Sevgili okuyucular,




Mısır ordusu, tıpkı kendileri gibi düşünen ve hareket eden, bölge ülkelerindeki faşist ordulardan farklı davranamadı.

Faşist orduların ortak davranma refleksidir. Mısır ordusunun davranışı. Cuntacıların halka, muhaliflerine karşı makul davranacağını beklemek, aslında eşyanın tabiatına aykıdır.


Mısır Arab baharı ile uluslararası kamuoyun da, Mübarek rejimine karşı Kahire nin Tahrir meydanındaki direniş ve dik duruşu ile gündeme oturmuştu.

Mısır halkının önderlikten yoksun olması dolayısı ile, Mübarek sonrası Ordu güçleri ile pazarlık sonucu Müslüman kardeşlerin iktidar koltuğuna oturması sağlanmıştır.


Müslüman kardeşlerin iktidar koltuğunu gasp etmesi ve Muhammed Mursi'nin devlet başkanşlığı koltuğuna oturması, Mısır halkı için ikinci bir Mübarek vakası olarak tarihe geçmiştir.


Mursi iktidarı ve Müslüman kardeşler halka, emekçilere, kendisi gibi düşünmeyen ve inanmayanlara düşmanca yaklaştılar. Ellerinde bulundurdukları devlet ve iktidar olanaklarını, halka rağmen, halka karşı kullanan, en fahşi yöntemlerle ülkeyi yönetmeyi amaçlayan bir rejim sergilediler.


Mursi dönemi, Mısır halkı için kanın daha fazla akıtıldığı ve sömürünün dahada katmerleştiği bir dönem olmuştur.

Muhammed Mursi ve Müslüman kardeşler dönemi, Mısır da, İslam maskeli faşizm dönemi olarak tarihe geçecektir.


Mısır halkı Mursi ve Müslüman kardeşlerin Faşit diktatörlüğüne karşı da, Kahire nin Tahrir meydanını direniş alanı olarak benımse di. 

Yeniden sokaklar, meydanlar Mısır halklarının kanlı diktatörlere karşı haykırışlarının, Mısır semalarındaki derin sessizliği bozduğuna şahit oldu.


Mısır hakim sınıfları, halkın bu direnişi karşısında yeniden harekete geçerek, halkın kendi dinamiklerine dayanan önderlikten yoksun olmasını da, göz önünde bulundurarak, yeni bir tezgaha baş vurdu.


Yine Ortadoğu halklarının 'kaderi' imiş gibi, askeri faşit bir darbe ile iktidar koltuğuna yeniden apoletli çeteler oturdular.

Bu apoletli faşist generaller çetesi, tıpkı Mübarek ve Mursi gibi halka düşman, kan emici kenelerdir.


Mısır, ABD sermaye çevrelerinin santraç oyunu gibi iktidar koltuğunu bir hamlede değiştirme alışkanşığının bir örneğidir. ABD emperyalist çevrelerinin, Mısır daki faşist darbe karşısında sessiz kalmasının perde arkasında, CIA ajanlarının olduğunun yadsınamadığıdır.


Mısır'da 3 Temmuz 2013 tarihinde iktidarı gasp eden, General Sissi önderliğinde Cuntacı çetelerin hiç bir haklı ve meşru bir konumu bulunmamaktadır.


Mısır ordusu tarihin'de Mısır halkına kan, göz yaşı ve katliam'dan başka bir şey getirmemiştir. Abdulfettah El Sisi önderliğinde faşist generaller çetesinin Mısısr halkına getireceği, tıpkı Mubarek ve Mursi gibi faşist baskı, kan, gözyaşı ve katliamdır.

Mısır halkı mutlaka bir gün kendi dinamiklerine dayalı demokratik bir yönetime kavuşacaktır.


26.Temmuz Cuma günü Mısır halkını karşılıklı olarak bir çatışma zeminine süreklenerek kendi iktidarlarını sağlamlaştırma girişimleri asla kabul görmemelidir.


Gerek Abdulfettah El Sisi önderliğindeki çeteler ve gerekse islamcı faşist gürühun, Mısır halkını karşı karşıya getirme ve kışkırtma girişimlerine geçit verilmemelidir.


Mursi ve Müslüman kardeşler kadrolarının 'demokrasi' havarisi geçinmeleri asla kabul görmemelidir. İktidara gelince demokrasinin 'D'sinden dahi kaçınan bu güçler, kendileri iktidar koltuğundan olduğunda, 'demokrasi' havarsi geçinmeleri asla kabul edilemez bir durumdur.


Mısır ordusunun hangi nedenle olursa olsun, halkların demokratik talepleri karşısında katliamcı tutumu asla kabul edilemez!


26 Temmuz Cuma günü Kahire'de Adeviyye gerçekleşen katliamı kınıyoruz!


Mısır halkı, bu vb. katlamların hesabını mutlaka soracaktır!



 27 Temmuz 2013