Fikri Sağlar BirGün gazetesinde köşesindeki ilgili bölümde şunları yazıyor:

RTE’nin her sözü, hareketi ve de aldığı her karar Anayasa’ya aykırı!...

Tarafsız, partisiz biri olması için yemin eden RTE, meydanlarda AKP’nin marşlarını tekrarlayan, genel başkanını belirleme hakkını kendinde gören, hatta, “konuşmalarını yazan” şimdiki milletvekiline, “düşük profilli birisinin başbakan olması” gerektiğini söyleten bir pervasızlıkla suç işlemeye devam ediyor...

Anayasa suçu işleyen bu kişiye “dur diyecek” hukukla özdeşleşen dürüst bir yargı mensubu bu ülkede yok mu acaba?...

DAVUTOĞLU, RTE’NİN İKİ ÖNEMLİ İSTEĞİNİ YERİNE GETİRMEMİŞ

Fikri Sağlar, şunları yazdı:

1-Bilindiği gibi Ruhani’nin yönetimindeki İran, BM ambargosunu delmek adına Ahmedinecat döneminde yapılan ticaret sırasında, ülkesini dolandırmaları gerekçesiyle Babek Zencani ve Rıza Sarraf’ın idamına karar vermişti.

Ayrıca Zencani ve Sarraf’tan yaptıkları ticaretten elde ettikleri tüm varlıklarına, İran’ın malı olduğu gerekçesiyle el koymuşlar...

 İran, Sarraf’ın zimmetinde bulunan 2.7 milyar dolarlık varlığının geri ödenmesini Türkiye’den istemiş.

Sarraf bu kadar varlığı olmadığını açıklamış. Tam bu sırada da ABD’nin Sarraf’la ilgili başlattığı soruşturmayı yargıya intikal ettireceği bilgisi alınmış.

Ve Rıza’nın ABD yetkilileriyle el altında ilişki kurduğu belirlenmiş.

Rıza’nın ABD’ye kaçması sonrası başta Halk Bankası olmak üzere, Türkiye’nin yaptığı tüm usulsüzlüklerin ortaya çıkacağı düşüncesiyle Davutoğlu’na İran’a 2.7 milyar doların ödenmesi talimatını vermiş...

Bu talimat yerine getirilmemiş. Bu arada Rıza Sarraf, ABD’yle anlaşarak kaçmış!..

2- Paralelcilerle kavgayı bitirmek için yargı başta olmak üzere, güvenlik güçleri, eğitim ve üniversitelerde bulunan cemaatçilerin resen kamudan tasfiyesini sağlayacak bir anayasa değişikliğinin yapılması Davutoğlu’ndan istenmiş.

İddiaya göre Davutoğlu ayak sürümüş, talimatı yerine getirmemiş.

Daha benzeri çok olaylar yaşanmış ancak bunlar bardağı taşıran son damlaymış...”
* * *
Bu iddialar vahim!..

Mutlaka araştırılmalı!..

Doğruysa; neden “düşük profilli” bir başbakan istendiği daha iyi anlaşılıyor.

Ülkenin kaynaklarının istenildiği gibi kullanıldığı, hukukun keyfi olarak uygulandığı, tek adamın istediğinin “şak” diye yapıldığı bir dönem isteniyor...

• • •

Meclis’teki dokunulmazlıkların kaldırılması sırasında AKP ve MHP sıralarından haykırılan kin ve nefret çığlıkları anlaşılan Türkiye’yi daha kanlı bir döneme sokacak.

Bu dönemdeki kanın ve ülkenin içine gireceği kara dönemin sorumluları, dokunulmazlıkların kaldırılmasına “evet” diyenler olacak!...

Kürt sorunu Mecliste çözülür diyenler biliniz ki; ülkeyi kaprisleri için bölmeye çalışanlara ve tek adam döneminin karanlığında torunlarımızı hapsetmek isteyenlere en anlamlı “tokat”, dokunulmazlıklara “hayır” diyerek atılabilir.

Geleceğimizin, sorumlulukla hareket eden milletin gerçek vekillerinin elleri arasında olduğu artık fark edilmeli!

• • •

Bugün 19 Mayıs, bugün laik ve demokratik Cumhuriyetimizin kuruluşu için atılan ilk adım. Bayramımız kutlu olsun!...