Sevgili okuyucular,

Muhteşem yüz yıl mı? Başbakan R.T. Edoğağan, Kütahya havaalanı açılış törenlerinde yine, ‘form’undaydı. Yine sağa sola tehditler savurdu. Kendini sanki savaş meydanında hissedercesine, ‘mağrurlandı’  yüksek perdeden atmaya başladı.

Başbakanın, ‘tehditlerinden’ Film, Dizi yönetmenleri, TV sahipleride nasiplerini almış oldular. Uzun süreden beri, TV kanalarından birinde yayınlanan, Muhteşem yüz yıl isimli dizi, başbakan, R.T. Erdoğanın, sansürüne takıldı. Başbakana göre, ‘’muhteşem yüz belgeselinde yer aldığı gibi, ‘ecdatlamız böyle şeyler yapmazmış!’’ insan merak ediyor, ‘ecdatları’ neler yaparmış. Kendi hükümranlığı alanında bulunan, farklı inanç ve kimlikler için, ‘katli vaciptir’ fermanı çıkarmışlar.

Başbakan R.T. Erdoğanın, ‘ecdatlarımız’ diyerek sahiplendiklerinin, eli kanlı katiller olduğunun, tarihe kayıt olarak düştüğü bilinmektedir. Bu süreçte birde, ‘meşhur’ Ebu Suud vardır. Ebu Suud dönemin Şeyh-ül islamıdır. Kimdir? Ne yapmıştır? Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim döneminde 30 yıla yakın görevde bulunmuş ve Şeyh –üli slamlık yapmıştır. Yani günümüzün diyanet başkanına denk düşmektedir. Ebu Suud, nasıl nam salmıştır. Katliamları ve katliam fermanlarıyla nam salmaktadır.

 ‘‘Osmanlı kaynaklarının "nur yüzlü, vakur, muhteşem" ve "devletine layık Şeyhülislam" ilan ettiği Ebussuud Efendi, Kızılbaşlar için "canları, malları, namusları size helaldir" biçiminde fetvalar vermiş ve Alevi katliamlarının yolunu açmış, bu fetvalarla binlerce Alevi katledilmiştir‘‘

Görüldüğü gibi, Ebu Suud, kendisi gibi düşünmeyen ve inanmayanların, "canları, malları, namusları size helaldir" diyebilmekte ve caniliğini kanıtlamaktadır. Böyle bir katilin neresi savunulmaktadır. Anlamakta zorlanmaktayım.

Gelelim Muhteşem yüz yıl dizisinin yayınlanması ile ilgili, tehdit gerekçesine. Başbakan, dönem-dönem bu tarz çıkışlar yaparak, gündemi kendi lehine çevirme uğraşlarına girmektedir. Suriye poitikasında itibarsızlaşma ve açlık grevi eylemcilerinin ısrarları, AKP’nin çözümsüzlük politikasını önemli derecede zorlamaktaydı.

AKP hükümeti ve başbakan R.T. Erdoğan açıklamalarıyla tepki topluyor. Tepkiler karşısında çıkmaza giren başbakan saldırganlaşmaktan kendini alıkoyamıyordu. AKP kurmayları bazen birbirleriyle çelişkili ifadeler kullanıyor, bazenda yalan beyanatlarda  bulunmak durumunda kalıyorlardı. AKP kurmaylarının yalan, yanlış söylemleri toplumda, ‘yetti artık’ denilecek bir noktaya gelmekte ve tepki toplamaktaydı.

Başbakan bu ortamdan çıkış yollarını ararken, Muhteşem yüz yıl dizisi, böylece nasibini almış oldu. Dizinin yönetmeni, oyuncuları, senaristler ve yayınlayan Tv kanalı başbakan R.T. Erdoğan tarafından, ‘güzelce’ fırçalandılar. Fırça atmada yetmedi, Başbakan yargı kurumlarına’da seslenerek, yasal işlemlerin başlatılması yönünde görüş belirtmiştir.

Aslında başbakana kalsa, Türkiye toplumun, hatta bölge ülkelerinde yaşayan toplulukların, kaç öğün yemek yemelerine ilişkin bir fetva verecektir.

Ülkemizde yaşayan insanların nasıl inanacaklarına, hangi dili konuşacaklarına, hangi ulus ve inanca aidiyetlerini belirteceklerine karar vermektedir.

Kaç çocuk doğurlacağına, gazetelerde köşe yazarlarının nasıl ve hangi konuda yazacağına, TV yorumcuların nasıl ve hangi tarz yorum yapacaklarına başbakan R.T. Erdoğan karar vermek istemektedir.

Gençlerimizin, ‘dindar mı’ ‘kindar mı’ olacağına, toplumda dini ritüellerin nasıl yapılacağına da, karar vermek istemektedir.

Şimdi de, hasıl bir dizi, film veya belgelsel yapılacak, başbakan harekete geçerek karar vermek istemektedir. Kısacası başbakan aynı zamanda, Şeyh-ül islamlık görevinide, başbakanlıkla birlikte yürütürse, şaşmayın.

Başbakan aslında, ‘ecdatlarına’ özenmeke, hükümranlık kurma hayalleri peşindedir. Bu nedenle, ‘’ecdatlarımızın at koşturarak gittiği yere, bizde gideriz’’ diyebilmektedir. Başbakanın hayal aleminde gezdiği, günümüz dünyasının gerçeklerini kavramaktan uzak olduğu bilinmektedir. Ama bu gerçekliğe rağmen böyle bir istilacı düşünceyi dile getirmesi, ve bunu bir marifetmiş gibi kamuoyuna deklara etmesi dahi çok tehlikelidir.

Bu, ‘istilacı’ anlayış, ülkemizi sonu olmayan bir maceraya sürüklemenin kapısını aralayabilir. AKP ve başbakan R.T. Erdoğanın, Suriye politikası bunun bir ürünüdür. İstilacı politikanın mimarlarından olan, Dış işleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, beyanatlarındaki olumsuzluk kamuoyunca bilinmektedir.

Gelelim Muhteşem yüz yıl dizisinde verilen mesajlara. Başbakanın hiddetlemesini sağlayan, sahneler alanıda gerçeğin sadece bir bölümünü oluşturmaktadır. Osmanlı saraylarında envayi türlü Entrikiların döndüğü bilinmektedir. Harem, Osmanlı da olmayan ve bilinmeyen bir şey değildir. Başbakan, ‘ecdatlarımız’ böyle değildir derken, kendini fazla zorlamasın, ‘ecdatları’  dizi de, anlatılan dahada vahim konumdadır.

Resmi tarih kitaplarının, gerçekleri yansıtmadığını başbakan da, bilmektedir. Kendi yakınları, aile bireylerini dahi katlemekten kaçınmayan, Osmanlı hanedanları tarihte yerlerini almışlardır. Neden bu yöntemi seçmişlerdir? İktidar erkini eline geçirmek ve eline geçirdiği iktidarı elinde  tutabilmektir.

 Aslında, pandoranın kutusu açıldığında, başbakanın ‘ecdatlarının’ anlatılan da, daha vahim durumda olduğu ortaya çıkacaktır.

27.11.12