İşte o açıklama:

Bilindiği gibi bundan birkaç yıl önce Nedim Şener ve Ahmet Şık aynı davada yargılanmışlardı. Bu davanın haksız/hukuksuz bir dava olması, demokratik kamuoyunun önemle izlediği ve tepki gösterdiği bir dava olarak kamuoyunun gündemine oturmuştu. O dönemde KCK tutuklusu olarak Silivri mahpusunda bulunuyordum ve mahpusluktan kaynaklı olarak gıyaben birbirimizden haberdar olmuştuk.

 Mahpustan çıktıktan sonra birçok insandan olduğu gibi Nedim Şener den de “geçmiş olsun” mesajı almıştım. Daha sonra yapılan bir görüşmenin bir yerinde “Beni Sen Öldür Maraş/78” adlı kitabın çalışmalarına başlayacağımı ifade etmiştim, konuyla ilgilenmiş, kitabı yayından önce görmek istediğini belirtmişti. O günlerde bütün kamuoyu gibi demokrat olduğunu düşündüğüm Nedim Şener’in kitabı yayından önce okumasından memnun olacağımı belirtmiş ve göndermiştim. Nedim Şener, çalıştığı Posta Gazetesindeki köşesinde, kitapla ilgili bir yazı yayınlamıştı. Biz de bu yazıyı kitabın arka kapak yazısı olarak değerlendirmiştik.

 Kitap yayınlandıktan sonra mahkemeye verilmiş ve bu vesile ile Nedim Şener’le aynı davada yargılanır hale gelmiştik. Bu yargılamayla ilgili olarak, Nedim Şener’in saygısızca saldırdığı Eren Keskin’in Genel Merkez yöneticisi olduğu İnsan Hakları İstanbul Şubesi, benim ve Nedim Şener’in ifade özgülüğümüzü savunan açıklamalar yapmış, haklarımızı savunmuştu.

 Arada geçen süre içinde, Nedim Şener, hızla “devlet”inin kanatları altına girmiş ve FETÖ karşıtlığı adına, AKP’nin zulmünü, zorbalığını, savaşçı ve işgalci politikalarının tamamını, “yalın kılıç” savunan bir role soyunmuştur. Dünyada birçok şeyi öngörmek imkân dahilinde olabilmektedir. Ancak bir insanın bu kadar kolay, hızlı ve ters yönde savrulabileceğini öngörmek ne yazık ki her zaman mümkün olamamaktadır. 

 Nedim Şener’in özgürlük ve demokrasi mücadelesine saldırdığı bu koşullarda, Nedim Şener’in “Beni Sen Öldür/Maraş-78” kitabının arkasındaki yazısı, sırtımda büyük bir yük, kendime ve halklara karşı işlenmiş bir suç belgesi gibi duruyordu. Huzursuzdum, dehşetli acı çekiyor ve kendimi özgürlük ve adalet adına bedel ödeyen insanlara haksızlık yapmış gibi hissediyordum. Ama olan olmuştu. Kitabın arka kapağındaki yazıyı silmek mümkün değildi. En fazla bu yazıyı daha sonraki baskılarda kullanmamaktı.   

 Ancak Nedim Şener’in savaş yandaşlığı, Kürt düşmanlığı ve demokrasi karşıtlığı ve katliam seviciliği, sınır tanımıyordu. Nedim Şener, insan hakları savunuculuğunda bir ömür tüketmiş, her türlü bedeli ödemiş, gösterdiği kararlılık ve tutarlılıkla halkların gönlünde taht kurmuş olan Eren Keskin’e alçakça saldırabilmiştir. Nedim Şener, buradan da durmamış, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük legal demokratik siyasi partisinin, aynı zamanda benim de eş genel başkanım olan Selahattin Demirtaş’a küfredecek kadar gözü dönmüş bir tutum içine girmiştir.

 Bu koşullarda, “Beni Sen Öldür/Maraş-1978” kitabının arka kapağındaki Nedim Şener’in yazısı, artık bir azap olmuş, durum katlanılmaz bir hal almıştır.  

 Bu nedenle, insan haklarına ve Kürtlere düşmanlığı, AKP ve savaş yandaşlığını bu düzeye taşımış olan Nedim Şener’in yazısının “Beni Sen Öldür/Maraş-1978” kitabımın arka kapak yazısı olmasından dolayı vicdanen kendimi rahatsız hissettiğimi, bu yazının kitabın yeni baskılarında kaldırılacağını bildirmeyi kamuoyuna karşı bir sorumluluk olarak kabul ettiğimi, saygılarımla belirtmek isterim.