Sevgili okuyucular,

Neden ‘zamansız‘ gittiler!  Halkların Demokratik Kongresi bileşenleri, BDP Milletvekilleri tıpkı Türkiye Büyük Millet Meclisi, TBMM çatısı altın yer alan, 550 Milletvekillerinden farklı değillerdir. Konum ve statüleri tüm Milletvekillerinin aynıdır.

 Bu Milletvekillerinden 4 tanesi, Karadeniz turuna çıktılar. Gerekçe, ülkede son günlerde toplum tarafından önemli derecede kabul gören, barış sürecinin Karadeniz insanına anlatılması. Karadeniz insanının barış sürecine katılmasını sağlamak. Karadeniz insanının bu konuda,  Anadolu da aynı coğrafyayı paylaştıkları Kürt halkıyla kucaklaşmasını sağlamak ve ülke barışına katkısını almaktır.

Halkların Demokratik Kongresi üyesi bileşenleri ve Milletvekillerinden, Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, HDK bileşenleri ile birlikte, Karadeniz bölgesinde bulunan şehirleri ziyaret etmek istemişlerdir. Amaç Karadeniz insanı ile dertleşmek, kucaklaşmaktır. Milletvekillerinin yapması gerekende budur.

Ziyaretin duraklarından Sinop iline gelindiğinde, ‘ulusalcı ve Kemalist’ olduklarını iddia eden bir grup ırkçı ve faşizan tarafından protesto edilmek istenmişlerdir. Sadece protesto etmiş olsalar, normal karşılanır. Linç girişiminde bulunmuşlardır.

Protesto eylemine katılanların, düşünceleri ne olursa, olsun, hangi ideolojik zeminde hareket ederlerse etsinler, barışçıl ve  ‘demokratik’ haklarını kullanmak isterlerse sorun yok.

Ama bu başkalarının fikirlerini beyan etmeleri, toplumla paylaşmalarını engellemek, zora dayanan şiddet kullanarak karşıtlarını bastırmak ve linç girişiminde bulunulmak istenirse, olay başkalaşır.

Sinop ve Samsun'da yapılan, tamda budur. Gerici ve faşizan yöntemlerle, TBMM çatısı altında yer Milletvekillerinin halkla buluşmasını engellemek istenmiştir. Bu girişimlerin, demokrasi ve demokratik haklarını kullanmakla, yakından uzaktan ilişkisi bulunmamaktadır.

TBMM çatısı altında yer alan Milletvekilleri, ülke coğrafyasının her sathına gidebilmeli ve toplumla buluşabilmelidir. Ülke sathında seyahat etmesi, Milletvekilinin ideolojik ve siyasal düşüncelerinden bağımsız ele alınmalıdır.

Neden, ‘zamansız’ gittiler!

Böyle bir saçmalık olur mu? Milletvekillerinin, seçmenlerine, ülke sathında toplumunla kucaklaşmaya gitmelerinin, ‘ zamansız’ olduğunu iddia etmek abesle iştigal etmektir.

Bu Milletvekilleri, ‘savaş’ tamtamları çalmaya mı, gidiyorlar. Sonuçta savaşa karşı barışı, kan akıtmaya karşı, kanın durmasını, yaşamdan koparılmaya karşı, yaşamı anlatmak için gidiyorlar.

Kendilerini ülkenin, ‘efendisi’ zanneden bazı zavallıların Milletvekillerinin Karadeniz halkıyla buluşması için, ‘’barış sürecinin biraz daha olgunlaşmasını beklemesini’’ önermeleri, düpedüz saçmalıktır.

Birçok basın kurumu ve basın mensuplarının, bunu basın ilkeleri adına yapmaları ise bir başka saçmalıktır. Bu sav aslında saldırganların, saldırılarını ırkçı faşizan davranışlarını aklayan bir davranıştır. Barış değil, barışa karşı savaş tamtamları çalanların kuyusuna su taşımaktır.

Barış girişimleri için, ‘terör üst başı’ dediğiniz insanla İmralı'da görüşeceksiniz. Milletvekillerinin barış sürecine katkı sunmak için toplumla kucaklaşmasını, ‘zamansız’ bulacaksınız.

Unutmayın ki, ‘zamansız’ olan beyinlerinizin, barışa değil, savaşa kurgulanmış olmasıdır. Tam da şimdi zamanıdır. Barış için ülke sathında, karış-karış dolaşmanın Türkiye’nin çeşitli milliyetlerden halkıyla buluşmanın, tam da zamanıdır.

Aslında ülkede yaratılan, ‘beyaz Türkler’ anlayışının iflas ettiği, toplumsal barışı değil, kutuplaşmayı getirdiğini iyi gözlemlemeliyiz. Kürtler şahsında yaratılan olumsuz politik argümanların, ülkeyi kamplaşmalara ittiğini görmek durumundayız.

Bu nedenle barış için yola çıkanlar, demokrasiyi olmazsa-olmaz kabul edenler, toplumsal düzeyde yaratılan travmayı ortadan kaldırmak için, Milletvekillerinin halkla buluşması önemlidir.

HDK bileşenlerinin özelliklede Karadeniz bölgesinde yaşayan başta Lazlar olmak üzere, toplumun tüm katmanlarıyla buluşulması ivediliktir.

HDK bileşenleri ve Milletvekillerinin Karadeniz insanı ile buluşma girişimleri, asil davranışları takdire şayandır.

Ülkemiz insanları bu gerçekleri görecekler ve bu asil davranışın arkasında duracaklardır!

 20.02.13    

 



- - - - -