Sinem Özdemir

Hürriyet gazetesinin internet sitesinde Erdoğan'ın Dağlıca saldırısından sonra canlı yayında yaptığı açıklamalara yer verilmesinden sonra bir grup, Erdoğan'ın açıklamalarının çarptırıldığı iddiasıyla gazetenin Bağcılar'daki merkez binasına tekbir sesleri ile saldırı düzenlemişti. Ellerinde taş ve sopalar olan öfkeli grup, güvenliği aşarak binaya girmeye çalışmıştı. Yaklaşık 200 kişilik bu grup AKP ve Erdoğan lehine de sloganlar atmıştı.


Saldırıya tepkiler ise gecikmedi. Muhalif parti liderlerinin yanı sıra, Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi de yaptıkları açıklamalarla gazeteye yapılan saldırıyı kınarken, Almanya'daki gazeteci örgütleri de basına yönelik bu saldırıya tepki gösterdi.

Konuya ilişkin soruları yanıtlayan gazeteci organizasyonlarının temsilcileri Hürriyet binasına gerçekleştirilen bu saldırıyı ''basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbe'' olarak gördüklerini vurguladılar.

'Gazeteciler sindirilmeye çalışılıyor'

Bu örgütlerden Berlin merkezli Alman Gazeteciler Birliği'nin (DJV) basın sözcüsü Hendrik Zörner saldırıyı "kabul edilemez" olarak nitelendirerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Hürriyet gazetesine yapılan bu saldırının aynı zamanda basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olduğu su götürmez bir gerçek. Ayrıca bu, elbette ki Hürriyet'te çalışan gazetecilerin bağımsız ve eleştirel haber yapma imkânına da kasteden bir eylem.‘‘

Zörner ayrıca Türkiye'deki gazetecilerin uzun bir süredir özgür bir basın ortamından yoksun bırakıldığını vurgulayarak, “Hürriyet'e gerçekleştirilen bu saldırı ne yazık ki artık Türkiye'de bağımsız ve eleştirel basına yönelik gerçekleştirilen saldırıların son damlası oldu” şeklinde konuştu. Zörner'e göre Türkiye'deki gazeteciler yıllardır birçok farklı problemle karşı karşıya. Zörner, gazetecilerin sindirilmeye çalışıldığını, hatta tuhaf gerekçelerle hapis cezasına çarptırıldıklarını söyledi. Zörner bu gerekçelere örnek olarak gazetecilerin çok kolay bir biçimde teröre destek vermekle suçlanmasını gösterdi ve ekledi: ‘'Bu durumun basın özgürlüğüyle uzaktan yakından alakası yok.''

‘Türkiye'de basının durumu endişe verici'

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü de (RSF) Türkiye'deki basına yönelik baskıyı uzun bir süredir mercek altına alan ve eleştiren uluslararası basın organizasyonlarından biri olarak biliniyor. Örgütün Almanya temsilciliği basın sözcüsü Ulrike Gruska verdiği röportajda, ‘gazetecileri koruyan bir organizasyon' olarak yayın organlarına ya da gazetecilerin şahsına yönelik her türlü şiddet eylemini kınadıklarını söyledi. Gazetecilere yönelik bu şiddet eylemleri sürdükçe, gazetecilerin bağımsız ve kapsamlı haber yapmalarının imkânsız hale getirildiğini vurgulayan Gruska, bu nedenle örgütün Hürriyet'e yapılan bu saldırıyı da sert bir biçimde kınadığının altını çizdi. Gruska, Türkiye'de basın üzerindeki baskıyı ise şu sözlerle ifade etti: "Türkiye'yi çok yakından takip ediyoruz ve burada özellikle son yıllarda endişe verici gelişmeler görüyoruz. Toplam 180 ülkenin yer aldığı Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye şu anda 149. sırada yer alıyor. Haziran'da gerçekleştirilen seçimlerden önceki son seçim yarışında da yine medya üzerinde bir yıldırma politikası uygulandığını ve medyanın kısmen hükümet; daha doğrusu Erdoğan tarafından kendi amaçları doğrultusunda kullanıldığını gördük. Burada söz konusu olan yalnızca eleştirel gazetecilerin izlenip hapis cezasına çarptırılması değil. Örneğin, hükümet yanlısı yayın organlarının, özellikle de devlet televizyonunun iktidar partisine çok daha fazla yayın saati ayırması da bu politikalar dâhilindeydi. Resmin geneline bakıldığında bu gelişmeler vatandaşların tarafsız ve kapsamlı habere ulaşımını zorlaştırıyor.''

Ulrike Gruska, ayrıca örgütün Paris'teki merkezinden bölge uzmanlarının Türk basınının genel durumunu takip edebilmek amacıyla buradaki çeşitli basın organizasyonlarıyla işbirliği içinde çalıştığını vurguladı ve örgütün uluslararası temsilciliğinin birkaç hafta içinde Türkiye'de medyanın durumuna ilişkin yeni bir rapor yayınlayacağını söyledi.

© DW