Neredeyse tüm sigara içenler, bu zevklerinin kanser ya da kalp rahatsızlıklarına yol açabileceğini bilir. Ancak yine de içmeye devam eder. Bu durumdan daha ziyade bilinçaltının psikolojide "bilinçsiz" olarak adlandırılan bölümlerinin sorumlu olduğu düşünülüyor. Bilinçaltının insanı bu duruma sürükleyen "bilinçsiz" bölümleri hipnozla açılabilir. 2006 yılından bu yana hipnoterapi sigarayı bırakmak için resmi tedavi yöntemlerinden biri olarak kabul görüyor.

Sigaraya karşı hipnozla tedavi yani hipnoterapi bir yöntem olarak kullanılsa da hipnoz genel olarak çok iyi bir imaja sahip değil. Çoğu insan için hipnoz daha çok televizyonda ya da sahnede gördüğü bir şov gibi. İstemsiz bir biçimde kendisine söylenenleri yapan ve daha sonra hiçbirini hatırlamayan bir insan imajı var zihinlerde. Ancak Bonn’dan hipno-psikoterapi uzmanı Norbert Schick, hipnoterapinin şovlardaki hipnozla bir alakasının olmadığını söylüyor: “Hipnozda, insan o kadar derin bir trans halindedir ki, bilişsel düşünce kapatılır. İnsanlar bilinçli haldeyken yapmayacakları şeyleri yaparlar ve uyandırıldıklarında ne olduğunu bilmezler. Ancak sadece yetişkinlerin üçte birinden daha az bir oranı hipnoz edilebilir. Bu bir bilinç kaybı gibi.“

Schick, 20 yıldır kaygı ya da bağımlılık sorunları olan hastaları hipnozla tedavi ediyor. Sigarayı bırakmak isteyen birinin çok derin bir şekilde hipnoz edilmesine gerek olmadığını kaydeden Schick, kişinin neler olduğu konusunda bilinçli olması gerektiğini ifade ediyor. Schick, “Hipnoterapide her zaman neler olduğunun farkındasınız. Bu herkesin muktedir olduğu doğal bir durum. Bir kitaba yoğun bir şekilde gömüldüyseniz bir hipnoz halindesinizdir. Ya da sinemada oturup bir film izlerken hissettiğiniz aşırı duygular ve düşüncelerinizle de hipnozdasınızdır. Trans halinde bu bilinçsiz bölüm ve duygu dünyası çok açıktır. Bu nedenle hipnoterapist çok iyi bir şekilde çalışabilir” diyor.

Kölnlü avukat Jochen Gerhard, 40 yıl boyunca her gün en az bir paket sigara içmiş. 2 yıl önce sigarayı bir günde bırakması gerekmiş. Çünkü geçirdiği bypass operasyonu sonrası doktoru ona bir ültimatom vermiş: Ya sigara içmeyi bırakırsın ya da kalp krizinden ölürsün! Doktoru ona aynı zamanda bir hipnoterapi görmesi tavsiyesinde de bulunmuş. Gerhard, doktorun önerisine uymaya karar verip bir hipnoterapist bulmuş ancak başta kuşkuları varmış: “Hipnoterapist, kiliselerdeki şu vaizler gibiydi. Bağırıyor ve şu sözleri tekrar ediyordu: Artık sigara içmek istemiyorsun! Bırakabilirsin! Güçlüsün! Biz de aynı şekilde bağırarak karşılık veriyorduk: Evet, yapabiliriz! Güçlüyüz! Adamın deli olduğunu düşündüm. Biz de deliydik.”

Müzik ve mum ışığıyla terapi

Her yaştan hastaların bulunduğu gruptakilerden, simsiyah akciğerler ya da sarı renkli dişler gibi korkunç resimlere bakmaları istenmiş. Sonra dışarı çıkıp son bir sigara içmişler. Geri döndüklerinde hafif bir müzik dinleyip, meditasyon atmosferi yaratmak için bir de mum yakılmış. Gerhard, içinden hep bu yöntemin işe yarayıp yaramayacağını sorgulamış. Ancak yine de o gün seminerde sadece terapistin sesine konsantre olmaya çalışmış: “Terapist, daha önce söylediklerini tekrar edip durdu. Ancak bu kez daha yavaş ve duygulu bir şekilde. Sonra ışıklar yandı ve bitti. O zamandan beri sigara içmek istemiyorum. Özlemiyorum ama bunun nasıl olduğunu da açıklayamıyorum.”

Jochen Gerhard ve eşi, geçen yıl Noel sırasında üç günü aşırı sigara içen akrabalarıyla geçirmiş. Eşi Sabine, yaşadıklarını “Daha önce sigarayı bırakmaya çalıştığında sinirli birine dönüşmüştü. Yanına yaklaşamazdınız. Şimdi normal, duygusal açıdan dengeli bir insan gibi davranıyor. Geçen Noel'i ailesiyle geçirdik. Hepsi aşırı sigara içer ve dumanı etrafa üflerler. Ancak Jochen tek bir sigara bile içmedi" şeklinde anlatıyor.

Norbert Schick'in ise buna bir açıklaması var: Ona göre, hipnozla bilinçaltının bilinçsiz bölümü yeniden programlanıyor. Sigara hastaya artık daha az çekici geliyor. Özetle “eski küçük dost” zehirli bitkiler içeren bir sapa dönüşüyor.