Dominic Kennedy imzalı haberde "İngiltere'deki Türklere birbirlerine karşı muhbirlik yapma ve siyasi muhalif olduklarından şüphelenilenleri Türkiye makamlarına bildirmeleri çağrısında bulunulduğu" belirtiliyor.

Haberde "İslam Kardeşliği adlı bir Facebook sayfasında Fethullah Gülen Cemaati'yle bağlantılı bir yardım örgütüyle bağlantılı olduğu iddiasıyla bir çocuk yuvasının adresinin paylaşıldığı" kaydediliyor. Times, İngiltere'deki Türk muhaliflerin Ankara'daki makamların pasaportlarını iptal edeceği ve 15 Temmuz darbe girişimine destek verdikleri iddiasıyla iadelerinin isteneceği korkusuyla yaşadıklarını da söylüyor.

'Gülen destekçilerine yıldırma'

Haber şöyle devam ediyor;

Türkiye, darbe girişiminden Amerika'da yaşayan dini lider Fethullah Gülen'in destekçilerini sorumlu tuttu. Sayıları binden az olduğu tahmin edilen İngiltere'deki destekçileri en kötü yıldırma olaylarına maruz kaldı. Manchester'daki bir çocuk yuvası, sahibi Gülen'in öğretilerinden ilham alan bir yardım kuruluşu olduğu için hedef alındı. Bir diğer olayda bir Gülen destekçisi "Türk Ulusal İstihbaratı, Özel Harekât ve Operasyonları"ndan yollandığı iddia edilen tacizkâr mesajlar aldı"

Haberde görüşlerine yer verilen Regent's Üniversitesi Ulusaşırı çalışmalar Profesörü İbrahim Sirkeci, sürgüne gelenler ve siyasi iltica başvurusunda bulunanlarla İngiltere'deki 250 bin kişilik Türk nüfusun artmasını beklediğini söylüyor.

Zaman'ın Londra baskısının Genel Müdürü Ömer Yalçınkaya da, işletmelerin gazeteye reklam vermekten kaygı duyduğunu belirtiyor.

'Erdoğan'ın uzun kolu'

Times, konuya başyazılarından birini de ayırmış. Yazının "Erdoğan'ın uzun kolu" başlıklı yazıda "Türkiye'nin acımasız tasfiyelerini İngiltere'ye ihraç etmesine izin verilemez" deniyor. Yazı şöyle başlıyor;

"17.yüzyıldaki Huguenotlar'dan bu yana İngiltere, siyasi ve dini sürgünlere kucak açmak gibi gurur verici bir şöhret geliştirdi. Şu anda da, Recep Tayyip Erdoğan'ın karşıtları takip ve tedirgin edilirken, hükümet sağlam durmalı ve Türkiye'nin uydurma suçlamalarla iade isteklerine direnmeli. İngiltere'deki Türk gazetecileri ve işadamları artan bir baskı altında. Ankara'dan bir parlamento heyeti, geçtiğimiz günlerdeki ziyaretlerinde açıkça 'bir terör örgütüne mali ve propaganda desteği veren' Erdoğan karşıtlarını bir listesini yaptıklarını söyledi. Burada kast edilen Erdoğan'ın Temmuz'daki darbe girişiminin arkasında olduğunu iddia ettiği Gülen hareketi."

Darbe girişiminin 271 kişinin hayatına mal olduğunu yazan gazete, "cumhurbaşkanı Türk kamu hayatının her yanı üzerinde kontrolünü kurmaya çalışırken, darbe girişimi sonrası sıradışı oldu" diyor ve girişimden sonra Türkiye'deki tutuklamalar, görevden almalar, kapatılan televizyonlar ve el konulan özel okullardan bahsediyor.

"NATO müttefiki bir ülkenin İngiltere'deki toplulukları bölme girişimlerini desteklemesinin hoş görülemez olduğunu" söyleyen Times şöyle devam ediyor;

"Bu hesaplanmış ihlalin yıkıcı potansiyeli Almanya'da açıkça görülebilir. Erdoğan'ın Alman-Türk destekçileri Facebook ve WhatsApp'ı, Amerika'da sürgünde yaşayan vaiz Muhammed Fethullah Gülen'in destekçileri oldukları gerekçesiyle, restoranları, kuaförleri, doktorları, müteahhitleri boykot etme çağrıları için kullanıyor. Camilerde Müslüman Türkler'den bazı dükkânlara gitmemeleri isteniyor. Türk girişimcileri bazı Erdoğan protestocuları tarafından vatan haini ilan ediliyor. Almanya'ya onlarca resmi tutuklama ve iade talebi ulaştı. Bu İngiltere için de planlanıyor olabilir."

'Mücadele İngiltere'ye taşınmamalı'

Almanya'nın Avrupa'ya mülteci akışının önlenmesi için Türkiye'ye bağımlı olduğu için fazla bir tepki vermediğini söyleyen Times, ABD'nin de Gülen'in iadesi için baskıaltında olduğunu ve Ankara'nın sinirlerini yatıştırmaya çalıştığını belirtiyor. Ancak Gazete İngiltere'nin bu kadar Türkiye'ye bağımlı olmadığına dikkat çekiyor. Yazı şöyle sona eriyor;
"İngiltere doğru bir adım atarak Türkiye'de devletin başına karşı düzenlenen darbe girişimini kınadı. Dahası, Türkiye Ortadoğu ve ötesinde yaşamsal önemde bir müttefik. Ancak darbe sonrası girişilen tasfiyeler Türk devletinin istikrarına değil, cumhurbaşkanının acımasız bir demokrasi parodisi yaratma hırslarına hizmet ediyor gibi görünüyor. Bu mücadelenin İngiltere sokaklarına taşınmasına izin verilmemeli" (BBC)