Economist'teki yazının başlığı, Elveda 'Cumhuriyet'.

Dergi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında 'Erdoğan'ın kararname ile ülkeyi yönetmesine olanak tanıyan OHAL rejimi altında' yüzü aşkın gazetecinin cezaevinde olduğunu, medyanın çoğunun hükümet yanlıları tarafından kontrol edildiğini, neredeyse tamamının da susturulduğunu ya da sindirildiğini yazıyor.

Böyle bir ortamda, "31 Ekim günü bastırma harekatı, modern Türkiye'nin tarihi kadar eski, laik sol Cumhuriyet gazetesini de vurdu" diyen Economist, gazetenin genel yayın yönetmeni, karikatüristi ve 10'dan fazla yazar ve yöneticisinin gözaltında olduğunu aktarıyor.

Gülen hareketi konusunda Cumhuriyet'in tarihi

Economist, savcıların Cumhuriyet'i hem Gülen hareketi hem de PKK ile ilişkilendiren iddialarını çoğu gözlemcinin "deli saçması" olarak gördüğünü yazıyor ve gazetenin, Gülen hareketini şiddetle eleştiren çizgisine dikkat çekiyor. Buna karşılık iktidardaki AKP'nin 2013'te arası bozuluncaya kadar 10 yıla yakın bir süre Gülen hareketiyle "ittifak" içinde olduğunu kaydediyor.

Türkiye'deki gözaltı ve tutuklamalara bakıldığında hükümeti eleştirenlerin çok azının güvende olabileceğini yazan Economist, Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu'nun "Erdoğan kendi otoritesi altında yeni bir ülke kurmak istiyor" dediğini aktarıyor.

Buna karşılık Economist, AKP'nin Türkiye'yi iç ve dış düşmanlardan koruduğunda ısrarlı olduğunu aktarmış.

AKP milletvekillerinden Taha Özhan'ın "Ülkeyi kanlı bir darbeden kurtardık. Bu bağlamda bakmak lazım" dediğini aktarıyor dergi.

Son KHK'lar ve kapatılan medya kurumları

Economist son günlerdeki bağlamı ise şöyle özetlemiş:

"Fakat eleştirenler hükümetin Türkiye'de demokrasi adına ne kaldıysa ortadan kaldırdığını söylüyorlar. Cumhuriyet gazetesindeki gözaltılardan sadece bir gün önce çoğu Kürtlere ait 15 yayın kuruluşunun kapatıldığı açıklandı. Aynı kararname ile 10,131 kamu çalışanı ve 1,267 öğretim üyesi daha görevden alındı. Başka bir kararname ile terör soruşturmalarında avukat ile müvekkili arasındaki görüşmelerin mahremiyeti askıya alındı. Rektörlerin seçimle belirlendiği sistem kaldırıldı, artık doğrudan Erdoğan tarafından atanacaklar."

Economist bütün bunlar olup biterken, "Türkiye'nin güçlü adamı" diye tanımladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir yandan İslamcılar bir yandan milleyetçiler arasındaki desteğini artırmaya ve bu ittifak sayesinde 2017 yılında bir referandum ile yetkilerini artırmayı umduğunu yazıyor. Ölüm cezasını geri getirme planlarının yeniden gündeme gelmesinin Türkiye'nin AB üyelik görüşmelerinin de sonu olacağını ekliyor.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanlarının "terör suçlamalarıyla" tutuklandıklarını ve 15 kadar kentte internetin engellendiğini kaydeden Economist, Erdoğan'ın Suriye ve Irak ile ilgili politikalarından da söz ediyor.

'CHP şok içinde olayları izliyor'

Economist, Türkiye'de ana muhalefet partisi CHP'nin durumunu da şöyle tarif etmiş:

"Başarısız darbe girişimi sonrasında ulusal çoşkunun rüzgarına kapılan Cumhuriyet Halk Partisi şimdi şok etkisiyle donakalmış bir izleyiciye dönüştü. Partinin genel başkan yardımcısı Selin Sayek Böke, OHAL kararnamelerinin parlamentoyu işlevsiz hale getirdiğini söyledi ve bunun Erdoğan'ın istediği başkanlık yetkilerinin ön gösterimi gibi olduğunu söyledi."

Dergideki yazı şu ifadelerle noktalanıyor:

"Bu ön gösterim dönemi bittiğinde olacakları bildirecek eleştirel tek bir medya kalmamış olabilir. Resmi Gazete memnuniyetle bu boşluğu dolduracaktır." (BBC)