Müge Buket Erciyas, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünden mezun.

Çeşitli gazeteler, TRT ve Turizm Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler bölümünde çalışan Erciyas, 16 yıl boyunca da MEB ve Hacettepe Üniversitesi'nde alanında öğretmen olarak görev yaptı. Ayrıca çeşitli sivil toplum kuruluşlarında da alanında seminerler vermekte.

MT: Beden Dili ve Beden Duruşu nedir sayın Erciyas?

MBE: Beden dili, doğuştan getirdiğimiz genetik miras ve içine doğduğumuz kültürel yapıdaki değer yargıları, kurallar etkisiyle oluşmuştur. İnsanı dönüştüren, insanı insan kılan en önemli olgunun eğitim olduğundan hareket edersek; beden dilini de değiştirip, dönüştürecek olanın 'eğitim' olduğu gerçeği ile karşılaşırız. Kültürel alt yapımız, olaylara ve insanlara dair entelektüel birikimimiz, aldığımız eğitim, duygu durumumuz, karakterimiz direkt beden dilimize yansır. Ama bunun yanı sıra bu sihirli dilin sinyallerini, özel ve genel anlamlarını öğrenmemizi, değiştirip geliştirmemizi sağlayan; sosyal psikoloji, psikoloji, iletişim...gibi bilim dallarının bilimsel araştırmaları ile ortaya çıkmış ve bu bilim dallarını besleyen, geliştiren bir disiplin olan 'beden dili' bilgisi, kuralları, eğitimi söz konusudur.
 

Sonuç olarak 'beden dilimizi eğitimle şekillendirmemiz mümkün. Bir insan beden dilini keşfetmek; olumlu yönde değiştirmek isterse edinebileceği kitaplar, internetten takip edebileceği eğitim videoları ve beden diline dair yapılmış bilimsel araştırmaları içeren bilimsel makaleler, gidebileceği uzmanların eğitim verdiği uygulamalı kurslar da mevcut.

MT: Ülkeler ve kültürlere göre beden dilinde farklılıklar var mıdır?

MBE: Tabii ki ülkeler, bulunduğu iklim, coğrafya ve kültürlere göre, hatta cinsel kimliklere, kişilerin eğitim ve kültür düzeylerine; ait oldukları sosyal sınıf ve statülerine göre; kişilerin dili, anlatımı, sözcük dağarcığı, üslubu gibi 'beden dili' de farklılıklar gösterir. Az önce de belirttiğim gibi içine doğdumuz toplumun maddi ve kültürel yapısı insana dair her türlü gerçekliği belirlediğine göre iletişimin en önemli araçlarından biri olan beden dilini etkilememesi de mümkün değil doğal olarak. Öte yandan ünlü yazar ve oyuncu George Carlin'in "Bütün insanlar aynı dilde gülümser." sözü de tüm insanlık için ortak olan, evrensel beden dilinin varlığına da dikkat çekiyor. Gülümsemek, ağlamak, surat asmak, şaşırmak, kızgınlık ve mutluluk ifadeleri...gibi dünyanı…

MT: İletişimde beden dilinin önemi nedir? Beden dilinin önemini sözlü iletişimle karşılaştırabilir misiniz?

MBE: İletişimde beden dili; sözcüklerin içeriği ve dile getiriliş şeklinden (tonlama, vurgu, ses tonu, rengi, diksiyon..vb.) çok daha önemlidir. Hatta bu konuda yapılan bilimsel araştırmalarda bu oran yaklaşık olarak: Beden dili yüzde 55, ses yüzde 38, söz yüzde 7 olarak ortaya çıkmıştır.

İnsanlar genel olarak dünyayı yüzde 87 gözleriyle, yüzde 9 kulaklarıyla, yüzde 4 diğer organlarıyla algılarlar. Yani karşımızdaki insana iletmek istediğimizi beden dilimizle anlatmamız çok daha güçlü bir etki yaratacak; iletimizin yüzde 87 oranında daha iyi algılanabilmesini sağlayacaktır.

Yeni tanıdığımız bir insan hakkında; o insanı gördüğümüz ilk dört saniyede, neredeyse dört yıl boyunca değişmesi zor bir yargıya ulaşabiliriz; üstelik sadece beden diline ve dış görünümüne bakarak. Tabii bu oranlar kültürel ve kişisel farklılıklardan ötürü kişiden kişiye değişebilir.

MT: Ülke ve toplum olarak iletişim notumuz nasıl?

MBE: Ülkemiz insanı; Akdeniz ikliminin sıcak, samimi, hareketli ve coşkulu insan profiline sahip. İletişim sürecinde ve dolayısıyla beden dili konusunda da aktif, dinamik ve heyecanlı... Batı insanının tersine mesafesiz; dokunarak ifade etmeyi seven, duygusal tepkisini bedeniyle, sözüyle yansıtan sıcak iklim insanı. Sağlıklı iletişim konusunda en önemli unsurlardan biri samimiyet; bu Türk insanının doğasında var. Ancak eğitim ve değer yargıları da samimi, dürüst ve açık iletişimin olmazsa olmazları. Cehalet, değerlerdeki erozyon, ekonomik sistem ve onun belirlediği kültürel yapılardaki çarpıklıklar, yanlışlar; beraberinde bu ekonomik ve sosyal dokudan beslenen insanın yozlaşmasını getirdiği için, giderek samimi Anadolu insanının kaybolduğunu; onun yerini beden dili dahil iletişimin her alanında iş bitirici, iki yüzlü ve samimiyetsiz insan tipinin aldığını gözlemliyoruz ne yazık ki...

Mehmet Tanlı / Almanya