Sevgili okurlarım bu kaleme aldıklarım aynı zamanda birer kıssadan hissedir.

 

Siz değerli okurlarım ve geleceğin gençlerine birşeyler anlatabilirsem kendimi bir nebze mutlu sayacağım. Yıllar öncesi ben Almanya'ya gelmeden Türkiye'de Erdek'te işlettiğim meyva suları büfemde kazandığım oldukça yüklü bir parayı bir akrabamın tavsiyesi üzerine bilmediğim bir işe başladım. Un ve zahire ticareti, iki yıllık bir zamanda kırk, elli bin lira gibi bir parayı elimden çıkar-ma başarısını gösterdim tekrar Bandırma'da kendi işim olan meyva suları büfesi dondurma ve saire kendi işime döndüm.

Kadir amca kiralamış olduğum dükka-nın mal sahibi idi yaşı yetmişlere dayanmış, acılar çekmiş tabir caiz ise gün görmüş adamdı, hemen yanımdaki dükkan oğlu „DOĞAN GÜNEŞ!“ Radyo tamirciliği yapıyordu, 1964 yılında Almanya'ya gitmiş Berlinde Siemens'te bir yıl çalışıp tekrar yurda dönmüştü, aradığımı bulamadım diyordu ve tekrar kendi işi olan radyo ve televizyon tamirciliği yapıyordu, kendisinden emin ve işinden memnun fakat, Kadir amcam yaşlılığın neticesi  ve köydeki işlerinin ona kalması kadir amcamı üzüyordu bir diğer oğlu okumuş bir devlet dairesinde çalışıyor Doğan oğlu ise, çok sevdiği işinden başını kaldırıp Kadir amcama hiç yardımı olmuyordu, söylendiği gibi köyünün toprak ağasıydı Kadir amca yüzlerce dönüm arazi ekiyor tabii hasat zamanı kendinden olan oğullarından bir yardım göremiyordu gelir önce Doğan'ın yanında ne konuşurlar bilinmez hırslanır hemen benim yanıma gelip dükkanın dışında otururuz bu sefer çayları ben söyleceğim derdi..

      Gene ne oldu diye sorduğumda? Delirmiş bu çocuklar derdi, bak oğlum bak Kuran'da yeri var toprağa sarılan kazanacak, bak bu teknik bu radyo, televiz-yon, araba bunlar hep yenileri çıkınca eskiler çöpe atılacak. İnsanoğlu karnı tok olsada gözü aç derdi, „Hep bana, hep bana, hep benim olsun ister derdi.“ insan değirmen gibidir buradan ver yesin ve sadece yesin derdi, bak eşek bir tutam otla beslenir, beygire ne verirsen hep yer derdi.

Şöyle bir ara gözleri dalar bak oğlum bak gün gelecek bu dünya bu yükü kaldıramıyacak, o günlerde sanırım dünya nüfusu 4 – 5 milyardı, nüfus artıyor çok değil 30 – 40 sene sonra bu nüfus ikiye katlanacak diyordu kadir amcam.. işte bu nedenle ben istiyorum insanoğlu toprağa sarılsınlar diye, aslında bende demiyorum „KURAN!“ söylüyor toprağa sarılan kurtulacak.. şimdi dönüp bakıyorumda sanki Kadir amcamın söylemiş olduğu günlere mi geldik? Yedi milyâra varan insan nüfusu, yarısı açlık sınırında  bir diğeri daha çoğu benim olsun demekte, „HANİ KARDEŞLİK DİNİYDİ MÜSLÜMANLIK?“ biz ilahi yönüyle aşık olduk tek kelime arapça anlamadan neden arapça bilen arap alemi kendi dilleri ile okuyup anlamadılar?

Bugün dönüp çevreye bir bakalım kardeşi kardeşe boğduran müslüman arap alemi, kardeş kanının sel gibi aktığı bir coğrafyada bilmiyorum daha başka söylenecek söz mü vardır diye düşünüyorum. Bugünde şöyle bir tarihten sayfayı sizlerle paylaştım hepinize sevgiler saygılar sunuyor, yüce mevlâmın insan oğluna biraz da olsa „BEN DEĞİL, BİZ DEMESİNİ.“ öğretmesini diliyorum.. 
                18. 6. 2011