28 Şubat sürecinde Sabah’ın başındaki isim olan Dinç Bilgin, TSK’nın tankı, topu, tüfeği olan bir kurum olduğunu ve basının bunlar karşısında yapacak bir şeyinin olmadığını söyledi. Hükümet ve yargının yerine basının orduyla savaşa girişemeyeceğini kaydeden Bilgin, “Bizim ordunun çok önemli bir özelliği kendi yargısı da var. Savaşsaydık Nuh Mete Yüksel’in karşısına gidecektik. O dönem Türkiye’deki bütün müesseseler kötü bir imtihan verdi” dedi.

MİLAT 28 NİSAN’DIR

Bugünkü Türkiye’nin daha demokratik olduğunu belirten Bilgin basının da değiştiğini kaydetti. 27 Nisan e-muhtırasının ardından hükümetin yaptığı çıkışı ‘milat’ olarak nitelendiren Bilgin, “Hükümet o çıkışı yapmamış olsaydı eski çarklar Türkiye’de sürecekti. 27 Nisan sonrası hükümetin davranışının diğer hükümetlerden farklı oluşu işi değiştirdi ve katalizör oldu. Milat 28 Nisan’dır. Ondan sonra Türkiye daha demokrat oldu. Bizi o tank, toptan koruyacak olanlar kimdi? Askeri yargıdan siyasi iktidar ve milletin görev verdiği kişiler görev yapamaz durumdaydılar. Sonra, şimdiki görev yapabilen duruma geldiler” diye konuştu.

GENELKURMAYDAN GELEN HABERDİ

O zaman herkesin askerden yana tavır aldığını kaydeden Bilgin, basının daha demokrat olması gerektiğini söyledi. “İyi ve doğru davranmadı” diyerek basını eleştiren Bilgin, “Ama her şeyi basına yüklemek de doğru değil. Zamanın ruhunun değiştiğini en son fark edenlerden bir tanesi basın oldu. Bunun için özeleştiri yapabiliriz. Herkes külahını önüne alıp düşünmeli ben ne yaptım demeli. Bu süreçten sonra bana katılanlar da olacak” dedi. Bilgin, andıç skandalıyla ilgili de şunları anlattı: “Andıcın içeriğine inanmam mümkün değildi. Sonuçta Genelkurmay’dan gelen haber. Biraz insafla bakın. O tarihte bunları sınama imkanımız yoktu ve doğru olduğunu kabul ediyorduk.

Bazı şeyler o tarihte sorgulanmaz ve otomatik doğru kabul ediliyordu. Türkiye o tarihte yalanlarıyla yüzleşmeyen ve onlara dört elle sarılan bir ülkeydi. Doğru yapmamışız çok korkunç şeyler olmuş. Cengiz Çandar Amerika’ya gitmek zorunda kaldı ölüm tehditleri alıyordu. Çandar’ın başına gelenlerle ilgili içimde hâlâ bir uhde kaldı. Onlar da biliyordu işin farkındaydı. Rakip medyanın veriş tarzı ve yorumlar da sorgulanmalı.”

UYDURMA HABERLERi SERViSE KOYDUK

“Bir sürü yanlışım oldu, bugünkü aklım olsaydı başka türlü hareket ederdim” diyen Bilgin, gazetecilik hayatı boyunca bilerek, isteyerek kimseye kötülük yapmadığını ancak patronluk gereği bol miktarda can yaktığını belirtti. Askerin basın üzerindeki etkisini ise şöyle anlattı: “Sonradan farkında olduğumuz birtakım uydurma haberler servise kondu. Bir takım senaryoların tiyatro olduğunu bilme imkanımız yoktu. Daha dikkatli olabilirdik evet. O tarihle ilgili kabahat olarak gördüğüm şeyler bunlar. Bazı şeylerin olduğunu, fark ettik biliyorduk ama yazmıyorduk. Bir tür faili meçhul cinayetlerin nasıl olduğunu biliyorduk ama yazmıyorduk. Sağlığa zararlı haber kavramı diye bir şey vardı. Güneydoğu’da olup bitenleri yazamıyorduk.” Basının bu konuda özeleştiri yapması gerektiğini belirten Bilgin, “Birtakım gazeteciler siyaset akademileri adı altında devşirildi. Belli ki bir yalan haber, senaryo haber oluşturmak için bir servis kurulmuştu. Bunu bilip buna karşı tedbir almamız da mümkün değildi. O zaman devşirme gazeteciler şimdi ortaya çıkıyor. O zaman bazıları bu işleri muhakkak yapmıştır” ifadelerini kullandı. (BUGÜN GAZETESİ- S. Özden)