Sevgili okuyucular,



Silivri'de 'Tarihi Ergenekon Davası' sonuçlandı.

Davanın seyiri açısından bakıldığında, 'yumurta mı civcivden çıktı, civciv mi yumurtadan çıktı' sorusu insanın aklını kurcalamaya devam etmektedir.

Uzun dönemdir devam eden Ergenekon davası, mahkemenin sonuçları açıklaması ile bir karara bağlandı. Ergenekon davasında, Hukuku, adil yargılamayı bulabilmek için, 'samanlıkta iğne aramak' uğraşına girmek daha doğru olacak.


Silivri davasında hukuk ve adil yargılama, adeta tatile çıkmıştı. 
Yargıçlar siyasal iktidarın taleplerini karşılamak için, yasaları zorlamaktan çekinmediler.


Bir noktanın altını çizmede yarar var. Ergenekon davasında yargılanan, 'darbeci subaylarla' birlikte, 'kurunun yanında, yaşında yandığı' bir gerçektir.


Merdan Yanardağ gibi gazetecilerin, sadece iktidara muhalif duruşları dolayısıyla intikam amaçlı suçlanarak cezalandırıldıklarını alenen görmekteyiz. Bunun birlikte alt kademelerde görev almış subayların günah keçisi olarak cezalandırldıklarını da, görebilmekteyiz.


Ama bir gerçeğin altınıda kalın kalemle çizmek durumundayız. 


Yargılanan bir çok Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu, generallerden oluşan muazzaf ve emekli subayların, verilen cezalardan daha fazlasını hakkettiği gerçeğini de, kabullenmek durumundayız.

Ergenekon davası sonuçlarına itiraz edenler'den birçoğunun, ''Türk ordusuna mensup generaller, darbe yapmazlar'' söylemini dile getirmede çok ustaca davranmaktadırlar.


Kendine, 'ulusalcı' diyen bu güruhun, '' TSK mensupları darbe yapmaz'  söylemelrinin, samimiyetine güvenmek için, insanın aklını kaçırması gerek. Pekala, bugüne kadar darbe yapan generaller, bir başka ülkeden mi, ülkemize geldiler? Ülkede ortalama her on yılda, bir darbe yapılmıştır. Bu darbeleri uzayın başka bir gezegeninden gelen generaller mi yaptılar?


27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve sonrası Post modern darbe, muhtıralar kimler tarafından yapıldı. Bir başka ülkenin Askeri kuvvetleri tarafından mı yapıldı?


Bir konuyu açıklığa kavuşturmada yarar var. 12 Eylül askeri faşist darbesini, Amerikalı sermaye çevrelerinin direktifleri ile yapıldığı bilinmektedir. bu nedenlerdedir ki, ABD ve Pentegon'un deyimi ile, 'türkiye de bizim çocuklar darbe yapmış' tezini ileri sürmüşlerdir. Bu noktayı atlamamamlıyız.


AKP iktidarı, Başbakan R.T. Erdoğan, Silvri Ergenekon davası ile ' bir taşla iki kuş vurmak' istiyordu.  Bir tarafta, AKP iktidarına muhalif olan kanatla hesaplaşmak, diğer yandan hakim sınıfların yıpranmış, askeri ve sivil bürokratların bir celsede, 'temize çıkartma' uğraşına destek vermekti. Silivri Ergenekon davası mahkeme sonuçları bu gerçeğin su yüzüne çıkmasını sağladı.


Mahkeme sonuçları, toplum vıcdanını rahatlatmaktan uzak, sadece AKP iktidarını tatmine yöneliktir. AKP iktidarda tutunabilmek için, yargı yoluyla rakipleriyle hesaplaşmak ve onları tuş etmek uğraşında bir adım ileri gitmiştir. Silvri de yürütülen mahkemelerde, bunun açık delilidir.

Zaten siyasallaşan yargı, Silivri de traji komik bir yargılamayla, siyasal iktidarın, AKP'nin kendi rakiplerini ekarte etmek için, yargıyı da, kullanabilceğinin açık göstergesidir.


Silivri Ergenekon davasında yargılanan birçok askeri ve sivil bürokratın, mazilerinin muazzam derecede kirli olduğıu kamuoyunca bilinmektedir. Bunlardan bazılarının eli kanlı cani ve katiller olduğu yine kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Kürt coğrafyasında yaşanan son otuz yıllık kirli savaşın bir fiil sorumlusu ve bu kirli savaşta, ellerini kana bulamaktan çekinmeyen katiller olduğu bilinmektedir. 


Sivas Madımak, İstanbul Gazi mahllesi katliamlarının planlayıcılarının, bir kısmının bu katiller sürüsdünden oluştuğu da, bilgimiz dahilindedir.


Gerçekten, 'darbecilerle hesaplaşmak' isteniliyorsa, son 35 yıla yakın süreç, 12 eylül askeri faşist darbe geleneği ile başlayan ve halka kan kusturan katillerin'de, yargılanması ve hesap vermesi gerekmektedir.


Bu katillerin başında, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mehmet Ağar Ünal Erkan gibi daha burada işmini zikretmediğim katiller sürüsü bulunmaktadır. Ancak bu katiller yargılandığında, kamu vicdanı bir nebze rahatlayabilir.


Kürt coğrafyasında yaşanan 'faili meçhul' aslında faili belli olan katliamların birincil dercede sorumlularının bir kısmı, bugün Silivride Ergenekon davasında yargılananların arasında bulunmaktadırlar.


Silivri Ergenekon davasında yargılananların önemli bir bölümü, 'darbeye teşebüş ve seçilmiş hükümeti devirmeye yönelik' fiillerden ve caza almışlardır.

Silivri Ergenekon davası yargıçları, mahkeme heyeti bir gerçeği görmek durumundadır. 12 Eylül askeri faşist darbesinin yapanların ve uygulayıcılarının hala yargılanıp, yeterince cazalarını çekmedikce, 'darbeye teşebüş ve seçilmiş hükümeti devirmeye yönelik' fiillerden ceza almaları vicdanları tatmin etmeyecektir.


Mahkeme tutanaklarında, ''Davanın temelini oluşturan iddia 2003-2004 yıllarında hazırlandığı iddia edilen Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı planlardır. [24][25] Sanıklar 2003-2004 yıllarında mevcut hükumeti silah zoru ile devirip anti-demokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planlamak ve bu çerçevede Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarını hazırlamakla suçlanmıştır.[26]''


Yine bir diğer bir suçlama ''Özel Harekât Dairesi eski başkanvekili İbrahim Şahin'in liderliğinde oluşturulduğu ve bir grup emniyet mensubu ve askerin içerisinde yer aldığı iddia edilen "S-1" suikast yapılanmasıdır.[30] Kendilerine karşı suikast yapılacağı ileri sürülen Ali Balkız ve Kazım Genç'in davaya müdahillik talebi kabul edildi. [31] Gölbaşı ve Zir Vadisinde bulunan silah ve mühimmat da bu davadaki suçlamalar arasında yer aldı.''


Suçlamalardan da anlaşılacağı gibi, 'derin devlet' diyerek ifade edilen yapılanmanın devletin içinde yuvanlanmış, askeri ve sivil bürokratlardan oluştuğu gerçeği ile karşılaşmaktayız. Bütün gayri meşru girşimlerin, anti demokratik uygulamaların içinde yer alanların, devlet kurumlarının tepelerinde yer alan kişilerden oluştuğunu görmekteyiz. Bu kişilerin dönem, dönem katliamlar düzenleyerek ellerini halkın kanına buladıkları da, bilgimiz dahalindedir.


Bu nedenle, bu davada yargılananların önemli bir bölümünün, aslında daha fazla ceza hak ettikleri gerçeğini kavramalıyız.

Silivri Ergenekon yargılamaları bir batakhane görüntüsü vermektedir. 


Batakhandeki sivri sinekler henüz kurutulmuş değildir. Bu nedenle gerçek katiller, Darbeciler yine aramızda dolaşmaya etmeye devam edecekler'dir. Hukuk, adil yargılama ülke gündemi meşgul etmeye devam edecektir. Kamu vicdanı hala kanamaya devam edecektir. Bütün bunlara rağmen katillerin, Darbe heveslilerinin bir bölümünün yargılanıp, kısmi cezalar almalarıda önem arz etmektedir!


 07.08.2013