması gerekir.

 

ANA Par’a göre, Kürt sorunu nedir?

 

Türkiye’de 1983’e kadar yani rahmetli (Turgut Özal) iktidar olana kadar, Kürt varlığını kabul edenler bile yoktu. “Kürtler yoktur” deniliyordu. Ben 83’te askere gittiğimde bize de öyle söylemişlerdi. Biz kendi tarihimizi bilmiyoruz. Kendi insanımıza, tarihimizi doğru öğretmiyoruz. Türkler Anadolu’ya 1071’te girmiştir. 1071’de burada Kürt beyleri ile omuz omuza yabancılara karşı savaşmışlardır. İlk tanışma öyle başlamıştır. Benim babaanne tarafım Kürt’tür, anne tarafım Türk’tür. Benim gibi Türkiye’de milyonlarca insan var. Din de ayrı olmadığı için evlilikler olmuş. Bin senelik birliktelikten sonra bu milletin tek millet olmaya çalışması lazım.

 

Yani, “Türkiye halkı” projesini destekliyor musunuz?

 

Türkiye halkı ifadesini kabul ediyorum. Sadece, kapalı kapılar ardında, kişilerin, partilerin, siyasi liderlerin değişik kişilerle, taraflarla görüşüp, açıklamayız, gibi konuşmaları hoşuma gitmiyor. Mutlaka ve mutlaka, konuşulanların gizlenmemesi gerekiyor. 77 milyonluk bu toplum bin yıllık geçmiş kültürü ile çözümünü bulacaktır. Ben, çözüm ne olursa olsun, toplumun önüne konulması lazım, diye düşünüyorum. Toplumun doğru olup olmadığına karar vermesi lazım.

 

Kürtlerin taleplerinden biri, anadilde eğitim. Anadilde eğitim olmalı mı?

Ben bunu defalarca söyledim. Anadilde eğitim, herkesin hakkıdır. İsteye herkes anadilde eğitim yapabilmelidir. Benim hiçbir itirazım yok. Sadece, bir şey eklemek istiyorum. 21’inci yüzyılda, çocuklarımızın Kürtçe ve Türkçe bilmesi yeterli değil. Çocuklarımızın, yabancı lisan da öğrenmesi lazım. İngilizce, Rusça, Çince öğrensinler, dünya vatandaşları yetiştirelim. Mesela, Aleviler’in Cemevi olsun mu olmasın, tartışması var. Olsun, demokratik ülkelerde isteyen istediği yerde ibadet yapar.

 

Özerklik, talebine nasıl bakıyorsunuz?

 

Konuşalım, tartışalım. Konuşmadan, bunun iyi mi kötü mü olduğunu bilmemiz mümkün değil ki… Kürt kökenli vatandaşlarımızın büyük bir kısmı batıda yaşıyor. İstanbul’da 3-3,5 milyon Kürt vatandaşımız yaşıyor. Özerklik olduğu zaman, İstanbul’da yaşayan Kürt vatandaşlarımızı aşağılamaya çalışanlar olacaktır. “Siz özerklik aldınız, öbür tarafa gidin” diyenler olacaktır. Bu insanlara yazık, günah değil mi?

 

Ama, Kürtler, kendi yaşadıkları bölgede bir statü istiyorlar…

 

Ben sadece Kürtler veya Türkler için demiyorum. Bütün Türkiye coğrafyasında, illerimizde, bölgelerimizde ademi merkeziyetçilik (yerinden yönetim) olmalıdır. Artık Ankara’dan 77 milyon insanı idare edemezsin. Bu sadece Diyarbakır için değil, Trabzon için de geçerli. Van’daki bir proje ya da yatırımın ne olacağı Ankara’daki adam bilemez, Van’daki adam bilemez. Bunun kurallarını etnik yapı üzerinden belirlemek doğru değil. Buna gerek de yok. Coğrafi ve ekonomik olarak bakmamız lazım. Eğer, anayasayı değiştirebilirsek, parti programımızda Cumhurbaşkanı’nı halkın aday göstermesi var. Milletvekilleri ve partililer aday gösteremez. Çünkü, milletvekilleri ve partililer aday gösterdiği anda, sen taraf yapıyorsun. 150 bin imza toplayabilen, 40 yaşını geçmiş, üniversite mezunu herkes aday olabilmelidir. Sloganımız, “siyasetçiyi siyasetçinin elinden almak lazım”.


Çözüm sürecinin tartışılan önemli başlıklarından biri de silahların bırakılması. PKK Lideri Abdullah Öcalan Nisan-Mayıs’a kadar bunun yapılabileceğini söyledi…

 

Irak ve Suriye’de patlak veren IŞİD olayından sonra, silahların bırakılması konusu ciddi şekilde askıya alınmış olabilir. Kobani’de, Kuzey Irak’ta gördük. IŞİD, Erbil’e 5-10 km kadar yaklaşmıştı . Bu insanlara şuan silah bırak demen çok zor. Gazetelerde okuduğum kadarıyla, Kandil’de de silah bırakılması söz konusu değil. Fakat Türkiye içinde silahsızlanmayı mutlaka başarabilmemiz lazım. Bilindiği gibi, Türkiye’de 7 Haziran’da seçim var. Diyelim ki, iki taraf anlaştı, 7 Haziran seçimlerinden sonra çözüm projesini hayata geçireceğiz, dendi. 7 Haziran’da AK Parti’nin seçimi kazanacağını kim garanti edebilir? Ne olacak o zaman bu kadar çalışma? Ya koalisyon olursa ne olacak?

 

Nasıl olacak, süreç nasıl garanti altına alınacak?

 

Bunların toplum önünde açık açık konuşulması gerekir. Devlette devamlılık esastır. Hükümet gitse bile süreç devam etmiş olur. Devletler kişilerle kaim değildir.

 

Seçime kadar Kürt sorunu ile ilgili köklü değişiklik yapılması mümkün mü, süre çok kısa değil mi?

 

2-3 senedir bunun üzerinde çalışılıyor. Bir yere gelmiş olmaları lazım. Eğer gelmemişlerse ciddi değiller.

 

ANA Parti, amblemi ile ismiyle Anavatan Partisi’ni çağrıştırıyor. Turgut Özal’ın mirası mı devralındı?

 

Anavatan Partisi’nin amblemi, Türkiye ve arıydı. Biz bunu dünya yaptık. 83 yılında Türkiye, kendi içimizde yaşayan bir millettik. Artık hedef dünyadır. Demokratik standartlarımız dünyanın en iyi standarttı olmalıdır. Benim en çok üzerinde durduğum konu da, yok olmakta olan bir orta direk var. Bizim hedefimiz, orta direk, tekrar bütünleşmiş bir Türkiye’dir. Kutuplaşmaya son, diyoruz. Bizim manevi ve fikri liderimiz de Turgut Özal’dır. Bir ay içinde seçim startı vereceğiz. Seçime gireceğiz.

 

Bölgede seçimler AK Parti ve HDP arasında geçiyor. Sizin hedefiniz nedir?

 

Biz kendi programımızla ilgileneceğiz. Programımız çok net. Rahmetli’nin başlattığı 93’te duran GAP projesini bitirmek. Zaten o bitirilince burada çok büyük bir zenginlik olacak. Batıdan buraya büyük bir göç olacak. Burayı zenginleştirmenin yolu GAP’tır. Demokratik eksikliklerimiz de var. Mesela, endişe ile takip ediyorum, AB’den gittikçe uzaklaşıyoruz, soğuyoruz. AB, Türkiye ile görüşmeleri askıya alıyor artık. Biz kendi aramızdaki toplumsal problemleri Avrupa’dan uzaklaşarak çözemeyiz. AB’ye çok ağırlık vermemiz gerekiyor.

 

Anne tarafınız Türk, baba tarafınız Kürt. Hayatınızda Kürtlük’le ilgili ne vardı, Kürtlük’le ilgili bir farkındalığınız var mıydı?

 

Tabii ki, farkında olarak büyüdüm. Babamın bir akrabası vardı. Biz onunla Kürtçe konuşmaya çalışırdık. Hiç Türkçe bilmezdi. Biz aile içinde Türk-Kürt ayrımı olmadan büyüdük. Hatta ben, inatçı bir çocuktum. Böyle zamanlarda benimle, “Kürt damarın tuttu” diye dalga geçerlerdi. Ben bir sentezim. Türkiye’de benim gibi milyonlarca insan var Türkiye’de. Ben annemle de babamla da gurur duyarım.

 

Kürdistan Bölgesi’nde uzun yıllar iş yaptınız. Bölge hakkındaki gözlemleriniz neler?

 

Petrol fiyatları dünyada 115 dolardan 60 dolara indi. Amerika’da kaya gazı diye bir gaz bulundu. 2018’den sonra Amerika petrol alımını durduracak Ortadoğu’dan. 2018 yılında 60 dolar olan petrol ülkeleri 20 dolara düşecek. Bugün Ortadoğu’da petrol zengini olan ülkeler, Rusya da bunlardan biri. Çok ciddi finansal sıkıntılara girecekler. Kürt bölgesi de buna dahil. Bütün o bölgedeki ülkelerin bir an önce yapısal reformlara girmesi lazım.

 

Yapısal reformlardan kastınız ne?

 

Kürt bölgesinde müthiş bir inşaat var. Oteller, rezidanslar yapılıyor. Bunlar güzel, ama petrol gelirinin azalacağını gözönüne alarak, Kürt hükümetinin Türkiye ile ve çevre ülkelerle ticarete ağırlık vermesi gerekiyor. İnsan üzerine ciddi yatırımlar yapması lazım. En ideali, Dubai gibi Türkiye’ye yakın bir ticaret merkezi olmaktır. “Petrolümüz var, rahat yaşarız” olayı bitmiştir. Ağır sanayi olmaz orada. Bacasız sanayi, teknoparklar, ticaret, bankacılık merkezleri kurmak lazım. Hong-Kong gibi bir off-shore düşünün. Orası, (Kürdistan Bölgesi) vergilerin düşük olduğu, şirketlerin açılabildiği bir ticaret merkezi olmalıdır. Onların yerinde olsam, Hong-kong’daki ticari kanunları alıp uygularım.

 

Federal Kürdistan Bölgesi’ndeki siyasi konuları da sormam gerekiyor. Federal Kürdistan Bölgesi’nin bağımsız Kürt devletine dönüşmesi olası mıdır?

 

Ne kadar zorlarsan zorla, Erbil plakalı bir araba ile Bağdat’ta dolaşamıyorsun. Bağdat plakalı bir araba ile Erbil’e gelinemiyor. Aralarında bir hoşnutsuzluk var. Araplar’ın Kürt bölgesine, Kürtler’in Arap bölgesine gelmesi zor. IŞİD’in de orada kalıcı olduğunu düşünmüyorum. Mutlaka, orta bölgede Sünni bir yapı oluşacaktır, hatta Suriye’nin bir kısmı da kapsayabilir. Güney’de Şiiler’in ağırlıkta olduğu Necef, Kerbela ve Basra, yukarda Kürt bölgesi ve Türkmenlerin olduğu bir bölge var. Eğer Irak ve Suriye üniter bir yapı içerisinde kalamayacaklarsa, ki kalabilecekleri gözükmüyor. O zaman Kürt bölgesi, kendisini ayırmak zorunda kalabilir. Bu referandumdan ziyade oradaki konjonktürel  şartlara bağlı olacaktır. Referandum yapmadan da buna mecbur kalabilirler.

 

ANA Parti, destekler mi bağımsız Kürt devletini?

 

Türkiye sınırları dışındaki insanların kendileri ile ilgili verecekleri karar kendilerini ilgilendirir, başka ülkeleri ilgilendirmez.

 

Babanızın ölümü ile ilgili çok şey tartışıldı, konuşuldu. Raporlar hazırandı. Babanızın öldürüldüğüne mi inanıyor sunuz?

 

Buna herkes inanıyor. Cumartesi günü öldü, ölmeseydi pazartesi günü Kürt meselesini çözmek için önemli açıklamaları vardı.

 

Ne açıklayacaktı?

 

Onlara girmeyelim. Ama biliyorum ki, ölümü Kürt meselesi ile bağlantılıydı. 93 karanlık bir yıldır, Türkiye için.

 

 

Ahmet ÖZAL / PORTRE

 

1955’te Ankara’da doğdu. ABD North Carolina State Üniversitesi'ni bitirdi, ekonomi konusunda master yaptı. Turgut Özal Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir. New York American Express Bankası’nda, uluslararası bankacılık görevinde bulundu. 1989'da Türkiye’nin ilk özel televizyonunu (Magic Box) Almanya'da kurdu. Özal Grup Yönetim Kurulu Başkanı. Belarus, Kürdistan Bölgesi ve Türkiye'de inşaat projeleri gerçekleştiriyor. (Gönül Morkoç/ Rudaw)