Sevgili okurlarım!. Bana bu yazıyı yazmama mecbur eden, son günlerde Evren Paşa ve Şahinkaya paşaların mal varlıkları ve Banka hesaplarının mahkeme kararıyla incelenmesi olayıdır..

Şöyle geriye dönük baktığımda sene 1961 – 66 yılları arası Erdekte „ORKİDE!.“ meyva suları büfemi açtım.. Turist o zamanlar daha Akdeniz yok, Ege denizi yok tercih hep Erdekte, yabancı turist yok, tek tük, gezginci Hipi dedikleri o zamanda, birde çok az bir gurup Erdek Gül plaj ve Yat otel, galiba 10 – veya 20 kişilik küçük guruplar halinde geliyorlardı.. Neyse uzatmayayım, bundan tam 50 uzun yıl önce.. Kemal Balıkesir Paşam! 65 – 70 yaşlarında emekli olmuş, Erdekte bildiğim kadarı ile yanlız yaşıyordu.. Kurbağlı dere mevki'inde bir Bahçeli evi Paşanın yalısı derdik, birde Erdeğe girişte diyelim Murat bayırında bin küsür ağaçlık Zeytinliği, hududu hemen ormanın bittiği ve yahut başladığı, „PIRNAR!“ yani makilik dediğimiz bir araziye huduttu.. Ben askerden gelmiş genç ORKİDE!. Isimli Büfemde gelen turiste hizmet veriyordum, sabah kahvaltı süt sahlep, tereyah, reçel.. Bir aile düzeni sabahları eski Futbol federasyon başkanı Orhan Şeref Apak ve Beşiktaşın Baba Başkanı Baba Hakkı'da sahlep içmek için karşıki adadan extra gelir simitleri ellerinde bende kahvaltı yaparlardı.. çünkü Erdeğin hemen karşısındaki o küçük ada beden eğitimine kiralanmış, devlet ricaline kamp yeri olarak açılıyordu.. Bende eylül sonrası turizm sezonu bitmiş dükkanımı kışa uygun hazırlar, Baklava, çeşitli tatlılar ve Tost meyva suları, Boza! Satardım.. İşte bu mevsim geldiğinde daha ziyade „KEMAL BALIKESİR!.“ Paşam benim müşterim olurdu, akşamları çıkar Abdullah Usta Restorantında yemeğini yer dönüşte benim dükkanımda bir meyva suyu sıktırır veya iki samsa baklava yerdi.. Beni çok beğendiğini, bu genç yaşımda böyle bir iş yeri açmamı ve çok çalıştığımı görüp mutlu olduğnu söyler, adeta bana gaz verir benide mutlu ederdi.. O yıllarda Zeytin henüz bu günkü gibi değil,  Romanyadan sanki kanal gemileri gibi küçük gemiler gelir onlara fıçılarla yüklenirdi. Onu anlatırdı bana bak evlâdım derdi, Bu zeytin varya „KARA ALTIN!.“ gün gelecek ülkenin döviz geliri olacak derdi.. Marmara birlik o zamanda vardı, zeytini müstahsilden alıyor, tuluyor fakat işi sadece malı fıçılarla satıyordu.. Ya şimdi öylemi onlarda kendilerini yenilediler paketleme servisleri, çeşitleme servisleri ile Paşamın O gün bana anlattıkları yere geldiler.. yöneticilerini ayrıca kutluyorum.. Şimdi gelelim Paşamın bana söylediklerine, sen görmezsen çocukların görür, Vatan kazanır, geleceğin kurtuluşu, „KARA ALTIN DERDİ!.“ Bak evlâdım derdi bana, halk kış günü iş yok bana gelip para isteyenler oluyor, vermiyorum Kahyâ'ma yolluyorum, oda onlara sabah işe gel akşama paranı alırsın diyor, gerçek ihtiyacı olanlar sabah dediği yere gelip onları kâhya traktörün römorkuna atıp bahçeye götürüyor, Pırnar dediğimiz makilik alanda yer açtırıp oralara fidanlar diktiriyor, çıkan kökleri çuvallarla evde yakacak odun diye kapılarına bırakıyor, yövmiyelerini veriyor, o gün paşanın zeytinliği belkide bin küsür ağaç iken şimdi kaç ağaç oldu bilmiyorum ama, bu vatan sevdalısı, insan sevdalısı bu insan bugünkü mahkemeler tarafından mezarında sorgulansınlar istermisniz yargılansınlar. Bu mahkemeler varya bu mahkemeler, „İNTİKAM!.“ alıyorlar,, mal varlıkları sorgulanıyor, „DİYET!.“ ödüyorlar bugün... Çünkü bu kapıyı açan onlardı da diyorum..

20. 9. 2012 - Almanya