Yaklaşık bir yıldır süren pandemi nedeniyle çok sayıda insanın hayat düzeni bozuldu ve yenisini de kuramadı. Bu sadece Almanya’da değil, çok sayıda ülkede geçerlidir. Küçük bir sayıyla sınırlı olarak gözlemleyebildiğim kadarıyla Türkiye kökenliler bundan özellikle etkilendi. Gözlem sayısı sınırlı olmakla birlikte sonucun genelleştirilebileceğini düşünüyorum.

Çok sayıda insan az çalışıyor veya hiç çalışamıyor. İşyerleri aylardan beri kapalı, hükümetin ekonomik desteğiyle kıt kanaat idare edebiliyorlar ama asıl sorun bu değildir. Pandemi öncesinde hayatın rutini yapılan işe göre şekillenmişti. Şu saatte kalkılacak, iş olarak şunlar yapılacak, sonra eve gelinecek ya da bir yerde arkadaşlarla oturulacak, şu saatte yatılacak…

Bunların büyük bölümü değişmiş durumdadır. Arkadaşlarla oturup konuşacak yer bile yoktur, kapalıdır; misafirliğe gitmek de sınırlıdır. Bu durumda çok sayıda insan genellikle sabahtan akşama kadar televizyon izliyor, filmlere bakıyor ya da sıkıntı içinde oturuyor. Türkiyelilerin çoğunun hobisi bulunmadığı için boşalan zamanın yerine bu hobinin genişlemiş çeşidini koyamıyorlar. Kitap okumak zaten düşük orandadır. Bu durumda televizyon izlemek, bir kanaldan ötekine dolaşmak ve sıkıntı günlük hayatın sürekli tekrarlanan parçası olmaktadır.

Birkaç yıl sonra diyelim bunların etkilerini göreceğiz. Aylarca az hareket eden insanlarda kalp ve damar hastalıkları artacak, ortalama olarak zaten kilolu olan insanlar daha da şişmanlayacak, şeker hastalarının sayısı artacak ve bunların tetikleyeceği başka hastalıklar ortaya çıkacaktır.

Bunlara stresin de eklenmesi gerekir; beden ve zihin için zararlıdır ve ne oranda zararlı olduğu bunların önceki durumuna bağlıdır.

Aile içindeki kavgaların arttığı duyuluyor. Normal, herkes şöyle ya da böyle stres içinde olunca bu bir yerden patlıyor.

Çocukların durumu daha da kötü çünkü aylardır eğitim göremiyorlar. Eğitim, özellikle de küçük yaşlarda sosyal bir olgudur. Uzaktan eğitim, topluluk içinde ve öğretmenle doğrudan muhatap olarak yapılan öğrenimin yerini tutamaz. Burada nelerin öğrenildiği kadar nasıl öğrenildiği de önemlidir. Eğitim özellikle küçük yaşlarda aile sosyalizasyonundan sonra gelen ikinci sosyalizasyon ise eğer, mutlaka toplu yapılmak zorundadır. Ek olarak bu çocukların sürekli evde kalması gelişmelerini engellediği gibi evdeki büyükler için de ek sorun olmaktadır. Stresin arttığı bir ortamda ek sorunların iyi sonuçlara yol açmayacağı düşünülebilir.

Önümüzdeki aylarda bulaşma katsayısı düzenli olmasa bile düşecek, hayat yavaş olarak normale dönecektir.

Bunun ardından korona sonrası hastalıkları göreceğiz.