Sevgili okuyucular,

İranlı Mollaların şeriatçı rejimi, insanlık tarihine kara bir olarak geçen idam cezaları ve infazlarına devam etmektedir.

İranlı Mollaların, Şeriat rejimi uygulamalarının kaçınılmaz bir parçası olan, idam cezaları ve infazları, uluslar arası camianın ve insan hakları kurumlarının tepkilerine rağmen, insan canı almaya devam etmektedirler.

Geçtiğimiz günlerde, kendisine cinsel istismara kalkışan eski bir istihbaratçıyı öldürmekle suçlanan 26 yaşındaki Reyhaneh Cebbari Melayeri uluslar arası çağrılara karşın, demokrasi güçleri ve insan hakları kurumları, kadın örgütlerinin çağrılarına kulak tıkayarak idam edilmişti. Cebbari'nin son dileği açıklandı.

Cumhuriyet Gazetesinde yer alan habere göre; Cebbari, annesine mesajında son dileğini de iletti. Genç kadın, "Lütfen ağlama. Toprağın altında çürümek istemiyorum" ifadesini kullanarak annesinden yetkililerle görüşüp organlarını bağışlamasını istedi. Cebbari şunları yazdı:

"Lütfen mahkemeye başvur ve onlara dileğimi ilet. Ben asılır asılmaz kalbim, böbreklerim, gözlerim bağışlanabilecek tüm uzuv ve organlarımın bağışlanmasını istiyorum. Organlarımın nakledildiği kişilerden ne bir buket ne de dua bekliyorum."

Uluslararası Af Örgütü'nün başını çektiği pek çok örgüt, ölüm cezasının bozulması ve yeniden yargılanması için kampanya yürütmüştü. Cinayet soruşturmasında adil ve hukuki kurallara uygun olmadığı,pek çok soru işareti olduğu, vurgulanmasına rağmen, İranlı mollar rejimi,

26 yaşındaki Cebbari’i, dar ağacında sallandırarak, insanlık taihine yeni bir kara leke eklemiştir. Uluslar arası kurumların, henüz 26 yaşında olan Reyhaneh Cebbari Melayeri’nin ‘büyük baskı altında ifade verdiği, uzun süre avukatıyla görüştürülmediği, sonra avukatının değiştirildiği ve adil yargılanmadığına‘ dikkat çekilmektedir.

Devamla; ‘BM iki yıllık yargı sürecinin "kusurlarla dolu" olduğunu belirtti. Genel kanı, maktulün eski istihbaratçı olmasının yargı sürecini etkilediğiydi. İran yargısı şeriat çerçevesinde Sarbandi ailesine defalarca af çağrısı yaptı, ama aile "Cebbari doğruyu söylemeden olmaz" diyerek reddetti.

Anlaşılan İran mollalar rejimi için, önemli olan kendi iktidar çevrelerinin, hükümranlıklarının devam etmesi ve petrol gelirlerinin, şeriat’çı, Mollalar tarafından paylaşımıdır. Bu nedenle, mollalar rejimi için, insan hakları, kadın hakları, hak hukuk, adalet, sadece toplumu manipüle etmeye yarayan bir aldatmacadır.

Bir noktanın altını çizmede yarar vardır. Reyhaneh Cebbari Melayeri, gerek İran Mollalar rejimine ve gerekse sermaye çevrelerine ders niteliğinde, yazılı bir not bıraktı. Ailesine yazdığı mektupta; "Lütfen mahkemeye başvur ve onlara dileğimi ilet. Ben asılır asılmaz kalbim, böbreklerim, gözlerim bağışlanabilecek tüm uzuv ve organlarımın bağışlanmasını istiyorum. Organlarımın nakledildiği kişilerden ne bir buket ne de dua bekliyorum."

Evet, şeriat özlemleri içinde olanlar, karşımızda iki örnek bulunmaktadır. Bir tanesi 26 yaşında, genç bir bayanın, Mollaların ve Şeriat rejimim karanlık ilişkileri tarafından idam edilmesine rağmen, insanlığa, sermaye çevrelerine, karanlık yüzlerim temsilcisi, Mollalara, Şeriat rejimi özlemleri olanlara önemli bir insanlık dersi vermektedir.

İkincisi ise, sadece petrol gelirlerini paylaşmak, rüşvet yolsuzluk ve hırsızlıklarına meşruiyet kazandırmak için, dini referansları kullanmaktan çekinmeyen, Şeriatçı Mollalar rejiminin uygulamaları ve karanlık ilişkileridir.

Bir tarafta, haksız ve hukuksuz bir şekilde, Şeriatçı Mollalar genç yaşta tarafından yaşamdan koparılan, ama ‘organlarının toprak altında çürümesine’ gönlü razı olmayan ve başka insanlara yaşam kaynağı olması için çaba harcayan genç bir bayan.

Diğer yanda, İslam dinini referans alan, Şeriatçı Mollaların can almak için, uğraşları. İnsanlık, kimden yanadır? Kafalarınızı ellerinizin arasına alın ve düşünün? Sadece birkaç dakikalığına, belki bir sonuç elde edebilirsiniz!

“Ne bir buket, ne de dua bekliyorum."

27 Ekim 2014

Twitter: AliekberP

Facebook: aliekberpektas