Türkiye, içinden geçtiğimiz süreçte gündemin sürekli olarak değişkenlik arz ettiği ve peşinden koşupta yakalamayacağımız karanlığa sürüklenmektedir.

Toplumsal katmanlarımız bu gelişmeler karşısında, bazen şaşkınlık bazen da, 'bana neciliğin' girdabına girebilmektedir. Ülkemiz gerçeklerini analiz edersek ve mercek yaklaştırarak baktığımızda, ülkenin geleceğinin karanlık bir süreç ve yaşam koşullarının, ganimetçiler ve kendine ülkenin, 'efendisi' yakıştırmasını yakalarına asanlar dışında, yaşamın çok zorlu koşullarda olacağı gerçeğini yadsıyamayız.

Türkiye coğrafyasının bir bölümünde kirli ve ortak akılın rafa kaldırıldığı bir savaş, tüm hızıyla devam edebilmektedir. Ekonominin çanlarının çaldığını uluslar arası ekonomi kuruluşları, 'bağıra-bağıra' yazıyor, söylüyor ve bilgilendiriyorlar. Ülkeyi yönetenler konunun ciddiyetinden uzak açıklamalarla vakayı geçiştirme yolunu tercih edebilmektedirler. Öyle ki, ekonomi çanları çalarken, 'büyük ülke, büyük ekonomi' vb. açıklamalarla, 'teğet geçer' açıklamaları arka-arkaya dizili vermektedir.

Sağlık sorunu giderek ülkenin başlıca sorunları arasına girmektedir.Küçük esnaf, ekonomik krizin girdabında kepenklerini indiriyor ve indirmeye hazırlanırken, ekonominin patronları, 'büyük yatırımlar' söylemlerini ileri sürerek, toplumun aklıyla, 'alay' etmektedirler.

Komşu ülkelerle savaşın eşiğinde, Ortadoğu bataklığı olarak ifade edilen, bermuda üçgenine sürüklenmek an meselesidir. Uluslar arası konumda, Türkiye'nin, 'dostu' 'stratejik ortağı' olarak bildiğimiz ülkeler, 'düşman ülkeler' olarak ifade edilip, halklar arasında kardeşlik duygularının zedelendiğine şahit olmaktayız.

Ülkemizin, halklarımızın, emekçilerin, farklı inanç ve etnik grupların, Alevilerin, Kürtlerin sorunları orta yerde dururken, bu sorunlar her gün biraz daha derinleşerek büyürken, birde bunlara yeni sorunların eklenmesini beklemek, akıllı bir davranış olmaması gerek. Bu nedenle derim ki, sorunlarımızın çözümünü sağlamak için ortak akla ihtiyacımız var. Ortak aklımızı harekete geçirmemiz gerekmektedir.

Aksi durumda, sorunların daha da karmaşık bir hal alacağı, ülkemizde yaşamın zorlaşacağı ve giderek yaşanılır bir ülkeden çıkacağı gerçeğiyle karşı-karşıya kalabiliriz. Bugün yönetim erkini gasp eden AKP devleti, Saray, yukarda söz konusu olan sıkıntıların daha da yoğunlaşmasının adımını atmaya hazır ve nezir durmaktadır.

AKP devleti, Saray, 'yedek lastik' olarak ifade edilen, MHP'nin de desteğinde ülkenin bir diktatörlük sürecine itilmesi için gereken çabanın harcandığını gözlemleyebilmekteyiz. Bu süreç uzun dönemdir ganimetçilerinde desteğiyle hazırlanmaktaydı. Bu sürecin en önemli adımı olan, 'türk tipi başkanlık' olarak ifade edilen, tek adam diktatörlüğü olarak ifade edebileceğimiz, Afrika ve Orta Asya ülkelerinde görülen aile boyu diktatörlüğün yolu açılmak istenmektedir.

Bu amaçla başkanlık tartışmaları Türkiye'nin gündemine manipülasyonla getirilmektedir. İktidar gücünü tümüyle kontrol eden ve oluşturulan devasa AKP devletiyle, Saray'a verilen sınırsız yetkilerle zaten bir 'fiili başkanlık' diktatörlük sürecinden geçmekteyiz.

Saray, mevcut durumu dahi yeterli bulmamaktadır. Daha geniş yetkiler ve bu yetkilerin, 'ete-kemiğe bürünmesi' için anayasal olarak tekabulünü öngörmektedir. AKP devleti ve Saray hükümranlığı sürecinde yaşanılan bunca sıkıntılara rağmen yaşanılacak yeni sıkıntıları da göz önünde bulundurduğumuzda, ne yapmamız gerektiği gerçeği ile karşı-karşıyıyız.

Bir tek çözüm, ortak aklımızı harekete geçirmeliyiz. Ortak akıl, demokrasi güçlerinin, mevcut iktidar erkinden rahatsız olan, yeni Türkiye ve yeni yaşamı kurmak isteyenlerin ortak aklı olabilir. AKP devleti ve Saray'ın hezimetinden kurtulmak isteyenlerin ortak akıllarını hareket geçirmeleri gerekmektedir.

Ortak akıl, savaşa karşı barış, talan ekonomisine karşı, planlı ve emeği esas alan ekonomi, tek adam ve diktatörlük yerine, demokrasinin kurum ve kurallarıyla yerleşmesini hedeflemek olmalıdır. Ortak aklı harekete geçirmek için, toplumsal güçlerin bir araya gelerek, ortak akıl cephesini oluşturmak durumundayız.

Öyleyse, ne bekliyoruz!

16 Ekim 2016