Yaşlı subaylar rahatsız

'Emekli askerlerin, ellerinde silah yokken, topluca tepkisini dile getirmesi, elbette en doğal haklarıdır, ifade özgürlüğüdür, dahası yurttaş sorumluluğudur.'

Derler ki, Osmanlı’nın çöküş devrinde, halkı soyan eşkıyanın üzerine yollanan Yüzbaşı’ya, “Bunlarla nasıl baş edeceksin” diye sorulunca demiş ki; “Onlara öyle bir korku salacağım ki korku, dağları bekleyecek.”

Bu ara Ankara’da korku, dağları bekliyor. Önce 126 emekli büyükelçinin, ardından 103 emekli amiralin Montrö Sözleşmesi’ni savunmak için yayınladığı ortak bildiri, iktidarda büyük panik yarattı.

Nedeni malum… Her şeye hâkim olduk, herkesi susturduk sanırken yükselen bu sesler, her seferinde “Hala bitmediler” kaygısına ve “devrileceğiz” korkusuna yol açıyor. Korkmakta da haksız değiller. Herkes biliyor: Hesap ağır sorulacak. Ancak bunun askeri müdahaleyle olmaması gerektiğini, 15 Temmuz’da toplumun her kesimi ortak sesle dile getirdi. Silahlı Kuvvetler’in kurumsal olarak siyasete müdahalesi, hem demokrasiyi sakatlıyor, hem orduyu zehirliyor, hem müdahale edilenin önünü açıyor. O yüzden darbeye karşı çıkmak, demokrasinin gereği…

Öte yandan emekli askerlerin, ellerinde silah yokken, topluca tepkisini dile getirmesi, elbette en doğal haklarıdır, ifade özgürlüğüdür, dahası yurttaş sorumluluğudur.

Devlet kurumlarının polisi, bürokrasisi, partisiyle tepki sırasına girmesi, ikiyüzlülüğün daniskası… Saray’ın güvenlik danışmanı emekli general aracılığıyla sivilleri silahlandırdığı, Genelkurmay Başkanı’nın Erdoğan’a rakip çıkacak adayın bahçesine helikopter kondurduğu, tarikatçı amirallerin tekkede zikir yaptığı, iktidarın işkenceci polislerle evden vekil toplattığı bir ülkede elbette emekli askerler dâhil herkesin söyleyeceği bir çift laf olacaktır; olmalıdır.

Alman dış istihbaratı BND'den kampanya: Ajan arıyoruz Alman dış istihbaratı BND'den kampanya: Ajan arıyoruz

Asıl tuhaf olan, muhalefetin “Şimdi iktidar bunu kullanır” kaygısıyla “Tek gündem sofra” teranesine sığınmasıdır. Evet, bu ülkenin bir numaralı gündemi yoksulluktur; ama hayır, tek gündem o değildir. Polis devletine dönüşmüş bu ülkenin demokrasisi, hukuku, insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü de gündemdir. Ve siz sahip çıkmadıkça elbette o gündeme de sahip çıkacak birileri olacaktır.

Şimdi bir hafta, “darbeci muhalefet” suçlamaları ve mağduriyet masalları dinleyeceğiz. Olsun. İktidar şunu bir kez daha gördü:

Türkiye gibi bir toplumu topyekün suskunluğa sürükleyemezsiniz. Bütün demokratik kanalları tıkarsanız bir gün gelir, koyduğunuz bütün bariyerler devrilir. Korkunun dağları beklemesinin nedeni bu işte…

(ARTI GERÇEK 05.04.2021)