HDP eski Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Türkiye’nin ilk Kürtçe ve Zazaki yayın yapan podcast kanalı Podcast Kurdi’den Mehmed Salih Bedirxan’a gündeme dair açıklamalarda bulundu. 

Kaplan, Selahattin Demirtaş’ın tutuklandıktan sonra HDP’de eş başkanlığın değişmesine yönelik eleştirilerini yineledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire’nin Selahattin Demirtaş için “derhal serbest bırakılmalı” kararını da yorumlayan Kaplan, Türkiye’nin kararı uygulamak zorunda olduğunu vurguladı.

Kaplan şöyle konuştu:

“DEMİRTAŞ’I KUYUDA BIRAKTIK”

“Arkadaşımız, Eş Başkanımız Selahattin Demirtaş bir kuyudaydı, onu kuyuda bıraktık. Öyle değil mi? Eş Başkanımız olarak cezaevinde kalsaydı. Ne olacaktı sanki? İki kez cumhurbaşkanlığına aday gösterdik. O kadar yıl parti de eş başkanlık yapmıştı. Onu değiştirmeye ne gerek vardı. Bu yüzden çok itiraz ettim. Ankara’daki rakiplerimizin daha fazla sevinmemesi için çok konuşmadım. Bazı şeyler var açıklanmıyor. Sessiz olmak lazım. Öyle biliyorum ki halkımız, her şeyi anlıyor. Bu yüzden bir şey demek istemiyorum. Bunu hala söylüyorum.”

“BU GÖRÜNTÜYÜ VERMEMELİYDİK”

“Devlet Selahattin Demirtaş’ın eş başkanlığını düşürüyorsa düşürsün. Biz bunu yapmamalıydık. Bu görüntüyü vermemeliydik. Bakın Selahattin eş başkan değil ve hala cezaevinde ve açıklamaları Türkiye siyasetinde önemli bir yer tutuyor. Gençtir ve hakikatten kendisini kabul ettirmiş. Bizim siyasetimizde de partimize de böyleleri lazım. Böyle siyasetçilere sahip çıkmak lazım yardımcı olmak lazım. Mesele budur. Başka bir şey değildir. Türkiye elbet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararı yerine getirmek zorunda kalacak ve Selahattin Demirtaş arkadaşları, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, İdris Baluken cezaevlerinden çıkacaklar ve siyaset yapmaya devam edecekler.”

Demirtaş’ın yerine bir Türk’ün seçilmesine karşı yaptığı açıklamalar nedeniyle Sırrı Süreyya Önder ile yaşadığı tartışmaya ilişkin de konuşan Hasip Kaplan’ın şunları ifade etti:

“Partideki herkes arkadaşımızdır. Kimse kimsenin düşmanı değildir. Partimiz oylarının yüzde 80-90’nını kimden alıyor? Tabii ki de Kürtlerden alıyor. Kürt eş başkan varsa neden ona karşı çıkalım? Ben bunu diyorum. Birbirimizi anlayalım, kendimizi tanıyalım. Aslımızı bilelim. Çalışmalarımızı buna göre yapalım. Tamam doğrudur. Bizim ile hareket eden bizim ile birlikte olan partiler var. Küçükler, parçalıdırlar olsun. Hadi onlar da yüzde 10 oy alsınlar. Mesele bu da değildir. Yüzde 1 oranında da oy alabilirler. Mesele bu değil. 40 yıldır Kürt milleti büyük bedeller ödedi. Birçok Kürt genci şimdi toprak altında. Birçok Kürt genci şimdi cezaevinde. Hâlâ bedel ödemeye devam ediyorlar. O yüzden biz de doğru kararlar alalım. Kürt milleti kendi kıymetini, kendi insanlarının kıymetini iyi bilmeli. Kim kimden daya iyi mücadele ederse mücadele bayrağını ona teslim etmeli o öncü olmalı.”