İnsanın profilini ve kişiliklerini anlaşılır kılmak için bazı özelliklere bakmak gerekiyor:

  • Kişiler genellikle övülmeye ve desteğe ihtiyaç duyar. Bu da onların henüz çocukluk çağında, olduklarını gösterir. Genellikle bu durum insanların sorunları çözme kültürünü edinememiş olmalarıyla ilgilidir. Onlara karşı eğitecek bir üslupla yaklaşmalısınız. Aksi durumda insanları kaybedersiniz.

  • Kişilerin sadece kendilerine değil, eşyalarına karşı eleştirel yaklaşmanızda da aynısı olacaktır. Bu, beğeni sistemine bir saldırı olarak algılanacak ve de duygusal histeriler yaşanacaktır.

  • Aynı durum düşüncelerde de gözlenir. Bir profesör, bir öğretmen, bir doktor, hâkim veya bir subayın görüşlerine daha doğrusu yanlışlarına karşı çıkamazsınız. Çünkü kapitalist sistem onları tamamlanmış kişiler olarak yetiştirmektedir. Dolayısıyla bu, sistemin örgütlenmesinde, devletin baskı ve bastırma sisteminde ciddi bir zaafı getirecektir. Aynı şekilde bir arkadaşınızın görüşlerine karşı çıktığınızda da benzer şey olacaktır. Eğer siz ve tez sahibi bilimsel verilerle soruna yaklaşamazsınız konu kişiselleşecek, duygusal boyuta kayacaktır. Burada temel ayıraç: karşı çıkışınızı argümanlarla sunmaktır, yok kişisellikleri vs. bu işe karıştırıyorsanız bilinmeli ki tartışmayı ilerleten değil, köstekleyensinizdir.

  • En önemli ayrıntılardan biri de kişilerin kapitalist sistemden etkilendiklerinin farkında olmadan, kişilerle olan ilişkilerinde anti-sosyal boyutu içselleştirmiş olmalarıdır. Örneğin bahsi geçen kişilerle ilişkinizde onların ne yaptığı, nasıl geçindiği, ne durumda olduğu vb. sorunlarının olup olmadığını sorup bir dayanışma isteğini göstermiyorsanız, isterseniz dünyanın en dürüst, üretken ve muhteşem fikirleri olan kişisi olun sonuç ne yazık ki sıfırdır.

  • Ayrıca kişilere, olaylara ve düşüncelere ya önce dört elle sarılıp sonra ilgiyi tavsatmak ya da hiç ilgisiz gibi davranıp gizli gizli ilgilenmek veya ilişkiyi abartmak, sistemden etkilenmiş sayısız insan davranışlarından bazılarıdır.

AKIL, VİCDAN VE İRADE

İnsanın profilini belirleyen ve düzenli çalışan üç mekanizma vardır.

Birincisi; beynimizin ürettiği AKIL.

İkincisi; insanın beyniyle doğrudan irtibatlı veya bağımsız davranma yetisi olan, kişiyi yanlış veya doğru yola sokabilen VİCDAN.

Üçüncüsü ise; bu iki mekanizmanın talimatlarına göre harekete geçen İRADE.

Bu ilişkide belirleyici olan beynimizin sentezlediği akıl ve bilinçtir. Vicdanın ise, beyinden gelen olumlu talimatlara uyduğunda ve özgürce kararlar oluşturan bağımsız bir mekanizmaya dönüştüğünde sağlıklı işlediğinden bahsedebiliyoruz. Eğer bağımsızlığını kazanacak bir işleyişe kavuşmamış veya beynin ürettiği olumlu düşüncelerle eğitilip geliştirilmemişse, beyinde üretilen dogmatik düşünce ve inanç biçimleri gerekçeler uydurularak tek doğruymuşçasına vicdanın kabul edebileceği formlara sokulabilmektedir. Dolayısıyla insanın beyniyle doğrudan irtibatlı, rahatsızlıkları olduğu kadar olumlulukları da kayda geçen ve kişiyi yönlendirebilen bir mekanizma daha var. Bu mekanizma VİCDANDIR. Kapitalizmde inanç tarafından istendiği gibi düzenlenebilmektedir. Böylece vicdan kendisine verdiğiniz verilere ve talimatlara göre ters işleyen bir mekanizmaya dönüşür.

Demek ki inançlarınız ve çıkarlarınız öncelikle beyninizi, beyinde vicdanınızı etkilemekte ve düzenlemektedir. Bu durumda artık VİCDAN denen bir işleyişten bahsedemiyoruz. Kararları hayata geçiren bir mekanizma daha vardır: İRADE. Beyin, vicdan ve iradeyi yani bu üçlü organizasyonu daha iyi anlayabilmek için toplumsal yaşamdan örnek verebiliriz. Beyin YASAMA organıdır. Vicdan, insanın YARGI sistemi, İrade ise uygulama yani YÜRÜTMEDİR. İnsanlar gibi toplumlarda bu üç mekanizmayı birlikte, uyum içinde kullanarak olumlu anlamda ayakta kalabilir. Bir de bunların yanında bu üç mekanizmayı tekleştirenler var: Dinsel devletler, Faşizm ve Oligarşik Cumhuriyetler gibi. Şeriat sistemine inanan birileri insanlığa bu derece ters ve vahşet içeren verileri vicdanlarında nasıl aklar? Bunun nedeni, bu verilerin inancın ürünü olmasıdır. Yani incelenmemiş, test edilmemiş, bilimsel hiçbir süreçten geçmemiş inançların-fikirlerin mutlak doğrular olarak vicdana gönderilmiş olmasıdır. Siz yanlış kararı uyguluyorsanız vicdanı yani yargı sistemini kapatmışsınız demektir. İşleyiş artık inançlarınızla iradeniz arasındadır. Tıpkı Hitler, Mussolini, Franko, Pol-Pot vb. yaptığı gibi!

Olumlular ise Sosyalist Cumhuriyetler ve Komünizmdir. Gelinen aşamada ne yazık ki tersi bir durum var. Sosyalist ülkeler de ne yazık ki tekleşen bir anlayışı sürdürüyor. Küba bunu tolere eden tedbirleri alsa da orda da benzer durum var. Bunların nedeni: geçici ve zorunlu olanı teorize etmektir. Zaten Sovyet sistemlerinin yıkılması da bu nedenledir. Kitlelerin benimsediği etik ve tutarlı düşünceler, daha önceden tarihsel ve geleneksel devrimci davranışlar olarak aklanarak bilince yerleşir ve insanlığın ortak yasaları olarak ortaya çıkmışlardır. İşte insanlığın bu ortak aklı, vicdanın denetiminde hayatı yönlendirir. Ve yaşam, yeni üretilenlerin ışığında aklı ve vicdanı daha da geliştirecek şekilde geri döner. Bu üçlü işleyiş sınıfsız toplumda kurumlar olarak ortadan kalkar fakat toplumu yöneten yazısız ilkeler olarak var olur.

Batı Kapitalist ülkeler ise görüntüde üçlü işleyişi sürdürmektedir. Fakat bu, Antik Yunan’da şehir devletlerinde ki köleleri dışlayan cumhuriyetler gibidir. Böylece kapitalizm, insanın vicdan denen mekanizmasına, yalan söyleyerek politika yapmanın, bencilliğin, yargısız infazın vb. vb. verilerini yüklemiştir. Yani vicdan yerine VİCDANSIZLIK denen özel bir aygıtı yerleştirmiştir.

İKİ TİP İNSAN PROFİLİ

Anormal insan profili: yalancı, üçkâğıtçı, eli uzun, uçkuruna düşkün, ikiyüzlü (düalist), acımasız, kıyıcı, cahil, bencil, yok edici, çıkarına göre hareket eden, iftiracı, dedikoducu, sevgisiz, kindar ve kıskanç, militarist, inançsız, güce ve paraya tapıcı, korkak, sekter, dogmatik, grupçu, kendini tekrarlayan, düşüncenin değil kişilerin yönlendirmesine açık, aşırı mükemmeliyetçi, şiddet eğilimli, düşünceyi değil inancı önceleyen, takıntılı(obsesif) vb. özelliklerle teçhiz edilmiştir. Burada dış etki belirleyicidir.

Normal insan profili: sevgiyle dolu, hoşgörülü, barışçıl, empati duygusu gelişmiş, dürüst, güvenilir, tutarlı, dayanışmacı, paylaşımcı, bilgili, çevreci, mücadeleci, yaratıcı, bilimden yana, özgürlükleri ve kişisel yetenekleri toplumsal olanla uyumlu hale getirebilen, kişilerle değil düşünce ile mücadele eden, yargılayıcı olmayan, dedikoduyu defterinden silmiş, fedakâr, kararlı, dirençli, araştırmacı, ikna yöntemini kullanan, birlikteliklerinde inancı değil bilinci önceleyen, insani olana duyarlı vb. İnsan kızı ve oğlunun özellikleri de bunlar. Burada etkin olan içsel gelişmedir.

Üçüncü profil: Yukarıdaki iki profilin dışında geçici olanda vardır. Örneğin: “ şurdan bi su ver oğlum!” Fakat su bir türlü gelmez. Yine; “Mutlaka uğrayacağım” Ama o uğrama bir türlü olmaz. “Partimizin temel ilkesi yoldaşlıktır.” Fakat yoldaşlık bir türlü kurulamaz. Vb. gibi.