"Tasfiyeler devam ederse, Avrupa artık sadece ellerini ovuşturarak bekleyemez" başlığını taşıyan yazı, geçtiğimiz 4 ayda Türkiye'de siyasi olarak çok kapsamlı tasfiyeler yapıldığının hatırlatılmasıyla başlıyor. 'Bu sürecin bitecekmiş gibi durmadığı' yorumuyla da sürüyor.

Guardian, açığa alınan öğretmenlerden 6 bininin görevlerine geri iade edileceğinin açıklandığını ancak bunun tansiyonu düşürmek için çok yetersiz kaldığını belirtiyor.

Yazı şöyle devam ediyor:

"Temmuz ortasında Erdoğan rejimine yönelik girişilen darbe girişiminin ardından, Cumhurbaşkanı 'karşı darbe' boyutlarına ulaşan adımlar attı. Erdoğan'ın siyasal yapıda temizlik olarak gördüğü şey, modern Türkiye'nin tarihindeki en büyük tasfiye. 125 binden fazla kişi işten çıkarıldı ve açığa alındı; hakimler, askerler, profesörler işlerini kaybetti. Yaklaşık 40 bin kişi de tutuklandı. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) tutukluların işkenceye marız kaldığını gösteren güvenilir belgeler olduğunu belirtiyor."

Guardian, demokrasinin ordu tarafından gasp edilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtirken, diğer taraftan Erdoğan'ın gidişitıyla ilgili de "haklı endişeler" olduğuna dikkat çekiyor.

Yürürlükteki Olağanüstü Hal'in Erdoğan'ın ülkeyi kararnameler ile yönetmesine izin verdiğini hatırlatan Guardian, "AKP'ye muhalif olan herkes bundan etkileniyor" diyor:

"Kürt aktivistler ve Fethullah Gülen ile bağlantılı olmakla bağlantılı kişiler, kendilerini IŞİD militanları ile aynı kefeye konmuş buluyor. Basın özgürlüğü dramatik şekilde ayaklar altına alındı. 12 Kasım'da demokrasi yanlısı Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni ve 9 yazarı daha tutuklandı."

'Erdoğan'ın Avrupa'ya tehdidi şantajla eş değer'

Guardian'a göre "Türkiye'nin Batılı müttefikleri de alarmda, ancak karmaşık jeopolitik zemin üzerinde, cesaret yerine ihtiyatlı olmayı seçtiler".

Gazete, Avrupa Parlamentosu'ndan geçen hafta çıkan Türkiye ile müzakerelerin durdurulması yönündeki tavsiye kararını hatırlatarak, Erdoğan'ın oylamaya çok sert tepki gösterdiğini ve sınırları açarak göçmenlerin Avrupa'ya geçişine izin vermekle tehdit ettiğini belirtiyor. Gazete bu açıklamayı "şantajla eş değer" olarak yorumluyor.

Erdoğan'ın bu açıklamasını hayata geçirirse bunun Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında imzalanmış olan göçmen geri kabul anlaşmasını geçersiz kılacağı hatırlatılıyor ve "Avrupa başkentleri, Erdoğan'ın anlaşmayı ortadan kaldırmak istemeyeceğini umut ediyor. Avrupa'ya vizesiz seyahat hâlâ Türkler arasında popüler bir beklenti" diyor.

Guardian'ın başyazısı şöyle devam ediyor:

"Erdoğan milliyetçi duyguları körükleyerek, uzun zamandır istediği amacına yani anayasayı, yetkilerini genişletip kendi elinde toplayacak başkanlık sistemini getirecek şekilde değiştirmeyi amaçlıyor. Hatta tasarılardan biri onun 2029'a kadar görevde kalmasını öngörüyor.

"Ancak hem AB hem de Türkiye'nin 'güçlü adamı', bir 'büyülü düşünme nöbetine' tutulmuşa benziyor. Avrupa'da otoriterliği göz göre göre artan bir rejimle yakınlaşmaya yönelik bir fikir birliği yok. Diğer taraftan Erdoğan da Avrupa'a karşı elinde tuttuğunu iddia ettiği gücü bırakmaya niyetli değil. Vizelerin kaldırılması, Erdoğan'ın karşıtlarını bastırmak için kullandığı terörle mücadele yasasının iptal edilmesine bağlı. Ancak Erdoğan bundan vazgeçeceğe benzemiyor.

'İki taraf da hazır değil'

Guardian, ne Brüksel'in ne de Ankara'nın müzakereleri durdurmaya hazır olduğunu belirtiyor ve "İçinde bulunulan çıkmaz iki tarafında çıkarına hizmet ediyor" diyor.

Gazete Türkiye'de idam cezası yeniden yürürlüğe sokulursa bu durumun değişeceğini, Avrupa'nın bu durumda müzakereleri durduracağını açıkladığını hatırlatıyor.

Başyazı şöyle sona eriyor:

"Bu sırada, Türkiye'de siyasi baskının ezici makinesi işlemeye devam ediyor. Rusya ile yakınlaşma, Türkiye'nin dış politikasının yeni belirgin özelliği haline gelirken, batılı müttefikleri de Türkiye üzerinde kaybettikleri nüfuza kafa yormaya uğraşıyor."(BBC)