‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla 49 gün önce tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme, Kabaş hakkında tahliye kararı verdi. “Kamu görevlisine hakaret” suçlamalarından beraat kararı veren mahkeme, Kabaş’ın “cumhurbaşkanına hakaret” suçunu işlediği sabit olduğu gerekçesiyle 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.

Tahliye edilen Sedef Kabaş, canlı yayında açıklamalarda bulundu.

Kabaş şunları söyledi:

İsrail'i boykot çağrısı yapan sunucuya çıkış verildi İsrail'i boykot çağrısı yapan sunucuya çıkış verildi

Desteği, mesajlarınızla yüzlerce mektubunuzla hissettirdiniz. Ama inanın, diğer yüzlerce desteği artık kız kardeşlerim dediğim burada yatan kadınlar da bana desteği hissettirdi. Dünya görüşleri birbirinden çok farklı o inanılmaz kadınlar bana sahip çıktı. Bu da bir kere daha gösteriyor ki, biz haklıyız. Haklıysanız korkmayacaksınız, haksızlık varsa susmayacaksınız arkadaşlar.

Ne yapacağız biz bundan sonra? Bize bir genelge yayınlasınlar, bilelim. Hangi atasözünü

kullanacağız bilelim. Bunun sınırını kim çiziyor? Demokrasinin işlediği hukuk devletlerinde insanlara bu yaşatılmaz. Ama ne oldu? Mevcut iktidarın bütün imkanlarını kullanarak, bir kadın gazetecinin üzerine çullandı. Biliyorsunuz bu yayın TELE1’de oldu, o yayın sırasında ve sonrasında da hakaret ettiğime dair tek bir kişi – özellikle duayen gazeteci Uğur Dündar- müdahale etmedi. Eğer hakaret olsaydı başta Dündar müdahale ederdi. Hiç kimse hakaret ettiğime dair eleştiride bulunmadı, izleyiciler de dahil.

Erdoğan bir namaz sonrasında mikrofonu aldı, tarihe geçen o sözleri söyledi. Dilini koparırız, haddini bildiririz diye. Aynı günün akşam saatlerinde, hatırladığım kadarıyla Takvim gazetesiyle beni hedef alan savcıları göreve davet eden gazete bir manşet attı. ‘Hoşt Sedef Kabaş’ diye… Bir anlamda ilk kurşun atılmıştı, sonra sosyal medyadaki troller hakkımda binlerce hakaret ve linç kampanyaları başlattı. Sonrasında ise sabaha doğru gözaltına alındım.

Ardından apar topar mahkeme, polis bile ifademi almamışken ki polis arkadaşlar tanıyorlar beni. Çünkü o kadar çok ifadeye giden ve bir kez olsun gitmemezlik yapmamış bir insanım ki… İfade bile saatlerce sürdü, daha tamamlanmadan dönemin Adalet Bakanı Gül ne dedi? ‘Bu hadsiz açıklamalara hak ettiği cezalar verilecektir’ diyerek ihsası rey denilen şeyi yaptı. Akabinde AKP’nin önde gelenleri koro halinde beni suçlu ilan ettiler. Şöyle düşünün; bugünün Türkiye’sinde AKP birini işaret ediyor, medyası bunu yayıyor. Tutuklanıyorsun, sonra diyorlar ki ‘delil karartma, kaçma şüphesi’… Yarın öbür gün biri kaçacaksa o Sedef Kabaş olmayacak.

‘Böyle gazetecileri hapse atıyoruz, ayağınızı denk alın’ mesajını vererek gözdağı vermeye çalışıyorlar. Soru şu? Korkacak mıyız? Elbette hayır. Milyonlar bunun yanıtına hayır diyor, bunu biliyorum. O yüzden haklıysan korkmayacağız, haksızlığa uğruyorsak susmayacağız. Ben gazeteci olarak elimden geldiğince gerçekleri yazmaya devam edeceğim, kimsenin şüphesi olmasın.

Duruşmanın olacağını bile bilmiyordum, akşam söylediler. O kar kış, 35 yılın en korkunç soğuğu diye ilan etmişlerdi, yollar kapalı kimse gelemez diyordum. Şimdi hava açık güneş var, bu ne demek? Hiçbir zaman ümidimizi kaybetmeyeceğiz demektir.

“OĞLUMU ÇOK ÖZLEDİM”

En büyük temennim oğlumla kucak kucağa uyumak.. Çok özledim çünkü, sürpriz yapacağım.