15 Temmuz 2016 askeri darbe ve cunta girişiminden sonra, bazıları günah çıkarma, bazılarıysa, kendi günahlarını başkalarının üzerine yıkma telaşı içinde olduklarını gözlemlemekteyiz.

AKP devleti ve Saray çevresi olağan üstü bir çabayla, 14 yıllık iktidar tarihinin suçlarını, günahlarını önemli bir kesimini, FETÖ/PDY diyerekten adlandırdıkları çete mensuplarının sırtına yıkma uğraşı içine girmektedir.

Fethullah Gülen cemaati ve çevresinde organize olmuş çeteleşmenin, halk düşmanı ve faşist karakteri konusunda fazlaca satırları, 'işgal' etmeyi gereksiz görüyorum. AKP devleti, Saray çevresi, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, kendince, 'öz eleştiri' anlamına gelecek konuşmalara imza atmıştır. Bu konuşmalarına benzer açıklamalar daha öncede farklı konularda farklı tarihlerde, farklı tarzda yapılmaktaydı. Peki, inandırıcılığı var mı? Buna da pratik yaşam, kanıt olarak durmaktadır. Önümüzdeki günlerde de konuya pratik tanıklık yapılacaktır.

Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan bir açıklamasında, geçmişe yönelik vurguda bulunarak, "Bu hain örgütün gerçek yüzünü önceden ortaya dökememenin üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize, hem milletimize verecek hesap olduğunu biliyorum" dedi. Erdoğan, konuşmasının devamın da, "Rahmetli Özal, Demirel, Ecevit ve hatta ben de bu yapıya iyi niyetle destek olduk» dedi.

Sadece, 'iyi niyetle destek olamadınız' bizzat bu çetenin palazlanması için, 'elinizden geleni' yaptınız. Çünkü bu bir devlet politikasıdır. Açıklamadan anlaşılacağı gibi, F.Gülen çete organize grubuyla ortak hareket edenlerin listesi fazlaca kabarık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin önemli sürecinde, çete örgütlenmelerine dönem-dönem müsaade edildiği ve bizzat devlet eliyle palazlandıkları bilinmektedir.

FETÖ/ PDY (Fethullahcı terör örgütü/ PDY Paralel Devlet Yapılanması) kısacası devlet içinde çeteleşme, faşist gladyo organizasyonlarının kurulması ve palazlanması tesadüfü değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten ve idare edenlerin ortak karar ve girişimlerinin olduğu gerçeğini gözlerden kaçıramazsınız.

Geçmişten günümüze askeri darbe girişimi dönemleri ile 12 Mart ve 12 Eylül askeri faşist darbesi sürecinde de görüleceği gibi devlet, 'komünizm düşmanlığı' 'sosyalist gelişmeyi, halklarımızın demokrasiye olan yönelimini önlemek için, Amerikan pandası öngörülerle, Fethullah Gülen hareketinin gelişmesinin önünü açmışlardır. Bugün FETÖ olarak tabir edilen, askeri cunta girişiminde bulunmaktan çekinmeyen faşist organizasyonun, çetenin palazlanmasını sağlamışlardır.

Bu süreçte, başta ANAP Anavatan Partisi, Turgut Özal olmak üzere, DSP Demokratik Sol Parti, Bülent Ecevit, Doğru Yol Partisi, Tansu Çiller, Süleyman Demirel'in iktidarı gasp ettikleri süreçlerde, aleni desteklerini sunarak, FETÖ olarak ifade edilen faşist çeteleşmenin palazlanmasının bizzattı, 'kahramanları' olmuşlardır.

AKP iktidarı ve dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan olmak üzere, tüm AKP kurmayları, FETÖ olarak ifade edilen, faşist, darbeci cunta çetelerinin, devletin çeşitli kademelerinde yuvalanmalarının öncüleridirler.

R.T. Erdoğan ve AKP kurmaylarının, ''ne istediler de, vermedik'' diyerekten, bu Fethullahcı çete örgütlenmesine yeterince, 'destek verdikleri' kamuoyunca bilinmektedir. 

ANASOL, Bülent Ecevit iktidarı döneminde, '6 bakanlığın' FETÖ olarak tabir edilen, bu çete örgütlenmenin hizmetine sunulması tesadüfü değildir. Yine Doğru Yol Partisi iktidarları döneminde, Tansu Çiller'in ve Süleyman Demirel'in iktidarları döneminde, bu çete organizasyonuna verilen destekler gözden kaçmamaktadır.

Bütün bu gerçekler ortayken, düne kadar hep birlikte, ortak hareket ederken, aynı yolda, 'yürürlerken' aynı, 'yağmurda ıslanırlarken' '' rabbim ve milletim afetsin'' demekle kurtulmanız asla mümkün olmayacaktır. Bugün bu çete, askeri darbe yapmaya, cunta oluşturmaya yeltenebiliyorsa, devlet içinde, 'anlatıldığı' gibi organize olmuşlarsa, Türkiye Cumhuriyetinin yönetenlerin, 'günah çıkarmak' adına, 'öz eleştiri' yapmaları asla halklarımız tarafından kabul
görmeyecektir.

Peki, R.T. Erdoğan'ın, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin sıcaklığı henüz kendisini hissettirirken, Taksim Gezi Parkı'na, ''tarihi topçu kışlasının ve caminin yapılacağını'' açıklaması, gelecekte yapacaklarının, 'itirafı' anlamına gelmiyor mu? AKP devletinin yaptıkları ve açıklamaları, halklarımıza, demokrasi güçlerine karşı fırsat bulduklarında yeniden ortak hareket edeceklerinin ve saldırılardan çekinmeyeceklerini algılamak için yeterince doneler vermektedir.

Halklarımız ve demokrasi güçleri, toplumsal güçler asla, 'günah çıkaran' söylemlerinize inanmayacaklardır. Tanrı, (rabbiniz) 'af' eder mi? Bilemeyiz ama 'millet' halklarımız, demokrasi güçleri, asla af etmeyecektir!

Not: bu yazı çok önce yazılmasına rağmen, yaşadığım talihsiz olaylar (yakınlarımı bir trafik kazasında kaybettim) nedeniyle, gecikmeli de olsa yayınlıyorum.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere.

14 Ağustos 2016