Hamburglu Heyetin Gezi Raporu

21 kişiden oluşan heyette yerel ve ulusal politikacılar, doktorlar ve sanatçılar yer aldı.

Avrupa Ezidiler Konfederasyonu’nca davet edilen heyet, bu süre içerisinde orada yaşadıklarını, yüz kişiye yakın izleyici grubununa slayt sunumu ve yaptıkları konuşmalarla birçok konuya değinerek gerçekleştirdi.

Altona Sol Parti’den politikacı Andrea Benkert’in açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, gidişat ve katılımcılar hakkında genel bilgilendirme ve işleyişe yönelik açıklamadan sonra, heyetle birlikte geziye katılan Żaklin Nastic’in konuşmasıyla devam etti. Federal meclis üyesi milletvekili Żaklin Nastic Kürdistan’ın genel durumu, Kürtlerin kimler, nerede ve ne kadar oldukları hakkında bilgilendirmeden sonra, gerçekleştirdikleri gezi sürerken Türkiye’nin Kuzey Suriye işgalinin başladığına değindi. 300 insanın ölümüne 180 bin kişinin yerini yurdunu terketmesine neden olan işgali anlatan milletvekili, Rojava ve Şengal’e gitmeyi hedefleyen gezilerinin bu sürece denk geldiğinden bahsetti. Karşılaştıkları peşmergelerin Alman devleti tarafından silahlandırıldıklarını, daha sonra IŞİD’in eline geçen bu silahlarla Ezidilerin nasıl katledildiklerini bildiklerini anlattı.

SOL PARTİ MİLLETVEKİLİ NASTIC: TÜRK UÇAKLARI HERGÜN BOMBALIYOR

Gezip gördükleri yerlerde yeteri kadar su ve yemek olmadığı, ayrıca olmayan sağlık altyapısına değinen Nastic, Alman hükümetine ciddi suçlamalarda bulundu. Afrin işgalinin öncesinden beri bölgede olup biten hemen her türlü gelişme hakkında detaylı bilgiye sahip Almanya’nın, Türkiye’nin IŞİD ile birlikte çalıştığını bildiğine, bunun ya üzerini örttüklerine ya da görmezden geldiklerine, Türkiye uçaklarının bölgede hemen hergün keyfi bombalamalarda bulunduğuna, Alman hükümetinin Türkiye’nin üzerine çok gittiklerinde Rusya ile yakınlaşmasından korktuklarına, Kürtlerin çaresizlikten Esad ile yakınlaşmak zorunda kalmalarına, Türkiye’nin oldukça açık bir biçimde bölgede soykırımı ve etnik bir temizlik yaptığına, burada Almanya’da yaşayanlar olarak hayatta kalmaya çalışan insanlar hakkında tek boyutlu düşünüp kararlar verilmemesi gerektiğine, bölgede yapılan silah ticaretinin ölümcüllüğüne ve oradaki insanlarla dayanışma içerisinde bulunulması gerektiğine kapsamlıca değindi.

Politikacı ve yazar Robert Jarowoy ise gezinin detaylarına ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Gezi fikrinin nasıl ortaya çıktığını, Avrupa Ezidiler Konfedarasyonu’nca niçin ve nereye davet edildiklerini, gezi programını, karşılaştıkları engelleri, bu engellere karşı inatla yılmayıp, pes etmeyip nasıl kararlılıkla mücadele verdiklerine slaytların da desteği ile uzun uzun anlattı. Hedefleri olan Sincar bölgesinde 2014 yılında IŞİD’in beş bin erkeğin kafalarını kestiğini, binlerce kadını ve kızı köle yaptıklarını, yarım milyon insanın yerinden yurdundan edildiğine değindi. Rojava hakkında da detaylı açıklamalarda bulunan Jarowoy, gerillanın o dönemde panik ve korku içerisine kaçan halkı kısa sürede nasıl örgütleyip tarihe mal olmuş bir direniş hattı çizdiklerine ve yöre halklarının da destek ve katılımıyla IŞİD’in nasıl ilerlemesinin durdurulduğuna, bunun gerçekleşmesine önayak olan insanın Amerikalıların da yardımı ile Türkiye’ye ait insansız hava araçlarıyla katledilmesine, kendisinin de tanıdığı bu insana başsağlığı dileğinde bulunmasından sonra bu gezi fikrinin ortaya çıktığına, Avrupa Ezidi Konfederasyonu’nca davet edildiklerine, politikacı, doktor ve bilim insanından oluşan bir heyetle yapılan davete icab ettiklerini anlattı.

ERBİL'DEKİ FİRMALARDA ERDOĞAN'IN AKRABALARI AKTİF

Tercüman Yılmaz ise Jarowoy ile birlikte gezi esnasınca çekilen fotoğraflar sayesinde, görseller hakkında onu tamamlayan ve destekleyen açıklamalarda bulundu, ilk durakları Erbil ve geçmişi hakkında bilgiler sundu. Barzani’in bağımsızlık referandumunun Türkiye ve Irak tarafından engellenmesinden sonra, bir ara parlatılıp bölgenin Dubai’si olma yolunda ilerleyen Güney Kürdistan’ın başkentinin para kaynakları kesilince nasıl bir döküntü haline dönüştüğünü anlattı. Sunumlarda kentin adeta bir inşaat çöplüğüne dönüştüğünü destekler gibiydi, kentte TOKİ’nin ve Erdoğan’ın akrabalarının başında bulundukları firmaların aktif oldukları, çirkin bir yapılanmanın göze battığını aktardı. İkili özellikle gezi boyunca oraya buraya serpiştirilmiş geçiş noktalarında karşılaştıkları engellere değindi. Geçiş noktalarında kontrolün askerlerce sağlandığını fotoğraf çekmenin yasak olduğunu, merkezin kararlarını tanımayan, oracıkta o an karar verilen bir keyfiyetin hakim olduğunu, 35 derece sıcaklıkta üç dört saati bulan görüşmelerde bulunmak zorunda kaldıklarına değindiler. Bir noktanın aldığı kararın diğer geçiş noktasında tanınmayabileceği, neredeyse her beşyüz metrede bir böylesi kontrol noktalarının olduğuna, bunlara farklı farklı asker veya milis grupların sahip çıktıklarını aktardılar. Aslında buralardan geçişlerin rüşvet ödenmeden gerçekleşmediğini ama 21 kişilik Almanya’dan gelmiş bir heyetten bunu istemeye cesaret edemediklerini, PKK’ye gidiyorsunuz suçlamasına maruz kaldıklarını, yola devam etmelerinin engellendiğini, buna karşılık gösterdikleri bürokratik engelleri bir bir pes etmeyip yerine getirseler de sonuç alamadıklarını, böylelikle Şengal’e gidemeyeceklerini anladıklarını, karar alıp Mahmur’a gittiklerini anlattılar.

Daha sonra söz alan sanatçılar ve doktorlar çoğunluğu Kürtlerden oluşan on üç bin insanın yaşadığı ve sürekli Türk uçaklarının saldırısı altındaki Mahmur’daki mülteci kampında şahit olduklarını, izlenimlerini, buradaki hayatın oldukça şaşırtıcı bir biçimde kadınların aktif katılımları ile gerçekleştiğine, buraya gelen ilk mültecilerin Şırnak’ın defalarca askeri baskıya maruz kalıp bu şehirden göçmek zorunda kalan Kürtlerden meydana geldiğine, meclis ziyaretlerine, kadınların hayatın her alanında katılımcı olduklarına, başlanılmış olan projelere, çocukların ve gençlerin unutulmayıp bu projelerde yer aldıklarına, gönüllü sürdürülen çalışmalara, Halk Meclisi’ne, bu meclisin çatısı altında faaliyet sürdüren Sağlık Meclisi’ne ve süregelen keyfi ambargolardan dolayı karşılaşılan tıbbi zorluklara ve hayati ihtiyaçlara değindiler. Acil bir ultrasyon aletinin zorunluluğu dile getirildi.

CANSU ÖZDEMİR: TRUMP, ERDOĞAN'IN İŞGAL POLİTİKASINA DESTEK VERDİ

Son konuşmacı Sol Parti Hamburg Milletvekili Cansu Özdemir idi. Özdemir son dönemde yaşanan gelişmelere, bugünkü mevcut genel görüntünün bulanıklığına, bugün aktüel olanın yarın eskidiğine, her an değişebilen gündem ve gelişmelere, ABD’nin dahası Trump’ın bu son işgalin önünü açmakla Erdoğan ve politikalarına destek verdiğine, mevcut petrol yataklarının IŞİD’in eline geçebilirler bahanesiyle binlerce ABD’li asker tarafından resmen işgal edildiğine, ABD’deki muhalefetin ama Kürtlere yaradığına, Bagdadi’nin ortadan kaldırılmasına Kürt güçlerin verdiği desteğe değindi. Milletvekili Rusya’nın bölgede oynadığı rolün haklı olarak negatif olarak değerlendirildiğine, Afrin işgali döneminde de bölgenin havadan bombalanmasına, Erdoğan ile Putin’in yaptıkları ikili görüşmelerden sonra başlanıldığına, Adana Mutabakatı’na, Erdoğan’ın sonunda Rusya’nın da dayatmasıyla Esad ile birlikte çalışmaya başlamasına, son yapılan anlaşmalara, sıcak gelişmelere, son çatışmalara, Türkiye’nin cihatçı gruplara nasıl sahip çıkıp birlikte hareket ettiklerine, Kürtleri az çok tanıyanların lügatlarında teslim olmanın olmadığını bilmeleri gerektiğine, dünya halklarının Kürtlerden yana, onlarla dayanışma içerisinde olduklarına değinerek geziyi gerçekleştiren heyete teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.

Hamburg Ezidiler temsilcisinin teşekkür konuşmasından sonra, soru ve yanıtlar bölümü gerçekleşti. Akabinde heyetin gerçekleştirdiği toplantı sona erdi.

Süleyman Deveci / 09.11.2019

https://devecisueleyman.wordpress.com/

Fotos: Facebook