Sevgili okurlarım! Bugün sizlerle yaşamın pekçok noktasında karşımıza çıkan bir sözdür püf noktası. Her işin özelinde bir püf noktası vardır, bir ata sözümüz şöyle der herkes kaşık yaparda sapını uyduramaz, demek onunda bir püf noktası vardır. Benim şahsen bir felsefem vardır bir iş ya var, yada yoktur. Varsa ki en güzeli olamalıdır. Insan yaşamında tahminlerinde ötesinde çok genç yaşta bazı üstün yetenekleri nedeni ile bir anda şöhretide yakalamış olabilirsin fakat işin temeli olan Püf noktasını öğrenmediysen günün birinde yükseldiğin yerde kalman zor olur ve geldiğin gibi gidersin, hemde bir kuyruklu yıldız gibi sen bir yana, şöhret bir yana gider. Buna bir misal vermek gerekirse genç futbolcularda ve bazı genç müzisyenlerimizde çok şahit olmuşuzdur.

Meselâ televizyon proğramlarında müzik yarışmalarında derece yapanlar bugün nerelerdedir hiç bilen varmı?  Bugün çok yıldızlar kayıp gitmişlerdir, dün gazetelerde okuyorum Eskişehir sporda Beşiktaşın alt yapıdan yetiştirmiş olduğu Batuhan! Gerçek değerini anlayamadan kayıp, kaybolup gitmeğe aday bir gencimizdir. Buna benzer yüzlerce genç malesef kendileri olmadan yok olma nın gayreti içine girerler.

         Rahmetli „GÜNDÜZ KILIÇ!“ hocamızın bir sözü vardı hiç unutmam bunlar derdi olmadan oldular. Evet olmadan olmak bir yetenekli genç futbolcu için en büyük handikaptır. Taşıyamazsın „ŞÖHRET!“ taşınması zor elbise gibidir kimine bol, kimisine dar gelir. Şöhret oldunmu çevrende bir yığın yağcılar seni göklere çıkarır, sannedersin hep öyle devam edecek. Varsa paran yer içerler hep söylerler şarkını. Ağbisin, dayı, amcasındır cebin dolu olunca. Fakat birde işini kaybedersen artık geriye sadece sahiller kırlar kalır, kahır yüklenirsin. Işte ben bugün yazımın başlığının adını „PÜF NOKTASI!“ koydum. Nasıl dedik bir iş ya vardır yada yoktur varsa en güzelini yani bütün püf noktasınıda öğrenerek yapılmalıdır.

Bu iş futbolcular kadar idareciler içinde geçerlidir, meselâ elimizde bir Cavcav Örneği yok mudur? Çok ucuza mâl ettiği futbolcuları iki yıl oynattıktan son maliyetinin beş on katına satmamış mıdır? Işte bu onun bu işi iyi bildiğini gösterir.

      Sevgili okurlarım! Siz genç kardeşlerimle hafta sonu yazımı „Kıssadan hisse!“ bir nasihatla paylaşmak istedim, aslında bu kıssadan hisseyi bir radyo proğramımda sizlerle paylaşmıştım. Her Pazar her Çarşamba proğrama katılıyor bir nebze sizlerle olmak fırsatını buluyorum. „anilarfm93.de“ sağ olsun Rıza Atamtürk kardeşimiz bu şansı bize bağışlıyor ve size ulaşabiliyorum. Eski zamanda osmanlı devri bugünlerde de çok konuşulur oldu hani „Ahilik!“ yani usta çırak meselesi ustası el vermeden çırak bir türlü usta olamazmış, elini verecek ustasının rızasını alacak, helallık alacak ve ancak öyle ayrılırmış. Bir genç uzun yıllar bir çömlekçi dükkânında çırak olarak çalışmış, artık her şeyi bildiğine kanaat getirdikten sonra aile ve çevresininde zorlamasıyla kendi başına bir iş yapmaya karar verilmiş ve bunu ustasına anlattığında, ustası ona oğlum tamamda sen henüz bu işin püf noktasını bilmiyorsun onu ben sana öğretmedim demiş tabi çocuk ustam demiş bak ben senelerdir senin yanındayım bu malları hep ben yapıyorum, ben demiş ayrılacağım dükkanımı açacağım. Netekim ustayı dinlemeyen genç dükkanı açıp başlamış malları yapmaya, çömlek, çanak, tabak, ne lazımsa herşeyi yapıp kurumaya bırakmış , biraz kuruyan toprak başlamış patır patır patlayıp dökülmeye. Ustası işi biliyor karşıdan bakıyormuş. Çocuk bakmış ki o kadar hizmeti heba olmuş. Gelmiş ustasının yanına boynu bükük mahçup ustasının eline sarılmış ustam demiş özür dilerim seni dinlemedim yapamazsın demiştin, Püf noktası demiştin? Tabi ki ustası uzun yıllar yanında çalıştırdığı gence öğretecek ama bir ders olsun diye baştan söylememiş. Bak demiş uzun yıllar yanımdasın ben senin ekmeğini yedim sende benim, ben yaşlandım artık zaten işide bırakacağım fakat unutmaki her işin bir püf noktası vardır, bunu iyi bilip öğrenmeden o işe soyunma demiş ve çırağını alıp tezgaha oturtmuş destiyi beraber yapmışlar bak şimdi demiş sana öğretmediğim işin püf noktası burası tamamlanan taze çamur testi üzerinde şöyle ufak kabarcıklar olurmuş, çamur desti her dönüşte ustası hava kabarcıklarına „PÜF!“ diyerek o kabarcıkları patlatırmış ne zaman hiç kabarcık kalmaz o zaman ancak tamam olan destiyi kurumaya koyarmış aksi halde o kalan kabarcık çamur kurudukça destiyi kendiliğinden kırarmış..

Işte günümüze kadarda gelen ve ata sözü olarak ta dilimize giren püf noktasını sizlerle paylaştım. İyi ve güzel bir hafta sonu dileklerimle sevgiler ve  saygılar sunuyorum..

 Almanya  21. 1. 2011