Ağırlıklı olarak ABD ve İngiliz siyasileri hedef alan değerlendirmede, sorumlu gösterilenlere yöneltilen suçlamalar şöyle: Kriz adım adım geliyorum derken, ABD Başkanı Barack Obama, Amerikan askerlerini gönderme konusundaki kararsızlığıyla krizin büyümesine katkı sağladı. Zamanında yapılacak hava saldırıları ile IŞİD’in ilerlemesi daha başından önlenebilirdi. 2011 yılında Irak’tan ABD askerlerinin çekilme kararını yeniden seçilebilme düşüncesiyle aldı. Irak’ın çıkarları göz önünde bulundurulmadı. 

BABA VE OĞUL BUSH

Obama belki yaptıklarıyla eleştirilebilir ama asıl sorumlu zamanın ABD Başkanı George W. Bush’dur. 2003 yılında Bush, "Irak demokrasiye geçecektir. Irak’ın bu başarısı Şam ve Tahran'a mesaj olacaktır. Özgürlük her milletin hakkıdır” diyordu. Ancak 11 yıl sonra ülkeyi seçimle gelen bir diktatör Nuri El Maliki yönetiyor. George W. Bush’un demokrasi için bombalama fikri, Ortadoğu’yu harabeye dönüştürdü ve sonu gelecek gibi de görünmüyor.

TONY BLAİR

Tony Blair, George W. Bush’a Saddam’ın devrilmesi konusunda destek verdi. 2002 yılında Saddam Hüseyin’in elinde kitle imha silahları olduğunu öne sürerek, dünya kamuoyunun yanlış yönlendirilmesine katkı sundu. Kendi istihbarat birimlerinin uyarılarını dahi dikkate almadı. Onu sadece, nasıl olursa olsun, Irak’a girme ilgilendiriyordu.

DİCK CHENEY

George W. Bush’un ardından Beyaz Saray’ın en güçlü adamı olan Dick Cheney, Irak’a girme kararını şiddetle savunuyordu. Savaş nedeniyle yüz binlerce kişi ölürken, savaş ve ülkenin yeniden inşası için 2 trilyon Dolar harcandı. ABD petrol şirketi Halliburton’un başkanlığını yapan Cheney, Amerikan askerlerinin Irak’ta kurtarıcı olarak karşılanacağını belirtiyordu. 2005 yılında, “Irak, bir kaç ay içinde kurtuluşa erecek” diyordu Cheney, ama dokuz yıl sonra Irak tamamen çökme noktasına geldi.

IAN BREMER

ABD’nin Irak’taki sivil koordinatörü olan İan Bremer, 2003 yılında Saddam Hüseyin ve Baas rejiminin sonunun geldiği müjdesini veriyor, George W. Bush ise kendisine tam destek verdiğini belirtiyordu. Sonuç: Farklı etnik unsurları barındıran Irak’ı bir arada tutan Irak ordusu yavaş yavaş dönüştürülmek yerine dağıtıldı. Yeni oluşturulan ordu ise Musul’da direniş dahi göstermedi.

DOUGLAS FEİTH

Pentagon’un eski Müsteşarı olan Douglas Feith,  ABD’nin Irak’taki felaket politikasının mimarlarından biri. Pentagon "Terörle Mücadele Değerlendirme Birimi" başkanı olarak, Bush yönetiminin istediği Saddam Hüseyin ve Usame bin Ladin arasında bağlantı olduğuna ilişkin kanıtları bulan kişi. Kanıtların yanlış olduğu Irak’a girildikten sonra görüldü ama artık çok geçti. Aşırı dincilerin Irak’ı ele geçirmesinde onun da önemli payı var.

NURİ EL MALİKİ

IŞİD Irak’taki krizin tetikleyicisi değil, ortaya çıkan boşluktan yararlanan bir örgüt. Bunu Irak’ı yöneten Nuri El Maliki 2006 yılından bu tarafa izlediği politikalarla başardı. Sünni grupları kendinden uzaklaştırarak IŞİD’in güçlenmesine neden oldu. Sünniler bu politikalara tepki olarak şimdi kendisine destek olmuyor.

BEŞAR ESAD

Batılı ülkelerin aşırı dincilerden korktuğunu gördü ve onları destekledi. Suriye’de ayaklanmalar başladığında yüzlerce tutuklu aşırı dinciyi serbest bıraktı. Suriye ordusu muhaliflere yönelik hava harekatı düzenlerken, IŞİD yanlılarının bulunduğu bölgelere dokunulmadı. Bazı kentleri ele geçirmelerine göz yumdu. Muhaliflerle savaşan IŞİD, Esad’ın nefes almasını sağladı. IŞİD kontrolündeki bölgelerden petrol sevkıyatı ile güçlenmelerinin önü açıldı.

Haccac El Ajmi, Kuveyt'li Sünni vaiz IŞİD militanlarının silahlanması ve maddi destek bulmalarına bizzat katkı sundu. Twitter aracılığı ve çeşitli kampanyalarla Suriye’de ayaklanmanın büyümesini sağladı. Körfez ülkeleri ve zengin şeyhlerden maddi destek aldı. Artık kendi kendisini finanse edecek noktaya geldiler. Petrol bölgelerinin kontrolü ve rehinelerden aldıkları fidye ile finans sıkıntıları kalmadı.