Avrupa gazetelerinde Türkiye'deki terör saldırılarına ilişkin yorumlar dikkat çekiyor. İstanbul'un ardından İzmir'in de hedef alındığı saldırılar yorum sütunlarının başlıca konusunu oluşturuyor. Avusturya'nın başkenti Viyana'da yayımlanan Die Presse gazetesinde de Türkiye'ye ilişkin bir yorum göze çarpıyor:

"Ülkenin iktidar partisi olarak Kürtlerle nasıl bir ilişki kurulması gerektiği konusundaki sorumluluk AKP'ye ait. Hâlihazırda PKK'ya bağlı gruplar ülkeyi kana buluyor. Peki, nasıl oldu da bu noktaya gelindi? AKP'nin özeleştiri yapmasını beklemek nafile, İslamcı terör konusunda da bir özeleştiri beklememek gerekir. Suriye iç savaşı derinleşirken Türkiye'de cihatçı hücrelerin kurulduğunu uzunca bir süre görmezden gelen AKP değil miydi?"

İtalyan gazetesi La Repubblica'da Türkiye'deki durum değerlendiriliyor:

"Türkiye iç savaşta ve bu savaş sinsi bir savaş değil. Kırılgan ateşkes dönemleri sayılmazsa son 30 yıldır PKK ülkenin güneydoğusunu istikrarsızlaştırıyor. Bu 40 binden fazla can alan bir savaş. Ancak son dönemde cephe biraz daha genişledi ve savaş İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere de sıçradı. Dün ise 'Avro-Türkiye'nin gizli başkenti, İslamcılığın fazla giremediği ve yaşam tarzının Anadolu'dan çok daha Batılı olduğu İzmir hedef alındı."

Çek gazetesi Hospodarske Noviny'de ise şu satırlar dikkat çekiyor:

"Türk yetkililer Reina saldırısının failini hala yakalayamadı. Böyle bir durum Avrupa'da olsa hemen Kırgızistan ile Türkiye arasında yaklaşık 25 yıl önce kabul edilen vize muafiyetinin askıya alınması talepleri duyulurdu. Ancak Türkiye çoktandır halkın politikacılara taleplerini ilettiği, politikacıların da -popülist gerekçelerle de olsa- halkın taleplerine karşılık verdiği bir demokrasi değil. Zira Erdoğan, vize muafiyetinin kaldırılması durumunda kendisini şimdiye kadar olduğu gibi 'Türki Cumhuriyetlerin' babası olarak lanse etmekte biraz zorlanır."

Norveç'te yayımlanan Aftenposten gazetesinde de Türkiye'de son dönemde artan terör saldırılarına ilişkin bir yoruma yer veriliyor:

"Her ülkenin vatandaşlarını teröristlerden koruma hakkı ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Türkiye bir istisna teşkil etmiyor. Ancak bunun hukuk devleti ilkelerine bağlı kalınarak yapılması gerekir. Ne yazık ki Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olağanüstü hali ve terörle mücadeleyi ülkenin demokratik kurumlarını yok etmek ve kendi iktidarını sağlamlaştırmak için kullandığı kaygısını haklı çıkaran gelişmeler yaşanıyor."(DW)