Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk-Alman ilişkilerine dair yumuşama sinyalleri vererek, "Her iki taraf da ilişkileri normalleştirmeye hazır" demiş ve 2018'in çok daha iyi bir yıl olacağı beklentisi içinde olduğunu vurgulamıştı.

Dresden'de yayımlanan Sächsische Zeitung'un konuyla ilgili yorumunda şu satırlar dikkati çekiyor:

"Ankara'dan gelen yumuşama sinyalleri kulağa cesaret verici olarak geliyor ama inandırıcı değiller. Alman vatandaşlarının absürt suçlamalarla, bazı durumlarda iddianame ve Alman konsolosluk yetkilerinin desteği olmaksızın aylar boyunca cezaevinde tutulmaması, Alman federal hükümeti tarafından kabul edilebilir değil. Türkiye böyle bir tutum izlediği sürece, Türk-Alman ilişkilerinde hiç bir şey yoluna girmeyecek. Bu nedenle de, Türkiye'ye hâlâ Avrupa Birliği'ne aday ülke statüsü tanımanın hiç bir faydası yok. Şu anda geçerli olan anayasa ile ülkenin bu statüye sahip olması söz konusu değil."

Reutlinger General-Anzeiger gazetesindeki yorumda, İran'da günlerdir devam eden protesto gösterileri ele alınıyor:

"İran'da hiç alışılmadık şeyler oluyor. Mollaların rüşvetçi rejimine karşı protestolar ülkenin her yerine virüs gibi yayılıyor. Direnişin ne bir merkezi ne bir sözcüsü ne de siyasi talepleri var. Kolayca kontrol edilemeyecek bir durum oluşuyor. Zira protestoların farklı motifleri var. Ekonomik sıkıntılardan, artık iyice yerleşmiş rüşvete duyulan öfkeye, siyasi sistemde değişiklik isteğine kadar farklılık gösteriyor. Aralarındaki birleştirici nokta olan kötü hayat koşullarına duydukları öfkeyi ise sokağa boşaltıyorlar."

Weiden merkezli Der neue Tag gazetesinde ise İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in ülkesindeki protesto gösterilerinden Tahran rejiminin "düşmanlarını" sorumlu tutması irdeleniyor:

"Bu tipik bir tepki: Eğer bir ülkenin halkı mevcut rejime karşı sokağa dökülüyorsa, üst düzey yöneticilerin parmağı hemen yurt dışını gösterir. Ayetullah Ali Hamaney'in İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani gibi yatıştırıcı bir üslup kullanmayacağı bekleniyordu. Ruhani sokaklarda protesto gösterileri düzenleyenlere karşı anlayışlı bir tutum sergilese de, İslam Cumhuriyeti'nin dini lideri isyandan 'İran'ın düşmanlarını' sorumlu tuttu. Tahran'da bitkin düşen rejimin sonunun başlangıcı başladı. Artık soru, İran'daki dindar muhafazakâr kesimin iktidarı kaybedip kaybetmeyeceği değil. Artık soru bunun ne kadar hızlı olacağı."

Kuzey Kore lideri Kim'in Güney Kore ile diyaloğa hazır olduğu mesajının ardından Kış Olimpiyatları'na ev sahipliği yapacak olan Güney Kore, Pyongyang'a görüşme önerisinde bulundu. Münih merkezli Süddeutsche Zeitung'daki yorumda konuya ilişkin şu satırlar dikkati çekiyor.

"Ne Kuzey Kore ile ABD arasında gerçekten nükleer bir savaş çıkması tehlikesi bulunuyor ne de Güney Kore'nin Kuzey'i nükleersiz bir yola sokacak müzakere süreci ile Kuzey Kore'nin takvimi ve Kim'in liderliği olmadan birleşmeyi sağlama yönünde harekete geçirme şansı bulunuyor. Güney Kore'nin savunma için ABD'ye ihtiyacı var; varlığını sürdürebilmek için de dış düşman olan Kuzey'e. Yaşanan bu olimpik ilkbahar, Kore'nin bölünmesindeki ilkeleri pek değiştirmeyecek." (Deutsche Welle)