Konuya yönelik yazılı bir açıklama yapan Helin Evrim Sommer, "Bu daha başlangıç: Demokrasi mücadelesine destek zamanı!" başlıklı bir değerlendirmede bulundu.

İşte o açıklama:

31 Mart seçimlerinden sonra gasp edilen halk iradesi, dün daha güçlü şekilde tecelli etmiştir. Türkiye halkları, iradelerini hiçe sayan AKP hükümetine karşı sandığa daha bilenmiş şekilde gitmiş, tüm ötekileştirme-ayrıştırma çabalarına rağmen birleşik bir duruş sergileyerek yok olmaya yüz tutmuş Türkiye demokrasisine dair umutlarının devam ettiğini açık şekilde göstermiştir. Oy farkının katlanarak artması örgütlü halk iradesi karşısında en baskıcı rejimlerin bile geri adım atmak zorunda kaldığını göstermiştir.

Bu seçimin şüphesiz en belirleyici aktörleri Kürtler olmuştur. Kürtler, her fırsatta kendilerini hedef gösteren ve Kürt kanı dökmekten geri durmayan Erdoğan rejimine gereken cevabı sandıkta vermiş, barış ve kardeşlik söylemiyle yola çıkan İmamoğlu'nu belediye başkanlığına taşımıştır. Kürt halkı dün Kobane'de canlarını feda ederek demokrasi mücadelesi vermiş, bugün ise stratejik oylarıyla Türkiye'nin demokrasi mücadelesine yön vererek, siyasi bilince sahip bir halkın neler yapabileceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Özellikle sergilediği sağlam duruş ile Demirtaş, hapishane duvarlarının nasıl etkisizleştirilebileceğini göstermiş, barış ve demokrasi mücadelesinin tutsak edilemeyeceğini kanıtlamıştır. CHP de artık Kürtlere karşı görmezden gelme politikasından vazgeçmeli, Türkiye'de özlem duyulan barış ve kardeşlik ortamının HDP ve Kürtlerin katkılarıyla oluşturulabileceğini görmelidir.

Bu seçim, sadece bir yerel seçim olmasının ötesinde Almanya için de önemli dersler ve mesajlar içermektedir. Federal Alman hükümeti her fırsatta AKP hükümetini destekleyerek, baskıcı Erdoğan rejimine karşı demokrasi mücadelesi veren muhalefeti yalnız bırakmış, silah lobisinin çıkarları uğruna Türkiye halklarına sırtını dönmüştür. Bu seçim, Alman hükümetinin Türkiye siyasetinin ne kadar yanlış olduğunu kanıtlamış, her türlü çıkar ilişkisine rağmen sonunda halkın iradesinin üstün geleceğini en açık şekilde göstermiştir.
Bu nedenle, Federal Almanya hükümeti, her türlü baskı ve engellemeye rağmen yeşeren demokrasi umutlarına kayıtsız kalmamalı, Türkiye halklarını bu mücadelede yalnız bırakmamalıdır. Türkiye halkları gerek siyasi parti seviyesinde gerekse Alman hükümeti ve Avrupa Birliği platformlarında desteklenmelidir.