Moskovsky Komsomolets gazetesi, "Rusya Karabağ'ı katliamdan kurtardı ama Ermenistan buna gereken değeri vermiyor" başlıklı başyazısında, "Rusya, askerlerimizin hayatına mal olabilecek büyük bir potansiyel bedel ödeme sorumluluğu üstelenerek Dağlık Karabağ'da feci bir katliamı önledi… Büyük bir gücün rolü sadece hoş şeyler içermiyor. Bu statüyü korumak için düzenli bir şekilde yüksek bedeller ödemek gerekiyor. Barış gücünü Karabağ'a göndererek Rusya bu amaç uğruna bir bedel daha ödüyor" ifadelerini kullandı.

Nezavisimaya Gazeta ise Karabağ'daki üçlü anlaşmaya ilişkin olarak askeri uzman Albay Alexander Zhilin'in "Türkiye'nin stratejik çıkarlarıyla tamamen örtüşüyor" değerlendirmesine yer verdi:

Zhilin, "Erdoğan Güney Kafkasya'yı kazandı (şimdilik sadece Güney Kafkasya)… Bir kez daha ağır bir küçük düşürme karşısında sessiz kalmış ve askeri helikopterinin düşürülmesi ve pilotlarının ölümü karşısında misilleme bile yapmamış olan Rusya, Erdoğan'ın koşullarıyla anlaşma imzalayarak onun karşısında ağır bir itibar kaybına uğramıştır… Bu durum, Kafkasya'nın bir bütün olarak kaybına, ve bunun yakın bir gelecekte sadece onunla da kalmamasına yol açabilir. Rusya'nın varsayımsal olarak bile bir tek müttefiki kalmadı" ifadelerini kullanıyor.

Rusya için 'bölgesel bir diplomatik zafer'

Telegram kanalı Temnik ise Vladimir Mukhin'in "Karabağ'da barış gücünü bekleyen Türk tuzağı" başlıklı bir değerlendirmeye yer verdi.

BBC Türkçe'nin haberine göre yazıda, "Son yıllarda Ukrayna yanlısı propaganda konusundaki aktif çalışmalar da dahil bir dizi suçlamalar, Rusya'nın 'saldırgan' olarak görülmesine yol açtı… Karabağ'daki misyon ise 'oyun masasını' tersine çevirecek. Yeni ayarlar Rusya'nın öncelikle barış gücü olduğunu gösteriyor. Bu ise 'büyük bir satranç masasında' bölgesel bir diplomatik zafer anlamına geliyor" ifadeleri kullanıldı.

'Türkiye'nin prestiji arttı'

Vedomosti gazetesinde ise Konstantin Makiyenko imzalı "Rusya Karabağ'da nasıl kaybetti?" başlıklı yazıda konuyla ilgili şu cümleler dikkat çekiyor:

"Karabağ'daki ikinci savaş, sadece Ermenistan için değil Rusya için de felaket jeopolitik sonuçlar taşıyor… Acı gerçek şu ki Moskova'nın Güney Kafkasya'daki nüfuzu büyük ölçüde azalırken, talihli ve kavgacı Türkiye'nin prestiji büyük ölçüde arttı…

"Bakü, son 300 yıldır bölgedeki ana güçler olan üç emperyal ulus olarak Rusya, Türkiye ve İran arasında mantıklı denge politikasına neden devam etsin? Asıl milli görevi, 1994'te kaybettiği toprakları geri almaktı ve bunu başardı, Türkiye ile doğrudan bağlantı sağladı ve artık Ruslarla daha farklı bir tonda konuşabilir…"

'Rusya gücünü göstermeyi başardı'

Kommersant gazetesi ise Rusya'nın Kırım örneğinin ardından Azerbaycan'ın mevcut statükoyu kendi lehine bozan ve daha önce kaybetmiş olduğu toprakları geri alan ikinci ülke olduğunu belirterek, diğer eski Sovyet cumhuriyetlerinin de bu örneği tekrarlayabileceğine dikkat çekiliyor.

Sergei Markedonov imzalı "Gücün kuralı" başlıklı yazıda şu ifadelere yer veriliyor:

"Rusya sesini duyurarak gücünü göstermeyi başardı. Minsk Grubu'nun katkısı olmadan ve Türkiye veya Batı ile geniş jeopolitik anlaşmalara başvurmadan kendi başına savaşı durdurdu… Ancak bu yeni statükoda, Rusya'nın barış gücü operasyonu ile desteklenen ateşkesin muhtemel şiddetli çatışmaları otomatik olarak önlemeyeceği de bilinmeli."

Novaya Gazeta'da ise Yulia Launina imzalı "Kaybeden her şeyi kaybediyor" başlıklı yazıda şöyle deniyor:

"Kremlin, Dağlık Karabağ'da Ermenilerin yenilgisi kesinleşene kadar bekledi ve Azerbaycan'ın zaferini ve Ermeni sivil halkın katliamdan korunmasını garantiye almak üzere müdahale etti… Kremlin, bu savaşta korkunç ve geri dönülmez bir yenilgi alanın sadece Paşinyan olduğunu sanıyorsa yanılıyor. Rusya da stratejik bir yenilgi aldı. Kremlin Karabağ'da Ermenileri katliamdan korudu ama yenilgiden korumadı…

"İslamcı aşırıcılık (Rusya'daki da dahil) güçlü bir ivme kazandı… İlham Aliyev, Rus barış gücüne ek olarak Türk barış gücünün de bölgede var olacağını ifade etti."