Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yer alan yorumda ABD'deki seçim sonuçlarının siyasetçiler üzerindeki etkisi ele alınıyor:

"Trump özellikle dış politikasına ilişkin karmaşık ve çelişkili birçok mesaj verdi. Ancak bunların hepsinin ortak bir yönü var: Amerika kendine dönüyor, güvenlik, iklim ve serbest ticaret gibi konuların belirlerdiği zor dünya siyasetine yüz çeviriyor. İşte bu neo-izolasyon,  Trump'a kendisini küreselleşmenin mağduru olarak gören ve git gide büyüyen bir kitlenin oylarını kazandırdı. Herşeyin daha iyi olduğu bir geçmişe özlem duyan bu kitle, kendi çöküşünden sorumlu olduğunu düşündüğü insanlara karşı nefret besliyor. Onların dünyaya sırtlarını dönmeleri Amerika’nın diğer yarısını şoka uğrattığı gibi Amerika’yı düzeni sağlayan güç ve uluslararası sistemde bir müteffik olarak gören dünyadaki tüm politikacıları da sarstı."

Die Welt gazetesi yorumunda Donald Trump’ın demokrasiyi tehdit ettiği görüşünde:

"Donald Trump’ın seçilmesi sistemimizin ve özgürlük, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları gibi batılı değerlerinin en büyük sınavı. Modern ve özgür toplumlarının kendini ayarlayan mekanizmaların ne kadar etkili olduğunu şimdi göreceğiz. Kim daha güçlü? Her insanın en iyi şekilde gelişmesini hedefleyen sivil toplum mu, yoksa kendisini bu sivil toplumu ortadan kaldırmaya çalışacakmış gibi gösteren bu adam mı? Kim kazanacak? Sinirli bu adam mı, yoksa hukuk devletinin yolları mı? Bir tartının ağır bir taşa karşı şansı var mı? 1000 kilo pamuk bir ton kurşun kadar ağırdır. Demokrasinin açık kalp ameliyatı başlamıştır."

Frankfurter Rundschau, Avrupa’daki ilerici güçlerin Trump’a karşı durması gerektiği görüşünde:

"Cumhuriyetçi Trump’ın seçimleri kazanması bizim bildiğimiz dünya düzeninin bozulması anlamına geliyor. Trumpizm batılı demokrasileri tehdit ediyor. Geç olmadan direnmek gerek. Milli tutucu hareketin lideri başkan olarak yapmak istediği devrimle iç ve dış işlerinde herşeyi değiştirmeyi hedefliyor. Avrupa’daki ilerici güçler fazla insanı yalnız barakan bir siyasetten vazgeçerse ancak Trump’ın ABD’sine karşı bir güç oluşturabilirler. Hillary Clinton’un yenilgisinden ders alıp toplumumuzun ekonomik ve sosyal kırılmasına ikna edici cevaplar verilmeli. Bunlar demokrat Clinton’ınkilerinden daha inandırıcı olmaları gerek, zira Clinton’ın güçsüzlüğü Trump’ın güçlenmesine yol açtı. Ancak bu şekilde baskı altına uğramış açık görüşlü bir toplum gelişebilir ve demokratik değerler yaşanabilir. Bir kültür çatışması söz konusu. Kimse bundan haberi olmadığını söylemesin."

Die ZeitABD anayasasının bu krizi atlatacağını umuyor:

"Kendisini aşırı derecede iktidara kaptıran herkes şimdiye kadar kuvvetler ayrılığından geçemedi. Peki ya korkunç palyaço Trump? Belki de kendisini gösterdiğinden çok daha ılımlı biri. Dünyaya Amerikan anayasanın bu krizi atlatacağından ummaktan başka bir şey kalmıyor. Amerika’nın bütün savaşlarında ölmediği kadar insanın öldüğü iç savaşı da atlatabildi anayasa. Amerika ve dünya daha önce hiç olmadığı kadar her başkan konuşmasının sonunda gelen sözlere tutunmak zorundalar: God bless America (Tanrı Amerika'yı korusun)." Derleyen: Ceyda Nurtsch