Yaklaşık üç yıl önce Akşam ve Star Medya Grubu'ndan ayrılan Mustafa Karaalioğlu ve Mehmet Ocaktan gibi isimlerin öncülüğünde kurulan Karar Gazetesi zor günler geçiriyor. İktidara yakın medyadan ayrılan isimlerin kurduğu ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yakın olduğu iddia edilen Karar muhafazakâr çizgisiyle tanınıyor. Ancak iktidara muhalif olduğu gerekçesiyle çıktığı ilk günden bu yana özellikle sosyal medyada hedef alınıyor.

Karar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, hiçbir siyasi ya da toplumsal kanadın sözcülüğünü yapmadıklarını söylüyor. Gazeteyi "Biz kendimizi muhalif, muvafık ya da yeni Türkçeyle yandaş diye tanımlamıyoruz. Bağımsız yayıncılık yapma çabasında olan bir gazeteyiz" diye tanımlıyor.

Sabırla bekledik

Kiras, Karar Gazetesi'nin yayın hayatına başladığı tarihten itibaren "yoğun, sistematik ve arkası kesilmeyen çeşitli baskılarla karşı karşıya olduğunu ve artık kendilerine yönelik baskının ekonomik olarak tahammül edilemez noktaya ulaştığını" belirtiyor. Kiras bu durumu, "Sistematik bir baskı ve özellikle de reklam verenlere yönelik ambargonun muhatabıydık. Sürekli bunların geçeceğini bunlardan vazgeçileceğini umarak sabrettik ama özellikle ekonomik anlamda artık sabredemez duruma geldik" diye özetliyor. Deutsche Welle'nin haberine göre kendilerine yönelik baskının iktidardan mı geldiği sorusuna Kiras şu yanıtı veriyor:

"Türkiye'de kimin ne yaptığı, hangi işleri kimlerin yaptığı herkesçe bilinen konular. Ayrıca isim telaffuz etme ihtiyacı duymuyoruz. Karşımızda şahıslardan ziyade bir mekanizma var. Bir anlayış var, bir zihniyet var. Bir iktidar yapma tarzı var. Dolayısıyla özne derken fail derken kim ya da kimlerin olduğu ortada belli."

İlan alamıyoruz

Kiras'a göre Karar yayın hayatına başladığı tarihten beri bir ilan ambargosu ile karşı karşıya. Bu konuda sadece reklam veren kamu kurumları değil, özel sektördeki şirketler de gazeteye ilan verme konusunda engelleniyor. Hatta reklam verenler Karar'a ilan vermemeleri konusunda uyarılıyor.

Karar gibi ilan almakta sıkıntı yaşayan bir başka gazete de muhalif kimliğiyle tanınan Evrensel.Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, resmi ilanlar açısından karar yetkisinin Basın İlan Kurumu'nda olduğunu hatırlatıyor. Polat, Basın İlan Kurumu‘nun gazetelere tirajlarına bağlı olarak belirlenen katsayı üzerinde resmi ilan verdiğini söylüyor. Peki hangi gazeteye ne kadar ilan verdiği denetleniyor mu? Polat'a göre işte sorun burada başlıyor:

"İktidarın kontrolü dışındaki bir gazetenin satışının gerçek satış mı, yoksa bayiden toplu gazete çekerek şişirilmiş bir tiraj mı olduğu sıkı bir biçimde denetlenirken, iktidara yakın yayın yapan gazetelerin tirajlarının aynı biçimde denetlenip denetlenmediği ciddi bir soru işaretidir. Örneğin iktidara yakın bir gazete 200 bin tiraj üzerinden belirlenen katsayı ile ilan alırken, aslında bu gazetenin gerçek tirajının 70 bin civarında olduğu ya da daha da az olduğuna dair ciddi bir kuşku vardır. Bu pek çok gazete açısından geçerli. Bu konuda sağlıklı ve şeffat bir denetime ihtiyaç var."

Polat'a göre özel şirketlerin ilanları konusunda Karar Gazetesi'nin de eleştirdiği gibi bir ambargo söz konusu. Polat aksi durumda "Özel şirketler, iktidarın bir temsilcisi tarafından uyarılabiliyor, kulağı çekilebiliyor ve eğer o gazeteye ilan vermeye devam ederse ticari ilişkilerinde, ihalelerde ciddi bir ambargo ve sorunla karşılaşabiliyor" diyor. 

Gazetelerin ortak sorunu

Evrensel solcu çizgisiyle muhafazakâr Karar'dan çok farklı bir gazete. Genel Yayın Yönetmeni Polat'a göre muhafazakâr Karar iktidarın hegemonyasını karşısına almış bir gazete değil. Ancak kağıda gelen zam gibi konularda gazeteler benzer sorunları yaşıyor. Polat, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin gazetelerin yaşadığı kağıt sıkıntılarıyla ilgili gazetelerin genel yayın yönetmenleri ve yöneticileriyle yaptığı toplantı sırasında Karar Gazetesi'nden gelen yöneticilerin kendilerine "Sizi dışarıdan, bizi içeriden dövüyorlar. Gerçekten çok zor durumdayız" dediğini aktarıyor.

Kağıt fiyatlarındaki artış

Türkiye'de basın kuruluşlarının yaşadığı bu sıkıntılar basın örgütleri tarafından yakından izleniyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş'a göre Karar Gazetesi'nin yakındığı baskı, ambargo ve ilan alamama sorunları Türkiye'de yazılı basının içinde bulunduğu durumu özetliyor.

Yaklaşık 30 gazetenin benzer durumu yaşadığını söyleyen Durmuş, ekonomik sıkıntıların özellikle dolardaki yükselişle kağıda zam gelmesiyle daha da vahim bir hâle geldiğini söylüyor. Durmuş, "Kimi basın kuruluşları bu sorunu ifade ediyor, kimileri ise ifade edemiyor. İktidara yakın diye tabir ettiğimiz medya kuruluşları da ciddi bir ekonomik sıkıntı içinde. Bunu dillendirmekte güçlük çekiyorlar" diyor.

Basın İlan Kurumu adil davranmıyor

Durmuş'a göre gazetelerin tirajı düşerken maliyetleri ise giderek artıyor. Ancak Durmuş ilan konusunda iktidara yakın medya ile muhalif medyanın durumunun farklı olduğu görüşünde.

Durmuş, "Basın İlan Kurumu ilanları dağıtırken adil davranmıyor. Bunu ispatlamak zor. Orada bir yönetmelik çerçevesinde ilanları dağıtıyorlar. Örneğin Karar Gazetesi en alt sınırdan alıyor bu ilanları. Gazetelere verilen resmi ilanların alt ve üst sınırları var. Kurum alt sınırdan da verebiliyor ilanı üst sınırdan da" diye konuşuyor.

Konu yargıya taşınabilir mi?

Karar Gazetesi kendisine özellikle ilan konusunda "uygulanan ambargonun", Türk Ticaret Kanunu ve rekabeti düzenleyen kanunlara aykırı olduğu görüşünde. Peki Karar ya da Evrensel gibi kendilerini "bağımsız medya kuruluşu" olarak tanımlayan gazeteler Basın İlan Kurumu'nun dağıttığı ilanları "adil olmadığı" gerekçesiyle yargıya şikayet edebilir mi? Türkiye'de basın davaları konusunda akla ilk gelen isimlerden biri olan tecvrübeli avukat Fikret İlkiz'e göre "evet".

Avukat İlkiz Anayasanın 29 ve 30. maddelerinin basın özgürlüğünün sağlanması ve insanların bilgi sahibi olmalarını düzenlediğini belirtiyor. İlkiz basın-yayın faaliyetini zorlaştırıcı, sıkıntıya sokan hukuki ticari anlamda bir iş ya da bir kanun yapılmasının anayasa bakımından aykırılık oluşturduğunu vurguluyor.

Basın İlan Kurumu gibi kurumların bu düzenlemelere (Anayasa) uygun ilan dağıtması gerektiğini söyleyen İlkiz, "Asıl mesele bunların ayrım yapılmaksızın yerine getirilmesini sağlamak için yasal düzenlemelerin devlet tarafından yerine getirilmesidir. Haksızlığa uğradığını düşünen medya kuruluşları yargı yolunu zorlayacaklar, başka çaresi yok. Ufak, basit gibi görünen pek çok meselede yargı yolunu deneyecekler. Yaşadıkları durum, haksız rekabet ya da rekabet kurallarıyla ilgili de olabilir, borçlar yasasıyla ilgili de" diye konuşuyor.