Hamburg Birleşik Haziran Hareketi’nden Recai Karabuğday ve Ömer Gültepe ile Söyleşi

24 Haziran seçimleri ile ilgili yaşadığımız şehir ve çevresindeki muhalif grupların sorumluları, temsilci veya sözcüleri ile yaptığımız söyleşiler dizisi devam ediyor. Konuklar bu defa Birleşik Haziran Hareketi’ndendi.

Haziran Hareketi ile sohbetimize başlayalım. Nedir bu Haziran Hareketi veya Birleşik Haziran Hareketi, ne zaman, hangi amaçlarla ve nerede kuruldu? Ana politikasına kısaca değinebilir misiniz? Yani tarihi ve bugüne kadarki pratiği hakkında da somut bilgiler vermenizi rica ediyorum.

Ömer Gültepe: Gezi hareketinden bir süre sonra kendiliğindenci şekilde ortaya çıkan bu gelişmeyi örgütlü bir hale getirmek için Türkiye’de ÖDP, TKP, Devrimci Hareket, Odak ve milletvekili, politikacı, akademisyen gibi bireysel şahısların, parti temsilcilerinin, sivil toplum örgütlerinden insanların bir araya gelerek 30 Ağustos 2014’de ODTÜ Vişnelik’de toplanıp 10 ilke belirleyerek kamuoyuna bir çağrı yapmasıyla başladı her şey. Bunun akabinde yaklaşık iki ay sonra yapılan toplantılarda bu ilkeler benimsendi ve BHH (Birleşik Haziran Hareketi) kurulmuş oldu. BHH, yerel meclislerde örgütlenen anti-kapitalist, anti-emperyalist, anti-faşist ve gericilik karşıtı bir siyasi cephe hareketidir. BHH 27-28 Aralık 2014 tarihinde 46 ilden, 137 meclisten gelen 1500 delegeyle Ankara’da 1. Haziran Türkiye Meclisi toplantısını gerçekleştirerek bir Yürütme Kurulu belirledi. Faaliyetlerini, politikalarını bu kurulun saptadığı yolda ilerleyerek yerine getirmeye çalışıyorlar. Buna paralel olarak da yansımasını bu grupların, yapıların içerisinden gelen insanlar eli kolu bağlı oturmak yerine bir araya gelerek bu oluşumu buraya, içinde yaşadığımız şehirlere yansıttılar. Buradaki Haziran Hareketi’nin asıl amacı Türkiye’deki ana hareketle dayanışma noktasında. Ama burada yaşadığımız için içinde bulunduğumuz ülkenin sorunları ile de politikalar yapmak hedeflerimiz ve planlarımız arasında.

Recai Karabuğday: Somut örnekler vermek gerekirse Hamburg’daki Olimpiyatlara Hayır eylemliliklerine aktif destek sunduk. Gerici ve ırkçı parti AfD’nin hertürlü protesto eylemliliklerinde yer aldık. Sosyal medyada Haziran Hareketi – Almanya veya Hamburg üzerinden bize ulaşılabilir. İşleyişimiz burada da farklı değil, biraraya gelip toplanılan meclisler aracılığıyla olur. Hamburg’da da bir halk, bir Haziran Meclisi’miz var. Almanya çapında ise daha çok yerel meclislerin o tarihteki toplantı için seçtikleri temsilciler biraraya gelirler. Ama bu daha çok organize ve koordine için gerekli olan bir uygulama. Biz her türden özgürlük ve demokrasi anlayışını toplanan meclislerde ortak bir anlayışla ve hep birlikte saptayıp kararlaştırıyoruz. Gerçek demokrasi anlayışının bu meclislerde ortaya çıkıyor.

Haziran Hareketi bugün kadar Hamburg veya Kuzey Almanya’da neleri yaptı, geleceğe dair planları nelerdir? Buradaki oluşum evresine de kısaca değinebilirseniz sevinirim.

Recai Karabuğday: Yukarıda da kısaca değindiğim gibi Türkiye’de ve içinde yaşadığımız ülkede olup bitenlere karşı eli kolu bağlı oturamazdık. Somut bir iki örnek verecek olursak yine Hamburg’da Olimpiyatlara Hayır etkinliklerine aktif destek, AfD protesto ve eylemliliklerine her türlü desteği sunmaya çalıştık. Türkiye’de Anyasaya Hayır kampanyasına yine aktif destek sunduk. Enformasyon masaları açarak, bildiriler dağıtarak, posta kutularına bu bildirileri bırakrak, ortak düzenlenen siyasi faaliyetlerde yer alarak, paneller organize ederek üzerimize düşeni yerine gtirmeye çalıştık, çalışıyoruz.

Ömer Gültepe: Anayasaya Hayır her siyasi anlayıştaki insan için farklıydı. Biz devrimci cepheden karşı durarak tavır aldık ve aktivitelerimizi bu yönde sürdürdük. Erdoğan’ın Almanya ziyaretini protesto ettik. Yine 2017’deki seçimlerde devrimci demokrat adayların desteklenmesi konusunda faaliyetler yürüttük. Recai’nin de değindiği gibi Olimpiyatlara Hayır, AfD’nin Hanoover’deki kongresini protesto etmek için Hamburg Belediyesi’ndeki protestolara katıldık. Bunların dışında seçme ve seçilme konusunda çalışmalarımız var. Göçmen insanlar 40-50 yıldır buradalar ama hâlâ seçme ve seçilme haklarından yoksunlar. Mevcut konjuktür gereği önümüzdeki seçimlere yoğunlaşmış vaziyetteyiz. Her türlü faaliyetimiz şimdilik bu eksende seyir ediyor. Çünkü en acil gündemimiz bu.

Hamburglu Haziran Hareketi olarak 24 Haziran Seçimleri için ne gibi hazırlıklar yapıyorsunuz? Seçmenler Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilleri Seçimleri’nde oylarını nasıl kullanmalılar? Size göre en doğru yaklaşım ne olabilir? Neden?

Ömer Gültepe: Hamburg’da geçen hafta ortak eylem ve güç birliğinden bir çağrı yapıldı. Ona katıldık. Bu seçimlerdeki tavrımızı özetlemek gerekirse,

1- Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde Erdoğan’ın seçilmemesi yönünde. Her partinin, her muhalifin kendi cumhurbaşkanı adayını desteklemesi yönünde. Erdoğan seçilirse eğer meclis tamamen devre dışı bırakılacak. Şeriat rejimi AKP tarafından süregeldiği gibi devam ettirilecek. Ama herkes kendi cumhurbaşkanı adayını desteklediğinde Erdoğan’ın oyu otomatikmen düşecek.

2- İkinci turda Erdoğan’ın karşısına kim çıkarsa çıksın, hangi aday çıkarsa çıksın biz demokratik meclisin işlerliği taraftarıyız. Sokak muhalefetini güçlendirmek, seçimler sonrasındaki işleyişin devamına sahip çıkmak genel anlayışımız. Hangi aday olursa olsun Erdoğan dışında hepsi desteklenmeli…

Neden direk olarak HDP’yi desteklemeyi meclis toplantılarınızda tartışmıyorsunuz, bu daha yerinde olmaz mı….

Ömer Gültepe: Haziran Hareketi’nin bu konudaki resmi tavrı direk bir partiyi desteklemek yönünde değil. Meclislerimizde politikanın her yelpazesinden insanlar var. CHP’den de, HDP’den de, Bağımsızlar’dan da. Haziran Hareketi’nin böyle bir anlayışı yok. Genel kanım ve doğrum ben yaşadığım şehirdeki adaya oyumu veririm. % 10 barajı her parti için ilk turda geçerli. İlk tur için HDP’nin baraj kaygısı olsa da ikinci tur için yok. İkinci tura hangi muhalif aday kalabilirse onu desteklemek gerekir. İlk turda herkes dilediği kendi adayına oyunu versin. İkinci turda Erdoğan’ın karşısında kim kalırsa onu desteklemek gerekir. 

Recai Karabuğday: Her ne kadar % 10 barajı sadece HDP için geçerli olsa da, HDP’nin barajı aşmama ihtimali çok zayıf. Diğer ittifakların, partilerin kazanmama sorunları yok. Bu seçimlerde geçmiş dönemde çok farklı uygulamalar var. Ödünç oyların AKP’nin oylarının düşmesinde önemli rolü olacak. Haziran Hareketi içerisinde insanlar kime istiyorlarsa ona oy verecekler. ÖDP çağrı yaptı, devrimci demokrat her harekete seslendi. Gelin hep birikte sol, sosyalist ortak bir aday çıkartalım diye. Kulak asılmadı.

Bu seçimlerin sonrasına dair neler söyleyebilirsiniz? Kim kazanırsa kazansın faaliyetleriniz bundan nasıl etkilenecek?

Ömer Gültepe: 24 Haziran Seçimleri sonrasında kim iktidara gelirse gelsin sokak muhalefetinin örgütlenmesi ve devam ettirilmesi çok önemli. Yeni kurulacak sistemde nasıl bir cumhuriyet istenildiği seçimlerin akabindeki çalışmaların temelini oluşturacak.

Haziran Hareketi’nin HDK (Halkların Demokratik Kongresi)nde yer almamasını nasıl açıklıyorsunuz? Yerel düzeyde de örneğin Hamburg’da da bu anlayış sürüyor mu?

Ömer Gültepe: Halkların Demokratik Kongresi, Haziran Hareketi’nden daha eski ve öncelinde var olan bir hareketti. Haziran Hareketi sonrasında ortaya çıktı. Her şeyden önce şunun iyi anlaşılması gerekir, bir kere biz bir parti değiliz. Farklı anlayışlardan gelen insanlarız.

Recai Karabuğday: Kongrenin içerisindeki bazı oluşumların öteden beri her zaman kendilerini dayattıkları biliniyor. Baskıcı ve yasakçı tavırlar içerisinde oldular. Bilinen mantık gelin bize biat edin yönünde. Bu anlayış bize ters, bize uymuyor. Biz siyasi birçok konuda daha çoğulcu ve özgürlükçüyüz.DSCN0557 - Kopie.JPG

Göçmenlerle ilgili politik yaklaşımınız neler? Onlara dair ne gibi politikalar üretiyorsunuz? Yoksa sizin çalışma faaliyetleriniz de sadece Türkiye odaklı mı?

Ömer Gültepe: Göçmenlerin sesini duyuralım, onların kürsüsü olalım, bunu yaratalım istiyoruz. Avrupa’da git gide gelişip güçlenen ırkçılık var. sebepleri nelerdir, buna karşı neler yapabiliriz, yönünde çalışmalarımız var. Buradaki benzer koşullar altında yaşayan insanlarla ortak yaşam alanları oluşturmalıyız.

Recai Karabuğday: Eski deneyimlerden de yola çıkarak Türkei-Info benzeri bir yayın organı düşünüyoruz. Henüz tartışıyoruz ama iki dilli bir yayın olacak. Tabi yazı kurulu bağımsız olsun istiyoruz. Politikayı belirleyen güçtür, güç yoksa ne kadar güzel planlarınız olursa olsun ayakları havada kalır. Sadece Türkiye odaklı değil, emek eksenli evrensel sol bir hareket anlayışı bizde de var.

Oy kullanmayan seçmenleri ne yapmak lazım? Onları siyasi arenaya nasıl katabiliriz? Bu konuya kafa yoruyor musunuz? Onlara nasıl seslenirdiniz?

Recai Karabuğday: Hafta sonu Hamburg’un bir çok semtinde, Sternschanze, Harburg, Altona, Billstedt’de masalar bilgilendirme masaları açılacak, elden veya posta kutularına atılmak üzere bildiriler dağıtılacak sorduğunuz bu konu ile ilgili. Erdoğan’a tamam demek için, sıkıldık demek için oy vermek gerekir diyeceğiz.

Toplumsal değişim açıktır ki, sadece seçim kazanmakla gerçekleşmeyecek. Halkın kendi egemenliği, kendi örgütleri ve siyasete direk katılımı vazgeçilmez. BHH’nin siyasi farklılığı burada yatmakta. Ülkenin gericilikle kuşatıldığı bu ortamdan çıkışın garantisi kendi taleplerini öz örgütlenmelerinde dillendirebilen halk olacak. Bu yüzden şu partiyi destekle, bu partiyi destekle tartışmalarının Haziran Hareketi açısından fazla bir anlamı yok.

Ben de bu söyleşiler dizisini sonlardırırken Hamburg Başkonsolusu Hanımefendi ile bir söyleşi tasarlıyorum. Millet belki bir büyüğümüz diye sözünü dinler …

Ömer Gültepe: Üçüncü ve dördüncü kuşağa hitap eden politik faaliyetlerimiz maalesef hâlâ yok. İlk ve ikinci kuşak daha çok Türkiye eksenli düşünüyor ve öyle yaşıyor. Ama yeni nesillerin öyle bir derdi yok, ilgisi de yok. Ben diyorum ki bizde gelenek yok. Oturmuş, yerleşmiş altyapı yok. Bizler henüz kapitalizmin ne olduğunu bilmeden, öğrenmeden sosyalizmi öğrendik. Oysa bir devrimci bulunduğu koşullara göre politika üretebilen birisidir. Kurumsallaşmak gerekiyor. Ben bina satın almaktan bahsetmiyorum. Göçmenlerin burada kalıcı olduğunu herkes biliyor. Her kesimden insana hitap eden zihinsel bir anlayış, düşünme kültürü henüz yok. Meselelere de insanlara da, olaylara da yüzeysel yaklaşıyoruz. Bu aynı zamanda bir özeleştiridir.

Teşekkür ediyor çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Süleyman Deveci, 17.05.2018

https://devecisueleyman.wordpress.com