Buzulların erimesi, adaların kayması, sayısız doğal afet biçimi, iklim değişiklikleri, plastik atık fazlalıkları vb. deyip deyip yaygaralar kopartıldıktan sonra tüm bunlara; dünya yerle bir edilinceye dek sürecek olan nihai bir çözüm bulundu! Tam da kapitalizmin şafağında ustaların öngördüğü gibi, sapına kadar kapitalist bir çözüm bulundu! Şaka değil ve daha da ötesi yok artık: Verdiğimiz nefes dahi “CO2 Vergisi” kapsamında!

Haziran ayında parlamentoya sunulan “CO2 Vergisi Yasa Tasarısı”nın onaylanması için bilirkişi raporu beklenmekteydi. Bilirkişi raporları hazırlandı ve bu hafta kamuoyuna sunuldu. Dün ise, tüm medya organları çok kapsamlı bir biçimde, bu konu hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Bu bilgiler o kadar kapsamlıydı ki; duyan çocuklar “saçmalığın daniskası” dercesine, ağızlarından tükrük fışkırtarak “puffff” yapıp gülüverdiler! Bu yasa tasarısı önümüzdeki sonbahar aylarında, “CO2 Vergisi” olarak hayatımıza girecek.

Tüm medyanın çığlık çığlığa; “Kişisel sorumluluklarımızın doğayı-evreni korumaktaki payı yadsınamaz” diye bağırmasının, yüzlerce proje kapsamında el ilanları dağıtılmasının, devlet destekli kampanyaların bu denli çoğalmasının bir nedeni olmalıydı ya! O neden belli oldu: Verdiğimiz nefes dahi “CO2 Vergisi” kapsamında!

Bu yasa tasarısı, ancak bir broşüre sığması mümkün olan bolca maddeden oluşmakta. Maddeleri çok kısa özetleyecek olursak:

-Uçakların havaya saldığı CO2 gazı, Berlin’den Newyork’a tek seferlik uçuş sırasında yaklaşık 1.5 ton kadarmış. Tek uçuş için belirlenen “CO2 Vergisi” yaklaşık 650 E. Yani biletlere zam yapılmak zorunda!

Fabrikalardan salınan CO2’lerin vergileri de; ürün zamlarında meşrulaştırılacak!

-Elektrikli otomobillerden vergi alınmayacak. Akaryakıtla çalışan vasıtalardan, elbette! Yani E-Oto üretimi ve satışı çağına geçiş hızlandırılacak. (Son iki yıldır, belirledikleri pilot şehirlerde, belirli caddelerde, tüm protestolara rağmen akaryakıtla çalışan araç geçişlerini yasaklamış; zaten deneylerini gerçekleştirmişlerdi).

-Evlerde, işyerlerinde; ısınma için harcanan merkezi yakıt miktarı, metrekarelere bölünecek. Yani kış aylarında her ev, bir miktar yakıt giderini dahabütçesinden savuracak.

Bu ve benzeri “yakıt” kapsamında aklınıza gelebilecek her şey ama her şey (aklın sınırlarını zorlayan şeyler de) vergi kapsamında. ANCAK BİTMEDİİİİİ! ÇEVRECİ OLMAK KOLAY DEĞİL, DAHA FAZLASINI GEREKTİRİR!

Tek bir insanın havaya saldığı CO2 miktarı dahi hesaplanmış vaziyette. Kahvaltıda ekmeğinize sürdüğünüz yağın atımı sırasında, dışarıya verdiğiniz CO2 miktarı dahi bilirkişi raporlarına eklenmiş durumda. Ha yağın ambalajının çöpte salacağı CO2 dahi! Verdiğiniz nefes dahi! Gittiğiniz tuvalet dahi! BU DETAYLAR: İNSANI KEDİNDEN UTANDIRACAK KADAR TÜYLER ÜRPERTİCİ!

Ancak ayıbın büyüğünü örtülü bir biçimde işlerler ya; bütün bunlar çok detaylı bir biçimde ücretlendirilmiş. Neye ne kadar ödeyeceğimiz belirlenmiş. Ve hepsi “bir hanede yaşayan aile fertleri sayısına göre” denilerek toplu bir halde ücretlendirilmiş.

Kimyasal silahlarla, ya da farklı bombalarla toprağa yöneldiklerinde, uydu araçlarını uzaya saldıklarında; insana ve doğaya verdikleri zarar tabii ki yine es geçilmiş.

Gerçek bir duyarlılıkla; “kapitalizm doğayı mahveder”, “ya bu talanı durdurun ya da gidin” diyerek aylardır sokakları aşındıran onbinlerce gencin, yetişkinin, “kişisel sorumluluklarımız” diyerek kampanyalara katılıp, hafta sonlarında gönüllü olarak caddelerdeki çöpleri toplayan lise-üniversite öğrencilerinin bu vergilendirme karşısında göstereceği tepkiyi merakla bekliyoruz.

Aylardır, hatta yıllardır sokakları arşınlayanların da, tıpkı küçük çocuklar gibi, ancak tüyleri diken diken; “saçmalığın daniskası” diyebilmelerini umudedelim tüm yüreğimizle...