Sevgili okurlarım!

Bugün gene yazımızın başlığını ondan bundan diyerek başladık. Olaylar okadar çok ve karışık ki tek tek yazsak inanınız yetişme olanağı mız yok, durum böyle olunca ister istemez parça parça olarak yazmak durumu hasıl oluyor, hoşgörünüze sığınıyorum..

1-) hangisini yazayım? Ortadoğu bütün arap ve islâm alemi ortalığı kan götürü-yor, acımasızca kardeş kardeşi öldürmekte, ilk yazmış olduğum gazete köşemde bir nebze olsun temas etmiştim çok masum insan kanı akar demiştim. Inanır mı-sınız artık kendimden korkar ve utanır oldum, sanki bir falcı  ve yahut  Kâhin mi -yim ben? Neyi yorum yapsam neler söylesem hiçte uzun bir zamana kalmadan karşımda aynen oluyor. Bir gönül gözü ile görme meselesi olarak düşünüyorum.

     Sevgili okurlarım! inanın sizlerlede bazı heyecanları paylaşıp ortak bir yerde tartışmak istiyorum. Düşünün bir kere her şeyin bir taşıma gücü yok mudur? Bunu aştığımız zaman haliyle sıkıntıya düşeriz. Ve netekim dünyamız bugün çok sıkıntılı durumdadır, insanoğlu aşırı derecede üreyerek nüfus olarak yedi milya-ra dayanmıştır.

2-) Yüce mevlâm, rabbim yaratmış olduğu mahlukat, canlılar içerisinde insanı en değerlisi olarak yaratmıştır. İnsanoğlu doğarken meleklerin kucağında yeryüzü ne günahsız tertemiz bir melek olarak doğar. Bütün mesele onu insan yapacak olan o doğmuş olduğu çevresidir, hangi renkten, hangi ırktan, hangi cinsten olursa olsun onun gelişmesi tekâmülü sonraki alacağı terbiye ve eğitimle gelişecektir, burada mühim olan çevredir, tırnak içinde söyleyeyim. „Vermeden almak allaha yakışır!“ diyen bir söz duymaktayım zaman zaman, en kızdığım kelime bu kelimedir. Ne demek vermeden almak? Allah insan oğluna neyi vermemiştir ki? Önce akıl vermiş, akıl, fikir, zekâ, sağlık, sıhhat, afiyet, hırs, nefis, ihtiras, vermiştir. Daha yüzlerce sayabilirim. Işte o meleklerin kucağında gelip dünyamıza gözünü açan o masum insan aslında bir atom çekirdeği, bir cevherdir. Bütün mesele onu ileriye dönük bir kuyumcu gibi işleyerek insanlığa faydalı olacak bir nesne olarak eğitebilmektir. O nedenle gelmiş olduğu çevre çok mühimdir, ailesi çok mühimdir. Çağımızda bütün ailelerin evlâtlarını geleceğe dönük yetişmeğe ve yetiştirmeğe dönük çabaları bundandır. Anne, baba, ailenin büyükleri büyük sıkıntılarını evlâtlarından saklamak durumlarında kalırlar zaman zaman..

3-) Günümüz dünyasında insanlık büyük bir sıkıntı içerisine düşmüştür, geçtiği-miz yüzyılın başında dünyamızda bu günkü nüfusun yarısı kadar insan yaşamı vardır bugün bu durum malesef ikiye katlanmış, dünyamız artık bu yükü taşıya-maz hale gelmiştir, insanoğlunun gerek fen ve ilim olarak tekamül edipte gelişirken, kişi olarakta çoğalması, yaşam düzeyinin yükselmesi çabaları insan - ların doyumsuz hale gelmesine sebeptir. Bu sanayi devriminin daha güzel yaşa ma çabalarının, yıllardır süre gelen katı ve baskıcı rejimlere karşı koymak halkı sokaklara dökmektedir ve görünen odur ki insan oğluna bu yüz yılda beklenen huzur gelmeyecektir..

4-) Geçtiğimiz yıl Obama başkan olduktan sonradır ki kendisine 4 adet köşe yazımı tahahütlü mektup olarakta gönderdim, Dünyamızın bu yüzyılda Basiretli liderlere ihtiyacı çok ama çok vardır dedim. „EVET!“ Basiretli lider aksi halde dünyamız kann gölü olacaktır dedim henüz çok geçmedi.. Bakınız orta doğuya müslüman müslümanı öldürmektedir. Seksen sonrası Komünizmin "iflâsı" ile son bulan soğuk savaş sonrası, Emperyâlizm yeni düşman yaratma durumuna mecbur kalmıştır. Ellerinde halen mevcut kaynak olarak bildikleri ortadoğuda aşiretler, tarikatlardan faydalanabilecekleri topluluklar vardır. Çünkü buradaki halk toplulukları geniş, akraba evlilikleri nedeni ile birbirilerine aile bağları ilede bağlı, „BİAD!“ düzeni ile yönetilmektedirler. Söz sahibi sadece tarikat şeyhi veya aile büyükleri, aile meclisleri kararları verirler.  Müritleri dediğimiz bu toplum ister istemez verilen emirlere uyacaktır. Dün meleklerin kucağında gelen melek bebek bugün dünya cennetinden haberi bile olmadan ahirette cennet aramak için onbinlercesi aramızda gönüllü canlı bomba olarak dolaşmaktadır..

5-) Bugün bakınız Orta doğu müslüman devletleri cayır cayır yanmakta halk bir birilerini çılgınca öldürmektedir,  bir tek avrupa devletinden hiç bir ses duydu-nuz mu cevabınız hayır olacaktır çünkü korkmaktadırlar, düne kadar umursama-dıkları bazı şeyler onlarında kapısına dayanmıştır. Avrupa'da bugün onbeş mil-yon müslüman yaşamaktadır, şöyle bir yandan ufak bir kıvılcım malesef avrupa- yıda o ateşin içerisine çekebilir.

6-) insanoğlu artık günümüzde günlük yaşamaktadır bazı mefhumlar kaybolmuş  o akil adamlar dediğimiz mahallenin sözü geçen büyüklerini artık kimse dinle-mez olmuş eskiden „BİZ!“ dediğimiz zamanlar bitmiş yeni düzende „BEN!“ denmeğe başlanmıştır, insanlar bencil olmuştur, hep benim olsun, bende olsun sevdası malesef günümüzün en büyük sorunudur. Gençlik aradığı hayaller kurup süslediği dünyasını bir türlü bulamayıp, kendisini kıra bayıra salmış çağın hasta-lığı dediğimiz „ŞİZOFREN!“ hastası olmuştur. Malesef acıdır ama hakikat budur..


 18. 2. 2011

Not = Sevgili okurlarım!. Bu yorumum eski bir tarihe ait olmasına rağmen bugün sizlerle paylaşmamın nedeni geldiğimiz bu günkü durumun ne kadar haklı olduğumuzun bir göstergesidir diye düşünmekteyim..