İşte İsviçre’den Neue Zürcher Zeitung. Hollanda’dan De Telegraaf, Fransa’da yayımlanan Dernières Nouvelles d'Alsace, İtalya’nın prestijli gazetelerinden La Repubblica ve İspanya’nın El Mundo gazetesinin Türkiye'deki 31 Mart yerel seçimleri üzerine haberlerinden bir bölüm. 

La Repubblica, seçim sonuçlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kariyerini olumsuz etkileyeceği görüşünde:

"Recep Tayyip Erdoğan bu seçimleri, kendisiyle ilgili şahsi bir referanduma çevirmek için elinden geleni yaptı. Ülkeyi etkisi altına alan ekonomik durgunluğun olumsuz etkilerini ve bu durgunluğun siyasi bedelini kendi popülaritesi ile hafifletmeye çalıştı. Ancak bunda başarılı olamadı. Ve şimdi özellikle Ankara ile İstanbul’daki mağlubiyetler uzun kariyerinde ayağının takıldığı taşlar olarak görülebilir. Hatta belki de başkanın çöküşünün bir işareti."

Dernières Nouvelles d'Alsace, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetim tarzının ülkesindeki bazı çevrelerde bıkkınlık yarattığı görüşünde:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi, baskı altına alma konusunda ustalaşmış bir isim bile sandıktan çıkan değişimin farkına varabilmeli. Sembolik öneme sahip İstanbul ve Ankara’da partisinin çektiği sıkıntıları göz önünde bulundurduğumuzda, oyunun kuralını değiştirmek için yoğun çaba sarfetmiş olan Erdoğan’ın yüzündeki öfkeli ifadeyi hayal edebiliriz. Ülkenin ekonomideki akciğeri (İstanbul) ve siyasi merkezi (Ankara), Cumhurbaşkanı'nın yönetim metotlarından artık bıktıklarını açıkça ortaya koydu. Rejimin sesini duyurma ve tanıtımını yapma imkanı bulamayan rakipleri, doğal olarak ekonomik durgunluktan kaynaklanan homurdanmadan oyları toplayarak faydalandılar."

El Mundo gazetesi de seçimlerle ilgili değerlendirmesinde, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumun sandığa yansıdığı fikrini savunuyor:

"Otoriterliğiyle raydan çıkan Türkiye‘nin cumhurbaşkanı hiç beklemediği bir engelle karşılaştı: Seçmenler. Pazar günü, uzun zaman sonra Erdoğan’a ilk yenilgiyi tattıran seçimler, ülkeyi felakete sürükleyen politikanın reddi anlamına geliyor. Türkler ağır bir ekonomik durgunluk, giderek artan işsizlik ve biraz da hükümetin ekonomide aldığı yanlış önlemler neticesinde yaşanan yüksek bir enflasyonla kıvranıyor. Ve tüm bunlar, anayasadaki değişiklik sayesinde başkanın neredeyse sınırsız bir güce sahip olduğu, basın özgürlüğünün yokluğuyla adından söz ettirdiği, baskıların son zamanlarda çok ağırlaştığı ve muhalefetin neredeyse tamamen etkisiz hale getirildiği bir senaryo içinde yapılıyor."

Seçim sonuçlarını Türkiye’nin ekonomik durumu ile açıklayan bir başka gazete de De Telegraaf:

"Erdoğan’ın tarihi yenilgisinin ana sebepleri ekonomideki durgunluk ve yüksek enflasyon. İkisinin de sebebi Erdoğan yönetimi altındaki ekonomi politikaları... Asıl soru şimdi Türkiye’de ne olacağı? Bir yanda medyanın büyük bir kısmı hala Erdoğan’ın elinde. Ayrıca anayasadaki değişiklikler sayesinde ülkenin cumhurbaşkanı çok geniş yetkilere sahip. Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimi 2023 yılında yapılacak. Yani seküler Türkiye’nin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde."

Yerel seçimleri geniş bir şekilde irdeleyen gazetelerden biri de Neue Zürcher Zeitung. Gazete, iktidarın hala çok güçlü bir biçimde Erdoğan’da olduğunu ifade ediyor:

"Bir anlamda bir kamuoyu yoklaması da olan seçimler Erdoğan için hayal kırıklığı oldu. Ama bundan fazla da bir şey yok ortada. Zira ülkenin belirleyici iktidar koşullarında bir şey değişmeyecek. Oldum olası merkezi bir devlet yapısına sahip olan Türkiye, Erdoğan’ın tek adam yönetiminde süper merkezi bir ülke haline geldi. Hoşlanılmayan belediye başkanlarının para kaynağı, hükümet tarafından kapatılabilir. Parlamento seçimleri ancak 2023 yılında yapılacak, kaldı ki o parlamentonun da başkanlık sistemine geçildiğinden beri yetkileri zaten budandı. Ayrıca Erdoğan seçim kampanyasındaki tehdidini gerçeğe dönüştürerek  “terörist“ belediye başkanlarının yerine kayyım atayabilir; Kürt yoğunluklu kentlerin birçoğunda daha önce yaptığı gibi. İstanbul ve Ankara’da buna cesaret edemeyecektir. Ancak başkanın iktidarı için her daim nasıl mücadele ettiğini bilenler, ondan her şeyi bekliyor. Türkiye’deki muhalefet çok erken sevinmemeli." (Kaynak: Deutsche Welle)