Sevgili okuyucular,

Pazar günü Fransa’nın birçok kentin de ve başkent Paris’te, milyonlar ayaktaydı. Mizah dergisi CHARLİE HOBDE katliamını ve arkasından bir Musevi Marketi'nde masum insanları katledilmelerini lanetlemek ve hayatını kaybeden mağdurları anmak için Fransa ve Dünyanın birçok alanında milyonlarca insan etkinliklere katıldılar.

Kitlelerin, milyonların sıktıkları yumrukları, sesleri gökyüzündeki yıldızları dahi kıskandıracak bir güzellik sergilerken; onlar bir avuçtular!

İçlerinde bir ‘ürperti’ acaba bu yığınlar, kendilerine de, bir zarar verebilirler miydi? Korku ve tedirginlik, bu bir avuç timsah gözyaşı dökenlerin yüz hatlarından görülebilmekteydi.

Çünkü milyonların öfkesi sadece, katliama katılan birkaç katile, caniye, çete’ye, değildi. Kitlelerin sessizliğe bürünen öfkesi aynı zaman da, bu katliamların arkasında ki, sermaye çevrelerinin ve onların iktidar koltuklarına oturttukları temsilcileri ve kuklaları olan politik figürlere idi.

Kimlerdi bu figürler? Kaç kişi idiler? Neden bu kadar tedirgindiler?

Fransa devlet başkanı, Hollande, Almanya başbakanı Merkel, İsrail başbakanı Netanyahu, Türkiye başbakanı A. Davutoğlu vb. ikiyüzlüler.

Timsah gözyaşı dökenler. Bunlar, bu katliamlarda rol alan katiller, çetelerini besleyerek canavarlaştıranlardır.

Bugün, bu besledikleri canavarlar, bugün bu ‘liderlerin’ kendi ülkelerinde ki, halklara masum insanlara saldırmaktadırlar. Vahşice katletmektedirler. Halk arasında bir söylence vardır. ‘’besle karga’yı oysun gözünü’’ batının sermaye çevreleri, Ortadoğu coğrafyasındaki petrol kuyularını denetlemek, karlarını katlamak uğruna, El Kaide, El Nusra, IŞİD vb. çete organizasyonları yaratıp besleyerek bugünlere gelmesini sağlamışlardır. Karga beslenmişti ve döndü, kendini besleyenlerin gözünü oymak için hareket geçti. Ama olan, masum, günahsız insanlara olmaktadır.

Paris’te, CHARLİE HEBDO’ya yapılan katliam girişimi ve arkasından Musevi Marketine yapılan saldırı ve katliamlar, sermaye çevrelerinin sorumluluğu, sadece canavarlaşmış kargalara, çetelere yüklenerek kapatılamaz.

Ülkemizde, ise yeşil sermayenin, havuz medyası, kendine sadece İslam-e fobi ile mücadele etmek görevini yüklenmiş gibi davranmayı tercih etmişlerdir. Havuz medyasına göre, bu katliamların amacının, İslam-e fobe’nin, ‘önünü almaya yönelik bir girişimdir.

Bunlar özünde bu katliamlardan nemalanmak isteyen, gerici yobaz, kafalarının arkasında İslam ı, savunmanın ‘cihat olduğunu’ düşünen çete hayranı, ‘gazeteci’ ‘yazar’ ve politikacı fügurları olduğu bilinmektedir. İnanın bu vb. düşüncelere sahip olanlarda, efendileri gibi bir avuçturlar.

Bu katliamların sorumluluğu, çetelerin, canilerin, ‘islam’ adına, ‘din’ adına, ‘allah-u ekber’ naralarıyla ortaya çıkan vahşi katliamların arkasında, çetelere destek veren müsamaha eden sermaye gruplarının kendileridir.

Katliamların gerçek sorumluları, Fransız sermayesidir Batı sermaye gruplarının bölgedeki petrol kuyularını denetleme çabalarıdır. İslami sermayenin kendisidir. Siyasallaşan ve her fırsatta otoriter, demokrasiden uzak, gerici faşist bölge coğrafyasındaki İslami şeriat rejimleridir.

Özellikle, Ortadoğu coğrafyasında beslenip palazlanan faşist çetelerin, lojistik olarak desteklendiği ve pofpoflandığı gerçeğini yadsıyamayız.

Türkiye Cumhuriyeti, AKP devletinin Suriye topraklarındaki emellerini gerçekleştirmek için, El Nusra, İŞID gibi çetelere destek verdiği ve onlarla işbirliği yaptığı gerçeği yadsınabilir mi?

Peki, sormazlar mı? Bütün bunlar yaşanırken, Türkiye Cumhuriyeti, AKP devletinin başbakanı A.Davutoğlu nasıl bir hissiyatla Paris teki eyleme katıldı?

Paris’te Pazar günü düzenlene kitlesel eylemlerde, A. Davutoğlu yanındakilerle birlikte görünmez oldular. Çünkü bir avuçtular. Çünkü kitlelerin öfkesinden korkuyorlardı.

Milyonlardan ayrılmış polis korumasında, katılımcı milyonlardan soyutlanarak, ekranlarda bir avuçtular.

Bugün sessiz ve derinden gelen kitlelerin öfkesi, mevcut durumun ortaya çıkmasının, katliamın gerçek sorulmalarının ve bu katliamlarda rol alan çetelerin, canilerden bir gün hesap sormaya kalktıklarında, sığınacakları, koruma ordularını da etraflarında bulamayacakları bilinmektedir.

Milyonların sessizliği, öfkesi bir gün harekete geçtiğinde, bir avuç olan sermayenin bekçileri, hizmetkârları, efendileri ile birlikte yok buharlaşarak yok olacaklardır.

CHARLİE HEBDO katliamı unutulmayacaktır! Bir gün mutlaka, sorumlularında hesabı sorulacaktır.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

Aliekber Pektaş 12 Ocak 2015

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP