‘ERDOĞAN’A KARŞI HALK DENEMESİ’

 

Almanya-

 

‘’Hamburger Morgenpost’ gazetesinde ‘Erdoğan’a karşı Bir Halk Denemesi’ başlığıyla verilen haberde, göstericilere orantısız şiddet uygulanmasına VE güvenlik güçleri tarafından karadan ve havadan gözyaşı bombası sıkılmasına dikkat çekiliyor.

 

Erdoğan adeta bir Sultan gibi davranıyor yorumuyla verilen haberde şöyle deniliyor: ‘Burasi Ne kahire, ne Suriye. Burada gördüğümüz ülke NATO ülkesi Türkiye. Göstericiler Erdoğan’ın gitmesini istiyor. Çok sayıda Yaralı ve şu ana kadar gelen ihtihbarata göre 2 gösterici hayatını kaybetti. ‘

 

‘BÜTÜN BUNLAR POHPOHLANMIŞ ERDOĞAN İÇİN YENİ GÖRÜNTÜ’

 

Türkiye’de yaşanılan bu görüntülerin pohpohlanmaya alışmış Başbakan Erdoğan için yeni bir görüntü olduğu belirtilen haberde, olayların Gezi Parkına protesto olmaktan çıktığı, bunun sadece bir sembol haline geldiği ve Erdoğan’ın otoritesine karşı bir gösteri haline dönüştüğü ifade edildi.

 

‘EKONOMİYİ BOMBARDIMAN YAPMASI HALKIN UMRUNDA DEĞİL’

 

Haberde, Erdoğan’ın havalimanları, tren istasyonları, boğaz köprüleri gibi projeleri hayata geçirmek istediği ancak halkın umrunda olmadığı belirtilen haberde şöyle deniliyor:

 

‘Ekonomiyi bombardıman etmek halkın umrunda değil. Bütün bunlar göstericileri ilgilendirmiyor. Çin’den daha fazla gazeteci Türkiye’de cezaevinde. 2014 yılında Erdoğan Cumhurbaşkanı olmak ve iktidarını daha da sağlamlaştırmak istiyor. Eğer bütün bu gösterileri Erdoğan durduramazsa Abdullah Gül yeniden cumhurbaşkanı adayı olabilir ve Erdoğan’ın politik kariyeri bitebilir. Bütün bunlar Erdoğan’ın gösterileri nasıl durduracağına  ve bunları nasıl değerlendireceğine bağlı...‘

 

Frankfurter Rundschau gazetesinin eylemlere yönelik yorumunda da şöyle denildi: ‘’


"Arap Baharı şimdi de Türkiye’ye mi geldi? Hayır, bu o kadar kolay değil. Her ne kadar basın sık sık baskıya maruz kalsa da Kuzey Afrika’nın devrilen despotlarından farklı olarak Türkiye’de kendini ifade edebilen demokratik bir kamuoyu var. Yine de Tunus ve Mısır’daki protestolarla Türkiye’dekilerin ortak bir yanı var: Bu da, devletin baskısına, hükümetin kibirine ve devletin özel hayata müdahalesine karşı bir protesto olması. Alkollü içeceklerin tüketimine getirilen kısıtlamalar ya da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ahlak kurallarına uygun hareket edilmesi gerektiği yönünde 'tebaasına' yaptığı ihtar, sadece birkaç örnek.

Die Welt gazetesinde de "Türkiye Arap komşularından farklı olarak ne bir askerî diktatörlük, ne de aile işletmesi. Ama Türk gençleri Erdoğan’ın onları yeni bir saltanat yönüne götürmesini istemiyor. Türkiye Orta Asya ve Kafkas kökenlerini daha çok hatırlamaya başladı ve Rusya yeniden güçlendiğinden ve Çin de geleceğin pazarı olduğundan bu yana Doğu seçeneğini giderek daha yoğun bir şekilde değerlendiriyor. AB üyeliği konusunda Avrupa'nın çekimserliğinin yarattığı hayalkırıklığı ve aşağılanmışlık duyguları da bunda rol oynuyor. Erdoğan bugün hem Atatürk gibi olmak, hem de anti-Atatürk olmak, ikisini birden olmak istiyor. Teknolojik açıdan Batı modernliği ile Şark İslamı'nın maneviyatının bileşimi, onun başarısının reçetesi. Peki Türkiye nereye gidiyor? Genç elitlerin protestosu tüm koordinatları değiştiriyor’ denildi.