Sevgili okuyucular,

Ülkemiz Türkiye seçim sathına bir fiil olarak girmiştir. 7 Haziran 2015 genel parlamento seçimlerine sayılı günler kaldı. Türkiye ve bölge coğrafyamızda yaşayan halklarımız, yerküre’nin insanlıkla, demokrasi ile buluşmak isteyen onurlu insanları, Türkiye seçimlerinden dolayı önemli derecede beklenti içine girmiştir.

Seçimlerin ‘hilekârlıklarla’, ‘sahtekârlıklarla’ ‘oy hırsızlıklarıyla’ , 'provokasyonlarla’, ‘savaş çığırtkanlıklarına’ sarılarak toplumu sindirme, ‘girişimlerinin’ at başı gideceği bir süreçten geçeceği gerçeği ile karşı-karşıyayız.

Türkiye 25. Dönem TBMM yenilenmesi, genel parlamento seçimleri, coğrafyamızda esen demokrasi rüzgârını arkasına alan, insanlığın geleceği için, projeler ortaya koyan güçlerle, coğrafyamızı, ülkemizi Ortadoğu bataklığında, örselenerek bir ‘maceraya’ sürüklemek isteyen güçler, yeşil sermaye gruplarının kar hırslarına kapılanlar arasında, olanca hızıyla devam etmektedir.

Türkiye sermaye çevreleri, yeşil sermayenin temsilcileri 7 Haziran 2015 genel parlamento seçimlerini, kendi hükümranlıklarının devam etmesi veya etmemesi konusunda bir tedirginlikle karşı-karşıya kaldıklarını hissettiler.

Ne yapalım ki, ‘haklıydılar’ tedirginlik hissetmeleri, ‘doğal’ karşılanmalıdır. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde, ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini fütursuzca, insan aklının alamayacağı kadar vahşilikle, hortumlayarak har vurup harman savuran sermaye çevreleri, kaybedeceklerini hesapladıkça tedirgin olacaklardır.

Ülkemiz, son 13 yılını AKP iktidarı, R.T. Erdoğan’ın, yeşil sermaye grupları ile ülkenin, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını, kamu mallarını hortumlayarak, ‘denizin dibinin’ geldiği bir ülke konumuna getirdiler.

Ülkemiz, maalesef, yaşadığımız coğrafya da, itibarı olmayan, komşu ülkelerle ilişkilerimizde sadece, ‘savaş tanrıçası’ olarak anılan, bölge coğrafyasındaki ilişkilerinde ise, vahşet örgütlenmeleri olan, IŞİD, El Nusra vb. gibi katliam çeteleriyle, Türkiye Cumhuriyeti isminin bir arada, ‘anıldığı’ ülke konumundadır.

AKP devletinin, R.T. Erdoğan ve A. Davutoğlu ikilisinin, Türkiye halklarına, bölge coğrafyasında yaşayan halklara, ‘nüfus’ ederek bıraktığı ülke, böyle bir ülkedir.

Seçim hileleri!

Yukarda betimlemeye çalıştığım ülke, bu ülkeyi 13 yılı aşkın süredir yöneten yeşil sermaye çevreleri, onların siyasal sahnedeki aktörleri, R.T.Erdoğan, A. Davutoğlu, AKP kurmayları. İktidarlarını, devletin kendilerine sağladığı imtiyazları kaybetmemek için, ellerinden gelen her tür hilekârlıklara başvurmaktan çekinmemektedirler.

Türkiye 7 Haziran 2015 genel parlamento seçimlerine doğru ilerlerken, AKP devleti seçim sonuçlarının kendileri açısından, sonun başlangıcı olacağı varsayımından hareketle, iktidarı kaybetmemek için, ‘savaş’ koşulları da, dâhil her türden hilekârlıklara başvurmaktadır.

Rakip partilere, muhaliflerine her türden iftira eden, din ve inançlarını bir meta gibi pazarlamak yolu da, dâhil olmak üzere her türden yalana başvurmaktan çekinmemektedirler. Kendileri açısından, kutsal olan kitapları, (Kur'an) dahi politikaya, yalanlarına, hilekârlıklarına alet etmekten çekinmemektedirler.

Tüm bunlara ek olarak, kendilerine ciddi olarak muhalefet yaptığı, sonlarının hazırlanmasında ciddi payı olan, partilerin bürolarına bomba, ‘koydurma’ cesaretinin gösterebilmektedirler. Türkiye toplumunda, 7 Haziran 2015 seçimlerine yönelik olarak, ‘seçim hırsızlığı’, ‘hilekârlık’ ,‘sahtekârlık’ ‘kaybetseler de vermeyecekler’ anlayışı giderekten ağırlık kazanmaktadır.

Türkiye toplumunda, oluşan diğer bir konsensüs ise, kamu imkânlarının seçim çalışmalarında, AKP lehine nasılda hovardaca kullanıldığı gerçeğinden yola çıkarak haksız rekabet şartlarında seçimlere gidildiğinde, sonuçların anti demokratik olacağı görüşlerinin hâkim olmasıdır.

Türkiye’nin, Uluslar arası arenada konumu daha da vahimdir. Uluslar arası medya ve basın kurumları, Türkiye de, seçim güvenliğinin olmadığını, yapılacak seçimlerin iktidarın, ‘hilekârlıkları’ ile sonuçlanacağını sürekli gündemde tutan haberleri manşete çıkarmaktadırlar.

Türkiye 7 Haziran seçimlerinde, ‘hilekârlığın’ devlet yoluyla uygulanacağını, AKP devletinin sahip olduğu imtiyazlarını kaybetmemek için, her türden ‘kirli ilişkilere’ gireceğini, ‘provokasyona’ başvuracağını, hatta iktidarı bırakmamak için, ‘direnmesinin’ dahi muhtemel olduğunu öngörülmektedirler Türkiye halklarına düşen görev, AKP devletinin, tüm provokasyonlarına, hilelerine, savaş çığırtkanlığına, halk düşmanı politikalarına rağmen, iktidarını elinden alma, imtiyazlarına son verme imkânına sahiptir.

Yapılacak bir tek şey var.

Halkların Demokratik Partisi HDP’nin, barajı aşarak, TBMM’de güçlü olarak temsiliyetinden geçmektedir.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

Mayıs 2015

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP