Türkiye oldu-bittiyle karşı-karşıya kalarak bir referandum sürecine sürüklenmişti. AKP devleti, Saray ve D.Bahçeli ortaklığı, ' Kürt Hizbullah'ı da olarak' bilinen HÜDA PAR ortaklığında, Türkiye toplumsal güçleri, referandum yoluyla açık faşist diktatörlük talebiyle karşı-karşıya kalmıştı.

16 Nisan 2017 referandum oylamasının yapılacağı tarih işlemeye başladı. Türkiye toplumu tarihte olmadığı kadar, iki ye, 'bölünerek' AKP ve Saray'ın çabalarıyla kamplaşmaların oluştuğu gerçeğiyle karşı-karşıyayız.

Referandum sürecinin başlamasıyla birlik, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, 'sahaya' indi. Dili üslubu, Türkiye toplumunu, 'aşağılayıcı' 'kamplaştırıcı' toplumun bir kesimini, 'düşmanlaştırıcı' söylemlerine yoğunluk kazandırmaya başlamıştır. Türkiye toplumsal kesiminin önemli bölümünü, 'terörist' ilan eden, AKP, Saray, D. Bahçeli, HÜDA PAR ve IŞİD ortaklığının dayandığı temel argüman, toplumun önemli kesiminin, referandumda, 'HAYIR' oyu kullanacak olmalarıdır.

AKP, Saray, Bahçeli ve geleneksel devlet aklına göre, kendileri gibi, 'düşünmeyen, davranmayan' toplumun her kesimi, 'vatan hainidir' 'teröristtir' 'çukura' düşmüştür. Ne yazık ki, bu yönlü propagandalara, Diyanet, Camiler ve birçok devlet kurumları da, ortaklık yapmaktadır. Toplumsal güçlerimizin, en demokratik hakkı olan referandumda, HAYIR oyu kullanma hakkı, devletin sınır tanımaz tavrıyla yok sayılmaktadır.

AKP devleti, Saray, Bahçeli, HÜDA PAR, IŞID, El Nusra ortaklığının, 'evet' cephesinin tüm saldırganlıklarına, hukuk tanımazlıklarına, kötü niyetli çabalarına rağmen, Türkiye toplumsal güçlerinin önemli kesimi, HAYIR demeye devam etmektedir. HAYIR cephesi giderek genişlemekte, HAYIR cephesinin demokrasi talepleri, ülke çapında ve yerkürenin birçok alanında ivme kazanarak devam etmektedir. HAYIR, cephesinin ivme kazanması, AKP, Saray, D. Bahçeli, HÜDA PAR ortaklığını tedirgin etmektedir. Tek adam, 'Türk tipi' başkanlık olarak ifade edilen, Türk-İslam sentezine dayalı faşist cephe kara, kara, 'düşünmeye' başlamışlardır.

Referandumda, HAYIR oyları yoğunluklu olarak üstün gelebilir, 'korkusu' tek adam cephesinin düşündürmekte ve farklı alternatifler, 'aramaya' sevk etmektedir. İşte bu nedenle diyoruz ki, referandum çıkmazda mı? Saray anket yaptırmayı, 'yasaklamış' durumdadır. Yandaş basın, havuz medyası kıvır-kıvır kıvranmaktadır. Çabalarından, 'yeni kapının' aralanması gündemdedir.

Peki, süreç böyle devam ederse, AKP, Saray, D. Bahçeli, HÜDA PAR ortaklığı sonlanabilir mi? Bir ihtimaldir. Bahçeli şimdiden, 'mızıkçılık' yapmaya başladı. Ama ne yazık ki, geleneksel devlet aklı, Bahçeli'nin aklından daha baskın çıkmaya devam etmektedir. AKP, Saray, D.Bahçeli HÜDA PAR ortaklığı olabilir ki, çeşitli bahaneler yaratarak, referandum sürecinden vazgeçebilirler. Eğer, HAYIR oyları yoğunluklu olarak ivme kazanarak yükselmeye devam ederse, AKP, Saray, Bahçeli ortaklığı tehlikenin farkına varırlarsa, referandum sürecinde vazgeçebilirler. Buna halklarımız arasında, 'zararın neresinden dönersen kârdır' derler.

Referandum oylarının, HAYIR eksenli çıkması durumunda, AKP devleti, Saray, D.Bahçeli muazzam derecede yara alacaktır. Bir anlamda her şey, 'eskisi gibi' olmayacak. AKP, Saray ve D. Bahçeli için sonun başlangıcı olabilir. Bu nedenle, referanduma ilişkin yapılan ciddiyet taşıyan anket sonuçları önemlidir. AKP, Saray, D. Bahçeli, HÜDA PAR ortaklığı bir bahaneyle, referandum sürecinin önünü tıkayıp, referandumdan vazgeçebilirler. Bunun kuvvetli emarelerini yandaş basın ve havuz medyasındaki tedirginlikten gözlemlemek mümkündür.

AKP devletinin, Saray'ın, 'savaş hesapları' 'kaos çıkacak' söylemleri yabana atılmamalıdır. Bir anlamda, savaş koşullarında, kaosun ivme kazandığı koşullarda, referandum 'olamaya'bilir. Yine halklarımız arasında bir söylence dolaşmaktadır. ''Osmanlı'da oyun çoktur'' derler. Bu söylem halkımız arasında epeyce yaygındır. Kendilerini, 'Osmanlı'yı temsil' ettiklerini her fırsatta dile getiren, AKP ve Saray'ın, 'osmanlının oyunlarına başvurmaları' beklenebilir.

Hatırlarsınız, tepe'lere düşen bilgilere göre; 'Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler' arasında geçen konuşmalardan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, "Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbe sine'de saldırtırız" bu konuşmalar, 'fikirler' ülkenin 'milli' istihbarat kurumları tarafından ileri sürülüyor ve yetkili makamlar tarafından, 'onaylana'bilmektedir.

Gerisini okuyucularım düşünsün!

Bu vb. nedenlerle referandumun yapılamayacağı konusunda hala kuşkularım vardır. Bakalım önümüzdeki günler, neler gösterecektir? Hep birlikte göreceğiz!

Bir başka yazımda buluşmak üzere,

08 Mart 2017